Unplugged tradutor Turco
205 parallel translation
The brakes were relined, the water pipes unplugged the valves ground.
Frenler ayarlanmış, borular onarılmış... sübaplar temizlenmişti.
An idiot had unplugged a wire of your plugs.
Hay aksi, bujiden bir kablo kopmuş.
Somebody unplugged the lines, man. Let's have a hot mike.
Birisi kabloları sökmüş dostum ya, çalışan bir mikrofon kablosu lâzım.
His head smashed in, his heart cut out His liver removed, his bowels unplugged His nostrils raped, his bottom burnt off And his penis- -
Kafası patlasa da, kalbi çıkarılsa da karaciğeri alınsa da, bağırsakları dökülse de..... burnu tecavüze uğrasa da, kıçı yanıp kül olsa da ve de cesur penisi- -
Well, you unplugged the air pump.
Hava pompasını çekmiştin.
They unplugged my clock. Damn.
Saatimi kapatmışlar!
I've unplugged my suit, so I'm kind of warm now.
Anlaşıldı. Elbisemi devreden çıkardım, yani şimdi biraz ılık sayılırım.
- Who unplugged it?
- Kim çıkarmış ki?
Cables must be unplugged.
Kablolar sökülmüş olmalı.
- He got mad, unplugged the TV, picked it up, and walked on out of here.
- Çok kızdı. Televizyonun fişini çekti ve alıp götürdü.
lance thought he unplugged the shredder, but instead, he unplugged the copier.
Lance parçalayıcıyı fişten çıkaracağına fotokopiyi çıkarmış.
He's taking me to see The Captain and Tennille Unplugged.
Beni The Captain And Tenille Unplugged konserine götürüyor.
Peg, I can promise you the day they put Captain and Tennille on a life-support system we'll be among the first to see them unplugged.
Ama Peg, sana söz veriyorum, Captain ve Tenille'i hayat... destek sistemine bağladıkları gün, onları unplugged, yani fişlerini çekenler arasında izliyor olacağız.
I unplugged the phone. Look. We gotta...
- Telefonun hattını kopardım.
Hey, unplugged Pony!
Pony, müzik tesisatı olmadan çalacak.
I unplugged it.
Fişini çıkardım.
Maybe Buffy unplugged the phone.
Belki Buffy telefonu fişten çekmiştir.
It's just unplugged.
Fişi çekilmiş.
Unplugged from the world.
Dünyadan kesik.
You suddenly remember a socket ya unplugged, eh?
Birden fişini çektiğin bir prizi falan mı hatırladın?
Hey, who unplugged my freezer?
Kim dondurucunun fişini çekti?
These 3 relays are unplugged.
Anladım. Röleleri yuvasından çıkarmışlar.
You have to understand most of these people are not ready to be unplugged.
Anlamalısın bu insanların çoğu, sistemden çıkmaya hazır değiller.
That means that anyone we haven't unplugged is potentially an agent.
Sistemden çıkarmadığımız herkes potansiyel bir ajandır.
- Unplugged. - Dog?
- Köpek ve kedi?
Ladies and gentlemen, Grace, unplugged.
Bayanlar ve Baylar, Grace, konserine akustik devam ediyoruz.
Hunter unplugged.
Hunter unplugged.
Don't you mean Steve unplugged?
Sakın "Steve unplugged" olmasın?
Maybe she unplugged her phone or slept somewhere else.
Belki telefonunun fişini çekti veya başka bir yerde yattı.
He was so cheap that when we went to bed he unplugged the clocks!
O kadar ucuzdu ki, yatarken saatlerin fişlerini çekerdi!
I thought you unplugged that.
Fişini çektin sanıyordum.
We haven't done it in a while so we can do it... the unplugged version.
Bir süredir söylemiyorduk o yüzden olabilir akustik versiyonu.
I hope you unplugged that thing.
Umarım fişini çıkarmışsındır.
- They were unplugged due to flooding.
- Su baskını nedeniyle kapatıldı.
The fax machine's unplugged too.
Fakslar da kapalı.
The monitors in Agent Comer's room, they recorded his condition, moment by moment, showing that his vital signs did improve just before his equipment was unplugged.
Ajan Comer'in odasındaki monitörler... durumunu an be an kaydetmişler... yaşamsal göstergeleri... bağlantıları sökülmeden az önce düzeliyormuş.
And even though the computer was off and unplugged an image stayed on the screen.
Bilgisayar kapalı ve fişi çekili olmasına rağmen halen ekranda bir görüntü vardı.
I'm unplugged.
Artık makine değilim.
No, it's okay. I unplugged you.
Gitarının fişini çektim.
Then the manager of the Wal-Mart come out and unplugged him.
Wal-Mart müdürü gelip Atın fişini çekti.
I unplugged the ice cream sandwich machine... and the guards are all eating them before they get too melty... so I've got like a half an hour.
Dondurmalı sandviç makinesinin fişini çektim... ve gardiyanlar hepsi erimeden yemeye çalışıyorlar... yani yarım saatim var.
Oh, great, so you unplugged the phone?
Ah, harika, telefonu fişten çektin öyle mi?
Just unplugged it and got the manager.
Sadece fişi çekti ve yetkiliyi çağırdı.
I closed the windows, I unplugged everything in the room... the telephone, TV, clock, radio, everything.
Pencereleri kapattım, odadaki her şeyin fişini çektim ;... telefonun, televizyonun, saatin, radyonun, her şeyin.
He'll stay that way till he's unplugged.
ÇıkarıIana kadar bu şekiIde kaIacak.
I slept. I unplugged the phone.
- Uyudum, telefonu kapattım.
I probably unplugged the phone when I was dusting it.
Heralde tozunu alırken kablosunu çıkarmışımdır.
How come you unplugged the wire?
Niye çekmiyorsun?
Well, when I couldn't get the Pop Tart out of the toaster, I unplugged it.
Tartı tost makinesinden çıkaramayınca, fişini çektim.
Live and unplugged.
Provasız ve doğal olarak çekildi.
Last time you did that you erased all the messages and our outgoing messages and unplugged the lamp.
Ayrıca lambanın da fişini çektin.