Untoward tradutor Turco
132 parallel translation
- That is, if nothing untoward occurs.
Yani eğer uygunsuz bir şey olmazsa.
This is an untoward request, but will you mind accompanying me through the house while I turn out the lights?
Uygunsuz bir rica olacak ama evin ışıklarını kapatırken bana eşlik edebilir misiniz?
I shall pass on to you any evidence I've uncovered so that if anything untoward does happen before morning... Oh, Miss Marple. - You'll be empowered to pursue the matter on your own.
Bulduğum her türlü ipucunu sana göndereceğim, böylece beklenmedik bir şey olursa konuyu kendi başına araştırabilirsin.
I pray you, do not register untoward dismay.
Lütfen hoş olmayan yorumlar yapmayın, Bayan.
Did nothing untoward happen?
Tatsız bir şeyler oldu mu?
Finding nothing untoward, he goes back to his apartment on the roof.
Hiçbir şey bulamayarak çatı katındaki dairesine geri döndü.
We searched the house and found nothing untoward.
Evi aradık ve cinayete ilişkin bir şey bulamadık.
"I hope we do nothing untoward"
"Tövbe dedi bu dudaklarımız..." "Tövbe dedi bu dudaklarımız..." "Öp dememeliydim sen yaklaşmadan..."
The border patrol, the FBI, the RCMP report no- - repeat- - no untoward activity along our picturesque Canadian border.
Ne sınır devriyesi, ne FBI, ne de RCMP pitoresk Kanada sınırımız içinde hiçbir, tekrar ediyorum, hiçbir istenmeyen faaliyet rapor etmedi.
I assure you, there is nothing untoward taking place here, Colonel.
Sizi temin ederim, burada uygunsuz hiçbir şey olmuyor, Albay.
Something untoward is about to happen.
Umurumda değil. Yetenekli bir öğrenciyi mi kaybedeyim?
This might seem untoward, but before I go back would you stand back and let me look at you?
Belki biraz uygunsuz kaçabilir ama içeri girmeden önce biraz arkanızı dönüp size bakmama izin verir misiniz?
- I've been untoward.
Uygunsuz davrandım.
He was untoward.
Uygunsuz davranmış.
- At the time you were untoward.
O zaman, uygunsuz bir durumdaydınız.
untoward happened.
Ters giden hiçbir şey olmamıştı.
And I thought that Cindy... thought I was doing something untoward, you know?
Ve ben de Cindy'nin yanlış bir şey yaptığımı düşündüğünü sandım.
It's hard enough these days with airlines deliberately canceling flights, causing untoward delays serving food with the life expectancy of cardboard.
Kasıtlı uçuş iptalleri, beklenmedik rötarlar karton kutularda servis edilen yemekler gibi nedenlerle günümüzde uçuşlar, çekilmez bir hal aldı.
If your leaders are involved in something untoward, what you're doing isn't treason.
Eğer liderleriniz uygunsuz bir işe bulaşmışlarsa, yaptığın iş vatan hainliği sayılmaz.
I'm sure this looks untoward, but my life is in danger.
Biliyorum beklenmedik bir durum.
I know this isn't the right moment, but while you were unconscious, we found something untoward.
Bunun iyi zamanlama olmadığını biliyorum ancak.. .. siz baygınken.. .. biz..
In the unlikely event that something untoward were to happen in Kishu I have come to warn Your Highness against being caught up in it.
Bu Kishu'da burada bile hareket var. Dainagon-sama'nın karışmamış olmasını dilerim. Dainagon-sama böyle bir plana katılmamalı.
I'm sure nothing untoward will happen.
Ters birşey olmayacağından eminim.
I was gonna say "untoward," but, yeah.
Uygunsuz diyecektim, ama, evet.
I know this is all very untoward, but I would like to request the privilege of speaking to Miss Bennet.
Biraz ani olduğunu biliyorum, ama Bayan Bennet'la özel konuşmak için müsaadenizi rica edeceğim.
It is a different thing if people stop doing untoward things.
İnsanlar münasebetsiz şeyler yapmaktan vazgeçseydi farklı olurdu.
She certainly hadn't accused him of anything, or behaved in a way that made him think she'd noticed anything untoward.
Onu herhangi bir şeyle suçlamamıştı. Ya da bir terslik hissettiğini belli edecek bir şey yapmamıştı.
If you have knowledge of anything untoward happening amongst the inmate population, I will not hesitate to put your ass in a grinder!
Tutuklular arasında uygunsuz bir şeyin cereyan ettiğinden haberin varsa... seni hiç tereddüt etmeden kıyma makinesine atarım!
But before the Festival... nothing untoward must happen in the Palace.
Ama Festival'den önce Saray'da uygunsuz hiçbirşey olmamalı.
Are you afraid that by his not receiving today the token of your love, something untoward might befall Odell?
- Sevginin simgesi, Odell'in eline geçmezse başına bir şey geleceğinden mi korkuyorsun?
Well, it may or may not be so, at least the supervising officer was present at all times, to ensure that nothing untoward took place.
Öyle olabilir de, olmayabilir de. Sonuç itibariyle gözetmen memur o süre boyunca orada benimleydi. Ters bir şeyin olmadığından kendisi emin oldu.
It was nasty and untoward, and frankly, I feel like a shitheel.
Çirkin ve yersiz birşeydi, ve açıkçası o an kendimi bok gibi hissettim.
Or are you saying that he's the sort of person who would do something untoward?
Yoksa Shirou yanlış bir şeyler yapacak tipte biri mi?
I apologize if anything looks untoward, Manny, but the Mayor, the Governor, everyone just felt that the most efficient path to a quick settlement out of court would be to put a new face...
Toplantı çok çabuk gelişti. Uygunsuz görünüyorsa özür dilerim Manny, ama belediye başkanı, vali, herkes mahkeme dışında hızlı bir anlaşma yapmak için en etkin yolun bunu farklı birinin yapması gerektiğini düşünüyor.
I don't think she would say anything untoward... or uncool.
Uygunsuz ya da hoş olmayan bir şey söyleyeceğini sanmıyorum.
If you are suggesting that anything less than affluence is somehow untoward, Ms Walters, well, I think that I need to...
Lüks içinde olmayışımızın bir çocuğa uygun olmadığını düşünüyorsanız Bayan Walters sanırım üst seviyelerdeki...
I mean, that would be untoward.
Ne yeri, ne de zamanı.
This is untoward.
Çok geç. Bu çok yanlış.
He seems to be in America legally and I have searched every nook and cranny of the Chernuses'lives and I have found nothing even remotely untoward.
Amerika'ya yasal yolla gelmiş görünüyor, Chernuslar'ın da her şeyini iyice taradım, en ufak bir terslik bile yok.
Has he done something untoward?
İstenmedik bir şey mi yaptı?
untoward happen to our visitor.
terslik gelmesi bir felaket olur.
That is a rather untoward analogy.
Bence yersiz bir benzetme.
Red flash me if anything untoward occurs.
Beklenmedik herhangi bir şey olursa beni haberdar et.
Nothing untoward, if that's what you're worried about.
- Uygunsuz bir şey değil.
CERN took it so seriously that they made this special risk assessment, really just to make sure that there wasn't going to be anything untoward happening.
CERN bunu ciddiye alırdı ve özel bir değerlendirmeye tabi tutarlardı ki.. .. beklenmedik herhangi bir oluşum olmadığından Gerçekten emin olunur.
I completely respect your homosexuality, and I will refrain from any further untoward advances.
Homoseksüelliğine tamamen saygı duyuyorum ve bundan sonraki herhangi münasebetsiz girişimden sakınacağım.
Ah, well, nothing too untoward boss, snatched it from a wake, so we did.
Ters bir şey yok patron dümenle kaçırdık onu.
The captains want to be absolved of any blame should anything untoward happen.
Kaptanlar olası nahoş bir olayda suçlanma yükümlülüğünden muaf tutulmak istiyorlar.
I got the family value voters on the right, the women's issues constituency on the left all coming after me if anything untoward is going on behind those compound walls.
Aile değerlerine önem veren seçmenler var. O kampın duvarları arkasında yolunda gitmeyen şeyler olursa kadın hakları savucuları peşimi bırakmaz.
Oh, hardly an untoward sum, Mrs. Errol.
Bu daha hiç bir şey.
- I was untoward.
- Uygunsuz davradım.