Unstructured tradutor Turco
19 parallel translation
The unstructured, the loosey-goosey, Monterey pop, Woodstock kind of thing? I like it.
Enine boyuna planlanmamış... dağınık yapıda, Monterey pop müziğiyle Woodstock tarzı bir şey.
He said my debates were unresearched unstructured, and unconvincing. As if!
Tartışma için yeterince araştırma yapmadığımı... ikna edici olmaktan ve bir çerçeveye sahip olmadığımı söyledi.
I don't know, I just think it's unstructured
Bilmiyorum, yeterince açık değil gibi geldi
Anything to end this unstructured conversation.
Bu alakasız konuşmayı sona erdirmek için her şeyi yaparım.
Here is a man whose life is stripped down... unstructured... and very, very complicated, because your life is more focused on other people than yourself.
İşte düzensiz, paramparça ve karmakarışık hayatı olan bir adam çünkü hayatını kendinden çok başkalarına adamışsın.
No, but the bet was which is the best style... your unstructured, undisciplined, fly-by-the-seat-of-your-pants... let's-all-go-to-jail madness masquerading as a long con... or my professional, reasoned, covering - all-the-angles, never-get-caught style.
Hayır, bahis kimin tarzının daha iyi olduğu üzerineydi... Senin plansız, programsız, - cin olmadan adam çarpma - ve dolandırıcılık kisvesi altında - hadi hep beraber hapse girelim - tarzın, ya da benim profesyonel ve - bütün açıları hesaba katıp yakalanmama - tarzım.
Well, I think what's been going on between us is pretty unstructured.
Bence aramızdaki şeyler biraz düzensiz.
Like Jane Goodall observing the apes, I initially saw their interactions as confusing and unstructured.
Maymunları inceleyen Jane Goodall gibi onların birbirleriyle etkileşimlerinin plansız ve şaşırtıcı olduğunu gördüm.
Wouldn't want him to sneak in a little unstructured time in the woods.
Planlanmamış vakitlerinde sinsice ağaçların arasında dolaşmasını istemeyiz.
Is there ever any, uh, unstructured activity?
Orada olmayan bir etkinlik yapılamaz mı?
And then we had a train ride to London, where we just brainstormed about this in a very loose and unstructured and unmathematical way.
Ve Londra'daki yolculuğumuz sırasında bir arada beyin fırtınası yaparak bu konuda matematiksel olmayan ve yapılandırıImamış gevşek bir yapı olabileceğini konuştuk.
eating lunch together every day, giving Max such a sense of security during this unstructured, precarious time for him, has been, like I said, it's just been a godsend.
Çünkü bu iki çocuk birbirine bağlandı, yani iki kuzen birbirine bağlandı, her gün beraber yemek yiyorlar, bu da Max'e bu değişim emniyetsiz durumda güven veriyor, söylediğim gibi bu resmen tanrının hediyesi.
This isn't an unstructured collaboration.
Bu plansız bir işbirliği değil.
College girls can be very unstructured.
Kolej kızları fazla yapılandırılmamış olabiliyor.
And it'll be completely unstructured... and it'll be about animals and eating right.
Tamamen düzen dışı bir şey olacak ve programın konusu da hayvanlar ve doğru beslenme düzeniyle ilgili.
Boarding passes in hand, and we have 26 minutes for unstructured chat time.
Uçuş kartı alındı. Planlanmamış geyik süremiz 26 dakika.
It's unstructured chat time.
Planlanmamış geyik arasındayız neticede.
It's very messy and unstructured here.
Sonrası boktan ve düzgün kurulmamış.
Which is where I'm guessing Cece spent most of her unstructured time.
- Hayır! Evet, bence Cece planlanmamış zamanının çoğunu orada geçirmiştir.