Unselfish tradutor Turco
150 parallel translation
Gilda, no one knows better than you how unselfish I've been... in all matters pertaining to you.
Gilda, seni ilgilendiren konularda ne kadar özverili davrandığımı senden iyi kimse bilemez.
Just because I'm an unselfish, what does it get me?
Ben sadece, kendi çıkarını düşünmeyen biriyim, beni ne diye aldın?
You know how unselfish he always was.
Onun nasıl cömert biri olduğunu bilirsin.
I'm asking for the chance to prove I can be brave and strong and unselfish.
Bencil olmayan, cesur ve güçlü olabildiğimi kanıtlamak için bir şans istiyorum.
I know it's a noble, unselfish impulse... but for 30 or 40 years - maybe 50 years -
Bunun asil ve özverili bir davranış olduğunu biliyorum... ancak 30, 40 ya da belki 50 yıl -
Prove yourself brave, truthful and unselfish, and someday you will be a real boy.
Cesur ve dürüst olduğunu, bencil olmadığını kanıtlarsan bir gün gerçek bir çocuk olacaksın.
Prove yourself brave, truthful and unselfish and someday you will be a real boy.
Cesur ve dürüst olduğunu, bencil olmadığını kanıtlarsan bir gün gerçek bir çocuk olacaksın.
Telling me how unselfish he was, and, about the amount of trouble he'd gone to to save his friend Bingley from an impossible marriage!
Bana Darcy'nin ne kadar fedakar olduğunu... ve arkadaşı Bay Bingley'i imkansız bir evlilikten... korumak için ne kadar çok şeyi göze aldığını anlatıyor.
Oscar's gotten unselfish.
Oscar bencil davranmamış.
Unselfish people still exist.
Bencil olmayan insanlar hâlâ varmış.
He was so unselfish.
Öyle fedakardı ki.
I realize it's in the nature of a subterfuge, but our motives are so pure, so unselfish.
Dalaverenin doğasında var biliyorum ama gerekçelerimiz çok sağlam ve özverili.
We are gathered here not only to pay homage to a great musician but to remind ourselves of the goodness in the soul of this man Art Hazzard and to meditate upon the unselfish spirit of generosity which was his.
Burada yalnızca büyük bir müzisyene saygımızı göstermek için değil bu adamın ruhundaki iyiliği kendimize hatırlatmak için de toplandık, o... #... Art Hazzard... #... cömert, bencillikten uzak karakteri üzerinde derin derin düşünmek için... #... burada toplandık.
The last time I saw you was probably the most unselfish moment in my life.
Seni son gördüğümde, sanırım hayatımın en cömert anıydı.
Because maybe you'd like to do something fine and unselfish for a change.
Sırf değişiklik olsun diye iyi ve bencil olmayan bir şey yapmak istersiniz belki.
Or so completely unselfish.
Ya da bu kadar bencil olmayan.
What you're doing with the General is one of the most unselfish things I've ever heard of.
General ile yaptıklarınız... şimdiye kadar duyduğum en fedakar şeyler.
I merely want to impress you with the fact that our members seem to be ignoring our unselfish efforts on their behalf.
Ben sadece şu gerçekle sizi etkilemek isterim : Üyelerimiz bizim özverili çabalarımızı kendi adlarına aldırmaz görünüyorlar.
Some people are unselfish, though you don't think so.
Sen öyle olmadığını düşünsen de bazı insanlar bencil değil.
Why can't we both be unselfish for once?
Bir kez olsun bencilliğimizden vazgeçemez miyiz?
How good to see the spirit of unselfish service is still here,
Çıkarsız hizmet anlayışının hala olduğunu görmek güzel.
But pioneers must be humble and unselfish.
Ama öncüler alçakgönüllü, bencillikten sıyrılmış olmalıdırlar.
So unselfish and ennobled.
Öylesine cömertçe ve ulvi ki.
But for a completely unselfish reason, that I wanted you to have somebody.
Ama tümüyle bencil olmayan bir düşünceyle, birisiyle birlikte olmanı istemiştim.
And to think that I accused him of being unfaithful, when his motives were so unselfish, so noble.
Onu aldatmayla suçladığımı düşündükçe... Üstelik öylesine yüce ve bencillik dışı bir amacı varken.
And without courageous effort and unselfish devotion, there is no victory.
Yiğitçe çabalamadan, özverili olmadan zafer elde edilemez.
... and without courageous effort and unselfish devotion, there can be no victory.
Yiğitçe çabalamadan, özverili olmadan zafer elde edilemez.
You're so unselfish.
Hiç kendini düşünmüyorsun.
If you will, I will be my most unselfish and allow some of my officers to join us... and share in my pleasure.
Kabul ederseniz, bazı subaylarımında bu güzel yemeğin... zevkini bizimle paylaşmanıza sevineceklerini söylemek isterim.
Loyal, unselfish and efficient.
Sadıktı, bencil değildi ve akıllıydı.
Oh, Herbert, that is so sweet and unselfish of you.
Ah, Herbert, O tatlı ve senden daha özverili.
Someone wanting the best for someone, for unselfish reasons.
Bir kimse diğer bir kimse için canı gönülden en iyi şeyi istiyor.
They were unselfish, generous.
Bencil değil, cömertlerdi.
Unlike all other human activities, this one is unselfish.
Diğer uğraşlardan farklı olarak, bu bencil ve çıkarcı bir uğraş değil.
It was totally unselfish.
Bu çok cömert bir davranıştı.
It's just that offering you your freedom is the first unselfish thing I've ever done.
Sadece, sana özgürlüğünü sunmak bugüne kadar yaptığım bencilce olmayan tek şeydi.
That's real unselfish of you.
Bu gerçekten fedakarca.
Steve's so unselfish and kind and sharing.
Steve çok iyi ve paylaşımcıdır.
He's the most unselfish man I've ever met.
O, hayatımda tanıdığım en özverili adam.
It's... unselfish love.
Bu bencil olmayan bir aşk. Olgun bir aşk. - Bunu biliyorsun.
His first unselfish act.
İlk bencil olmayan davranışı.
Well, there you have it, Seattle - the miracle of the sibling relationship spelled out in an unselfish act of head-shaving.
Çok ilginç. Evet, görüyorsunuz Seattle. Kardeşlik büyüsü fedakar bir kafa kazıtma hareketiyle kendini nasıl da dışa vuruyor.
My brother, Alexis, was noble, unselfish.
Kardeşim, Alexis, asildi, bencil değildi.
But was it totally unselfish, giving love?
Ama tamamen bencil olmayan birşey miydi?
People always talk about how... love is this totally unselfish, giving thing.
İnsanlar hep aşkın.. .. tamamen bencillikten uzak olduğundan söz ederler.
Motives are rarely unselfish.
Güdüler daima bencildir.
To do the truly charitable, unselfish thing we'd have to make them suffer over and over again.
Beyler, sizleri buraya özel bir sebep için getirttik. İntikam almak, kavga etmek veya tartışmak için sizi buraya çağırmadık.
It's the most unselfish thing he's ever done.
Yaptığı en cömert şeydi.
He's the most wonderful, giving, unselfish man the gods ever sent to our valley.
Tanrılar'ın vadimize şimdiye kadara yolladığı en harika, en cömert, en bencil olmayan adam.
He is sweet and unselfish and he's very good to his mother.
O tatlı biri, bencil değil, annesine karşı da çok iyi.
Of course not, It's out of love, Deep sincere and unselfish love
Para için evlenmiyorsun. Elbette değil, aşk için.