English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ U ] / Unison

Unison tradutor Turco

186 parallel translation
They're not speaking in unison as much.
Her zamanki gibi bir ağızdan konuşmuyorlar.
Note how my lips and the sound issuing from them are synchronized together in perfect unison.
Dudaklarım ve onlardan çıkan seslerin birlikte nasıl eşzamanlı olduğuna dikkat edin mükemmel bir uyum ve birliktelik.
BOTH [IN UNISON] :
- Nasılsınız?
[IN UNISON] : There I was on my back at 20,000 feet.
20 bin fit havada tek başımaydım.
Therefore, in unison, we must oppose the... forces that...
Bu yüzden, birlik olmalı ve yapılan tüm baskılara karşı koymalıyız.
We have to turn in unison.
Tam. Beraber dönmemiz gerekiyor.
The peace of the factory, the tranquillity of the machine, all parts working in unison.
Fabrika ve makinenin barışı. Tüm parçaları birlik içinde çalışır.
[lN unison] Hey.
( İKİSİ AYNI ANDA SEVİNÇLE BAĞIRIYOR )
This is supposed to be a unison recitation.
İkinizin uyumlu olması gerekiyor.
VENDORS [IN UNISON] : Elvis photo albums, 2 dollars.
Elvis fotoğraf albümleri, 2 dolar.
ALL [IN UNISON] : We want Elvis.
Elvis'i istiyoruz.
ALL [IN UNISON] :
Elvis'i istiyoruz.
Let us concentrate on melting our souls together in perfect unison.
Mükemmel bir uyumla ruhlarımızı birleştirmeye odaklanalım.
Would you answer in unison, please?
Hep bir ağızdan söyleyeyim!
Strings in unison.
Akortlar uyumlu.
But didn't you notice the nice unison?
Ama güzel ahenge dikkat etmediniz mi?
SHAGGY SCOOBY [IN UNISON] :
Niye biz?
[CHUCKLES ] ALL [ IN UNISON] :
Ah, hayır.
A pair of children was born from the unison of these two powers.
Kes şunu! Buradan onunla ayrılmasına izin veremem!
In unison!
Başla!
Which means, it's already impossible for the military itself to confront the government in unison.
göstereceğiz. Demek tuzakmış!
- Boys marching clapping in unison.
- Çocuklar yürüyor ve hep birlikte el çırpıyordu.
Try to swallow solids and liquids all together so we release in unison, in "ensemble".
Katıları ve sıvıları aynı anda almaya çalışın. Böylece birlikte bir ahenk içinde salarız gider.
[IN UNISON] Ooh.
Vaooovvv
Law enforcement agencies moved in unison today... in a series of sweeping raids of suspected crack houses.
Yasa uyguluyacıları hep birlikte... şüpheli evlere bir takım baskınlar düzenledi.
[SINGING IN UNISON] One Man Army
- Olmaz dedi. - Öyle mi dedi?
Some of those long goodbyes. More goodbyes? [IN UNISON] Mm.
Açik olmak gerekirse hiçbir sey affedilmis degil.
Once I've entered in the neural net... my birth cry will be the sound... of every phone on this planet ringing in unison.
Bilgi işlem şebekesine girdiğimde... bu gezegendeki her telefonun aynı anda çalmasıyla... doğumum ilan edilmiş olacak.
Oh, my. They even speak in unison.
Konuşmaları bile bir ahenk içinde.
Chirp and twitter all in unison
"Heyecanlanıyor," "alkışlıyor hepsi birlikte."
Ophuls " s camera and his heroine moved in unison.
Ophuls'un kamerası ve kadın kahraman uyum içinde.
"Was it a little Napoleon who led the call to arms, or had the heat of the sun alone signalled the ants to act in unison?"
Acaba küçük bir Napoleon mu ordularına emir verdi yoksa güneşin sıcaklığı mı hepsinin bir birlik halinde hareket etmesini sağladı?
We bow, right? In unison. And we're off the stage Before the applause dies out, right?
Hep birlikte selam vereceğiz ve alkış bitmeden sahneden ineceğiz.
[IN UNISON] Mother!
Annem.
- They've even begun blinking in unison.
Hatta göz kırparken bile uyumlular.
Hours passed, hours of mixed breaths, of unison hearts, hours during which K. felt that he lost himself or was in a foreign land like no man before him.
Şato'ya döndü ve senden şikayetçi oldu. Ya sen? Ben kaldım.
Diving in unison they surround a school of herring while one or more sings a ritual feeding song.
Birlikte dalarak bir ringa sürüsünü çembere alırken, diğeri beslenme şarkısını söyler.
Often in unison, sometimes in alternating patterns.
Genelde uyum içindeler. Bazen de değişik şekillerde.
Do we wing it, or should we do it in unison?
Bunu serbest mi yapmamız gerekiyor yoksa uyumlu mu?
If we call out in unison
Hep birlikte çağırırsak
- In unison, turn.
- Birlikte dönün.
[IN UNISON] Boring.
Sıkıcı.
The biggest tides of all happen when the gravities of the sun and moon pull in unison
Güneşin ve ayın çekim gücü bir arada olduğunda en büyük gelgitler oluşur.
This would be a perfect unison.
Mükemmel bir uyum olacak.
... has caused deep fissures... within the Pacific tectonic plate... causing it to move apart from the 15 plates, which move in unison... to conserve the Earth's axis.
... ve derin çatlaklara sebep olur... Pasifik bölgesinde... 15 parçalı bir bölge oluşuyor... ve dünyanın koordinatları değişiyor.
Body and soul would be in unison.
Beden ve ruh uyum içinde olurdu.
- Excellent - in unison.
- Mükemmel - Ahenkli.
It took a while before we realized that the three disks had to work in unison. The interface seems to be holding.
bize farkettirmeden kaydettiler üç diskin birden düzenli çalışması gerekiyordu arayüz beklemede gibi duruyor
Today they're almost in unison.
Bugün daha iyi organize olmuş gibiler.
( in unison ) She is.
- O.
In unison :
Biz yokuz!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]