Unscrupulous tradutor Turco
159 parallel translation
Because she was unscrupulous and faithless, a liar and a cheat.
Çünkü ahlaksız, sadakatsiz, yalancı ve sahtekârdı.
You're just a wee bit unscrupulous, aren't you?
Az biraz ahlak dışı birisin, değil mi?
Not unscrupulous.
Ahlak dışı değil.
They're cunning, unscrupulous and inspired.
Açık gözlü, ilkesiz ve fazlasıyla heyecan dolular.
An extremely clever, unscrupulous woman who will stop at nothing.
Son derecede zeki, elinden gelen her şeyi yapan insafsız bir kadın.
"Gregory Arkadin is one of the shrewdest of all adventurers in high finance... " and certainly the most unscrupulous.
"Gregory Arkadin büyük sermaye sahipleri arasındaki... en kurnaz ve vicdansız adamlardan biridir."
Plenty of ways a girl can get money if she's unscrupulous enough.
Bir kızın para yapabileceği bir sürü yol var, eğer vicdansızsa.
Shrewd, unscrupulous and clever.
Kurnaz, vicdansız ve zeki.
I wonder what is the special quality in a man as weak unscrupulous and utterly unreliable as Paul Allen?
Paul Allen gibi zayıf, prensipsiz güvenilmez bir adamın nasıl bir özelliği olabilir merak ediyorum?
You are cruel and unscrupulous but recreant.
Sen zalim ve vicdansız, üstelik korkaksın!
Inevitably, one of them's half-mad and the other, wholly unscrupulous.
Kaçınılmaz birşey. Biri yarı deli diğeri tam bir vicdansız.
Unscrupulous reporters did everything they could to sow hatred between myself and my own sister.
Vicdansız muhabirler öz kardeşimle aramızda nefret oluşturabilmek için elinden geleni yaptı.
I formally denounce Councilman Nottola, whom you would now elect commissioner, as the principal figure in a group of unscrupulous businessmen who wish to redirect the expansion of the city to land entirely owned by them.
Ben, şimdi muhtemelen komisyon üyesi olarak seçeceğiniz Nottola'yı.. şehri, tamamına kendilerinin sahip olduğu topraklara.. doğru genişletmek isteyen bir grup vicdansız işadamının..
Unscrupulous coward!
Namussuz korkak!
Now I'm as unscrupulous about death inflicted by oneself as the other disgrace.
Artık bu utancımın yanında kendini ölüme götürmüş birisi kadar da ahlaksızım.
Unfortunately, I was victimised by unscrupulous rascals.
Maalesef, namussuz serserilerin kurbanı oldum.
The man you're looking at is Walter DuBruis, the most unscrupulous financier in Africa.
Gördüğünüz adamın adı Walter DuBruis Afrika'daki en acımasız banker.
I do not specifically refer to Captain Christopher, but suppose an unscrupulous man were to gain knowledge of man's future?
Ben özellikle de Kaptan Christopher'i kast etmiyorum ama bir de şunu düşünsene zalimin biri eğer insanlığın geleceğini öğrenirse?
You're cruel and unscrupulous.
Zalim ve vicdansızsınız.
Local magistrates indulge their individual whims, justice and injustice are dispensed in more or less equal quantities and without opposition, an atmosphere in which the unscrupulous revel and the likes of Matthew Hopkins take full advantage of the situation.
Yerel yagıçlar keyiflerine göre hareket ediyorlardı... Adalet dağıtılırken ayrım gözetiliyordu kimse itiraz edemiyordu. Ahlaksızlığın kol gezdiği böyle bir ortamda Matthew Hopkins gibiler bu durumun avantajından sonuna kadar faydalanıyorlardı.
You're very unscrupulous.
Çok vicdansızsın.
The Tachibana clan sure is unscrupulous.
Tachibana Klanı çok ahlaksız.
Unscrupulous Bohachi bastards!
Vicdansız Bohachi piçleri!
Gino became a cold, hardened and unscrupulous killer, a foregone conclusion.
Gino ise soğuk kanlı bir katildi. Kasti olarak cinayet işlemişti ve pişmanlık duymuyordu. Sonuç önceden belliydi.
- A little bit unscrupulous?
- Herhangi bir ahlaksızlığa?
Vile, corrupt, unscrupulous, depraved?
Alçak, namussuz, şerefsiz, soysuz falan?
You should have dealed with private editors or unscrupulous men for your private hobby.
Özel yönetmenler ve bazı karanlık adamlarla çalışmak hobilerin arasında sanırım.
I must be free from my noble past... because those ties make it hard to fight an unscrupulous opponent.
Soylu geçmişimden arınmam gerek çünkü namussuz rakiplerimle mücadele etmemi, o aile bağları güçleştiriyor.
That is rather unscrupulous of you, Priory.
Oldukça insafsızsın, Priory.
Most unscrupulous.
Çok insafsız.
Right, the Bai Du clan is ruthless and unscrupulous why don't we pre-empt them and kill them all to show what our clan is really made of
Doğru, Bai Du Klanı kaba ve ahlaksız Neden karşılık vermiyoruz? Örnek olması için hepsini öldürelim
Because her father was Melhuish Ridgeway, whose unscrupulous business methods ruined your father and condemned you to a servant's life.
Çünkü babası sizin babanızı batırmış ve sizi bu hayata mahkum etmiş.
Happy King, what an unscrupulous person you are
Mutlu Kral sen vicdansız herifin tekisin!
Bergmann has been put on trial : An economic parasite, unscrupulous, a public enemy.
Bergmann vicdansız bir ekonomik parazite, bir halk düşmanına değiniyordu.
Try "unscrupulous."
"Vicdansız" demek daha iyi.
Unlike Japanese who are ruthless and unscrupulous
Çin Kung Fu'su daha yüksek değerlere kuruludur!
I didn't know you were such an unscrupulous character.
Böyle vicdansız bir karakterin olduğunu bilmyordum.
They were snatched by an unscrupulous interloper who was taking unfair advantage of his psychic talents.
Bu kesinlikle ahlaki değerleri olmayan güçlerini kötüye kullanan art niyetli bir medyumun işi.
Unscrupulous merchants palm them off on unsuspecting tourists.
Vicdansız tüccarlar, bir şeylerden kuşkulanmayan turistleri bu sahte haritalarla kandırıyor.
To be a good cop, being unscrupulous is not enough.
iyi bir polis olmak için, sadece merhamet duygusundan yoksun olmak yetmez.
Behold, my unscrupulous friends...
Sıkı durun, vicdansız dostlarım...
Unfortunately he has squandered a fortune on the turf, which has put him in the hands of moneylenders and unscrupulous bookmakers.
Ne yazık ki ganyana büyük bir servet harcadı ve bu da onu tefecilerin ve ahlaksız bahisçilerin eline düşürdü.
I would never do anything so unscrupulous as that, unless it was Bartlett's wife.
Barlett'in karısı olmadığı sürece asla ahlaksız bir şey yapmam.
Unscrupulous, but effective.
Ahlaksız, ama etkili.
So if I resort to some unscrupulous practices to right a greater wrong... Look!
bu yüzden daha büyük bir yanlışı düzeltmek için ahlaksızca yollara başvurdum evet...
- She's greedy and unscrupulous.
- O açgözlü ve ahlaksızdır.
They want sexy, unscrupulous, rich, melodramatic, but no nuns.
Seksi, vicdanlı, zengin ve aşırı duygusal birini istiyorlar. Ama rahibe değil.
In particular the Bororo Indians who have fallen victim to unscrupulous gold and rubber prospectors.
Özellikle Bororo kızılderilileri vicdansız altın madencilerinin kurbanı olmuşlardır.
In response to the campaign the government made films to warn about the unscrupulous manipulation of the press by big business and the central villain was the new figure of the public relations man.
Artık geleceğe çok yakınız. Fuarın merkezinde dev bir kubbe vardı. Bernays buna "Democracity" adını vermişti.
We're greedy and unscrupulous.
Vicdansız ve açgözlüyüz.
People like you... unscrupulous and greedy ;
Ama senin gibi...