Until the day i died tradutor Turco
19 parallel translation
I was happy here until the day I died.
Öldüğüm güne kadar mutluydum burada.
Always thought I'd be doing it until the day I died.
Son nefesime kadar işimi yapacağımı düşünüyordum.
I didn't know Mark was married until the day before he died.
Ölümünden bir önceki geceye kadar Mark'ın evli olduğunu bilmiyordum.
I saw him only once a year, Until the day he died.
Onu senede yalnızca bir kere gördüm, öldüğü güne kadar.
Your mother and I were lovers almost from the moment we met and we remained lovers until the day she died.
Ben ve annen tanıştığımız andan itibaren sevgiliydik. Ve o ölene kadar da öyle kaldık.
I can just tell that these people were in love... and they stayed in love until the day that they died.
Sadece bu insanların aşık olduklarını söyleyebilirim. ve hayatının sonuna kadar aşık kaldıklarını.
But I made my decision, and I never saw her again until the day she died. - You don't regret that?
Ama seçimimi yaptım, ve öldüğü güne kadar onu bir daha asla görmedim.
I was blind about him, and he cheated on me until the day he died!
Babana karşı hep körmüşüm, o da bundan istifade etti. Son gününe kadar bana boynuz taktı.
I hated that man until the day he died.
Öldüğü güne dek nefret ettim ondan.
When I was 11, my sister bought our father a "World's Greatest Dad" coffee mug and, frankly, the man coasted until the day he died.
Ben 11 yaşımdayken kız kardeşim babama "Dünya'nın En Harika Babası" kupası aldı ve dürüst olmak gerekirse, adam ölene kadar beleşten yaşadı.
I didn't find out until the day he died.
Öldüğü gün öğrendim.
I been listening to the police band all day until my batteries died.
Pilleri bitinceye kadar bütün gün polis kanalını dinledim.
Until the day I die, no, even after I died, I will still love you.
Ölünceye kadar, hayır,... öldükten sonra bile, seni seveceğim.
From the age of 23 until the day she died I spent practically every day of my life with her.
23 yaşımdan öldüğü güne kadar neredeyse her günümü onunla geçirdim.
I heard that until the day he died, every time he passed it... he was filled with such pride.
Öldüğü güne kadar hep bundan bahsederdi. Köprüden her geçişinde göğsü kabarırmış.
I never saw that man until the day he died.
Bu adamı öldüğü güne kadar hiç görmemiştim.
I think she remained true to that belief Until the day she died.
Sanırım bu inancı öldüğü güne kadar doğru kıldı.
I-I wasn't going to be someone else f-from now until the day that I died.
Ölene kadar bundan farklı bir insan olamayacaktım.
And I loved him... until the day he died.
Ve onu öldüğü güne dek hep sevdim.