Unkillable tradutor Turco
43 parallel translation
Unkillable.
Öldürülemez.
An unkillable demon is in town.
Şehirde öldürülmesi mümkün olmayan bir iblis var.
Since the accessory's priceless and renders the wearer unkillable if he's a vampire.
Paha biçilmez olduğundan beri ve eğer bunu bir vampir takarsa ölümsüzleşiyor.
Unkillable?
Öldürülemez mi?
But, Buffy, any vampire that gets his hands on this is going to be essentially unkillable.
Ama Buffy, bunu ele geçiren vampir ölümsüz olur.
The slayer half would be like slayer concentrate - unkillable.
Avcı olan Buffy avcının bütün gücünü taşıyacaktı. Onu öldürmesi imkansız olurdu.
Well, what do you know? It's unkillable.
Sanırım, ölümsüz.
Into the sewer to kill an unkillable spirit.
Bu senin sorunun değil, Vicki. Henry, benim bir sorumluluğum var.
One man leading army of unkillable soldiers can.
Öldürülemez askerler ordusu komutanı düzeltebilir.
Oh, no. ... my dad thinks he's unkillable.
Ayrıca babam öldürülemez olduğunu sanıyor.
You actually are a little unkillable.
Aslında birazcık ölümsüzdün.
I'm, like, unkillable. Like, I can do shit like this.
Her şeyi yapabiliyorum, izle.
This represents the human lust for pleasure, which the Greeks believed to be unkillable.
Bu durum, Yunanlıların öldürülemez olarak inandıkları insanların keyiflerine olan tutkunluklarını simgelemektedir.
They called him unkillable.
Ona "Öldürülemez" diyorlardı.
That's why they called him unkillable.
Bu yüzden ona ölümsüz deniyor.
I killed the unkillable.
Ben ölümsüzü öldürdüm.
He just killed the unkillable.
Öldürülemezi öldürdü.
We're unkillable!
Bir türlü ölemiyoruz!
I don't mean to sound overly dramatic, but there was something unkillable about Garrett.
Dramatik görünmek istemiyorum ama, Garrett'ta öldürülemeyecek birşeyler vardı.
I'm unkillable, I'm immortal, and I'm psychic, and to function, I need human blood, but don't ever call me a vampire.
Güçlerimi kullanabilmek için de insan kanına ihtiyacım var ama asla bana bir vampir deme.
Oh, no, it's just little, old, unkillable me.
Hayır sadece küçük, eski, öldürülemez benim.
Unkillable, bringing misery wherever I go.
Öldürülemeyen, gittiği her yere ızdırap götüren.
You know what? I'd protest, but it occurs to me that you're unkillable.
Ulan var ya, itiraz ederdim ama öldürülemez olduğuna kanaat getirdim.
That's a badass, unkillable creature.
Bu korkunç, alt edilemez bir yaratık.
It's immortal, unstoppable. Unkillable.
Ölümsüz, durdurulamaz, öldürülemez.
- You're unkillable.
- Sen öldürülemezsin.
A temporary change made by management due to the present security situation involving unkillable psychopaths.
Öldürülemeyen psikopatlarla ilgili güncel güvenlik durumu sebebiyle yönetimin aldığı geçici bir karar.
Since he's an unkillable teacher.
Ne de olsa o öldürülemeyen öğretmen.
A way to kill the unkillable?
Ölümsüzü öldürmek için mi?
In fact, we are unkillable.
Hatta bizler ölümsüzüz.
I'm saying it's unkillable.
Öldürülemez diyorum.
I'm unkillable.
Ben öldürülemem.
They told me you were unkillable.
Senin ölümsüz olduğunu söylediler.
Either you are unkillable, friend, or way overdue.
Öldürülemez gibi görünüyorsun dostum .. ya da vaden dolmamış.
- Unkillable!
Öldürülemez!
A weapon that can kill the unkillable and make the Mikaelsons suffer nearly as much pain as they've made me suffer.
Öldürülemeyen birisini öldürecek ve Mikaelsonların bana çektirdiği acının benzerini onlara çektirebilecek bir silah.
- unkillable monsters on our hands.
- canavar olmadığına emin oluruz.
The means to kill the unkillable king of New Orleans.
Anlami Ölümsüz New Orleans kralini öldürmek.
Now you're not so unkillable after all.
Simdi sende o kadar ölümsüz degilsin.
It will render the Hollow unkillable.
Bu, Hollow'u öldürülemez yapacak.
The Hollow's got some acolyte protecting a totem that magnifies her power, making her unkillable.
Hollow'un gücünü arttıran ve onu öldürülemez yapan totemini koruyan bir yardımcısı var.
- Unkillable.
Öldürülemez.