Untainted tradutor Turco
67 parallel translation
Tell them I'm untainted!
Onlara benim lekesiz olduğumu söyle!
Sweet prince, the untainted virtue of your years... hath not yet dived into the world's deceit.
Tatlı Prens, o kadar küçük ve masumsun ki henüz dünyanın dolaplarına aklın ermiyor.
And you Drouot, are a rare man, untainted and true.
Sen az rastlanır birisin, lekesiz ve sadık.
The defendants'bench is the most untainted place in this room.
Sanık kürsüsü bu odadaki en şerefli yerdir...
Here in the untainted cradle of the heavens will be created a new super-race, a race of perfect physical specimens.
Bu cennetin el değmemiş beşiğinde yeni bir ırk yaratılacak, mükemmel fiziksel özellikleri olan bir ırk.
The sower of seeds must be a child so that what is planted is without corruption, untainted by the poisons of age.
Tohumları eken bir çocuk olmalı ki... ekilen bozulmasın ve... çağın zehirleriyle kokuşmasın.
Well, you may claim that I have an unfair advantage, but no more so than Nijinsky, whose reputation as the world's most incomparable dancer is untainted by the fact that his feet were abnormal... havin'the bone structure of bird feet.
Bunun haksız bir avantaj olduğumu düşünebilirsin. Ama Nijinsky kadar değil. Dünyanın en büyük dansçısı olma unvanını sahip olduğu anormal ayakları sayesinde aldı.
We hold it till 4 : 00. We get one untainted news cycle.
Saat dörde kadar açıklaması elimizde olacak.
- It's the water, Trondheim. Something got into the de-sal tanks, but the water in the sewage system is untainted.
Bir şey tuz arındırma tankına girmiş, ama atık sistemindeki suya bulaşmamış.
The untainted water has slowed the degenerative progression... in Trondheim and me.
Etkilenmemiş su, bu süreci Trondheim'de ve bende yavaşlattı.
Whether the untainted water taken from the sewage system... is even helping him at all is unclear.
Arıtma sistemindeki suyun ona faydası olup olmadığı henüz belli değil.
I don't know if anyone will be left untainted by Zurg's evil... to receive this last chapter.
Zurg'ün elinden sağ salim kurtulabilir miyim bilmiyorum...
Duffman, could you bring in two bottles of smooth, untainted Duff?
Duffman, sana şöyle iki tane güzel bira getirsin.
We needed a pure source untainted. An exact duplicate of the original virus.
Orijinal virüsün tam bir kopyası.
Sanae, what do you see with your untainted eyes?
Sanae, saf gözlerin bu olayı nasıl görüyor?
And it shall remain untainted.
Öyle de kalmalı.
The Vestal virgin, untainted by the crass self-interest of her senate counterparts,
Kendi çıkarı için senatonun işbirliğine yanaşmayan bir bakire rahibe...
Because my poor black cotton coat... is untainted by ill-gotten gain... it is the mark of my esteem
Neden? Bu siyah üniformam sayesinde lekesiz bir kazanç sağlıyorum.. ... bu benim işimin itibarı.
The A.G.C. Angle, yes... but the new business that Lewis set up is untainted.
A.G.C. kısmı evet, ama Lewis'in yeni işi henüz lekesiz.
For millennia, their lava clad shores and great volcanic mountains remained unnoticed, uncharted, untainted, until fate brought the Bishop of Panama here nearly 500 years ago.
Bin yillar boyunca lavla ortulmus kiyilari ve volkanik daglari farkedilmemis, haritalanmamis ve bozulmamistir. Ta ki, yaklasik 500 yil once kader Panama piskoposunu buraya getirene dek...
You killed Jennifer with one of the untainted paint cans you brought in.
Sen Jennifer'ı yanında getirdiğin karıştırılmamış... boya kutularından biriyle öldürdün.
Dwight, well, I passed the test, thanks to you and your untainted pee.
Dwight, pekala,... testi geçtim, teşekkürler sana ve idrarına.
My fellow Pure Bloods, we are the untainted.
Safkan dostlarım, bizler gerçek safkanlarız.
It's got a salt mine, plenty of farm land, and access to an untainted water table.
Tuz madeni var, bol miktarda tarım arazisi ve temiz su kaynakları.
The sample was essentially untainted.
Örnek tam anlamıyla saftı.
Your mother was able to procure a very rare sample of ancient untainted vampire blood, blood that supposedly possessed miraculous properties.
Annen, çok nadir bulunan kadim ve kirlenmemiş bir vampirin kanından bir örnek elde etti. Mucizevî özellikleri olduğu söylenen bir kan.
Your mother was able to procure a very rare sample of ancient, untainted vampire blood...
Annen, çok nadir bulunan kadim ve kirlenmemiş bir vampirin kanından bir örnek elde etti.
What more do you people need to make an arrest? Untainted evidence.
İnsan bir tutuklama için daha başka ne bekler ki?
I need to keep it untainted!
Bu yüzden menejerin olarak, bunu devam ettirmeliyim!
Your mother was able to procure a very rare sample of ancient, untainted vampire blood, blood that supposedly possessed miraculous properties.
Annen, çok nadir bulunan kadim ve kirlenmemiş bir vampirin kanından bir örnek elde etti. Mucizevî özellikleri olduğu söylenen bir kan.
State's Attorney Glenn Childs took credit for finding an untainted sample of DNA that will guarantee McKeon's conviction in a criminal trial.
Bölge savcısı Glenn Childs, mahkemede kullanılıp McKeon'u mahkûm edeceği kesin olan bozulmamış bir DNA örneği buldu.
Just send her back as untainted as possible.
Onu kirletmeden hemen yolla. Gitmeliyim ben.
Yeah, yeah, like purity or... untainted by filth.
Evet, evet, masumiyet gibi ya da... günahla lekelenmemiş.
I always marched forward like your waves, untainted.
Ben herzaman senin dalgalar gibi ileri doğru yürüdüm, bozulmadan.
I haven't had an untainted cup of coffee in days.
Günlerdir kahve içmiyorum.
'Be again the heart of this nation,'untainted.
Tekrar bu ulusun kalbi ol,... bozulmamış.
The rational thing to do is to pursue a case with fresh, untainted evidence.
Mantıklı olarak yapmamız gereken şey, hazır dava tazeyken, kanıtları bozmamak.
All faire should be kept historically untainted.
Festivalin tarihsel açıdan bozulmadan yapılması gerek.
Your mother was able to procure a very rare sample of ancient untainted vampire blood.
Helen çok nadir bulunan kadim ve kirlenmemiş bir vampirin kanından bir örnek elde etti.
Nothing is ever untainted again.
Bir daha hiç bir şey eskisi gibi olmuyor.
They got my enchanted weapons, my vicious gladiator armor, my wand of untainted power, and all my gold!
Muhteşem silahlarımı gaddar gladyatör zırhımı namuslu güç asamı ve tüm altınlarımı almışlar!
I need an untainted sample of Will's DNA.
Will'in bozulmamış bir DNA örneği lazım.
Helen was able to procure a very rare sample of ancient untainted vampire blood.
Annen, çok nadir bulunan kadim ve kirlenmemiş bir vampirin kanından bir örnek elde etti.
His blood is untainted.
Kanı temiz.
But without it there's a perfection, untainted.
Ama kıl olmazsa geriye saf mükemmellik kalır.
"The dawn's untainted."
# Pırıl pırıl bir sabah #
No, the Dutch were big on untainted blood.
Hollandalı da bozulmamış kan konusunda ısrarcıydı.
I like the young - fresh and untainted, before the world gets hold of them.
Gençliğin taze ve bozulmamışlığını seviyorum dünya tüm verdiklerini henüz almamışken.
It felt like a good fit- - strong, rugged... - Yes. -... untainted.
Tam oturmuş, güçlü, dayanıklı ve düzgün bir his veriyordu.
I wanted you to see this foolish world through innocent, untainted eyes.
Bu aptal dünyayı günahsız, kirlenmemiş gözlerden gör istedim.
That you have remained untainted.
Kusursuz olduğunu sanırsın.