English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ U ] / Unvarnished

Unvarnished tradutor Turco

33 parallel translation
Or that you're telling the plain, unvarnished truth.
Ya da cilalanmamış, basit gerçeği söylüyorsun.
It's the unvarnished story of a seaman's life.
Bir denizcinin çıplak hayatı.
It certainly is unvarnished.
Çıplak olduğu kesin.
It's the unvarnished record of a sailor's life.
Bir denizcinin çıplak hayat hikayesi.
Unvarnished, you say?
Çıplak mı dediniz?
Now that's the plain, unvarnished truth at last.
Basit, apaçık bir gerçekti bu.
And I wanted to give it unvarnished.
Ve bunu yalın bir şekilde yapmak istedim.
It's the unvarnished truth that I am looking for.
Aradığım yanıt işte tam olarak bu.
Yet, by your gracious patience I will a round, unvarnished tale deliver of my whole course of love :
Ama izniniz olursa süsleyip püslemeden anlatayım âşkımın hikayesini :
Yes, I gathered that from the look of unvarnished joy on your face.
Evet. Yüzündeki katıksız memnuniyet ifadesinden de anlaşılıyor.
I, however, have spoken the utter and unvarnished truth... from the moment I came through that door.
Diğer yandan ben, kapıdan girdiğim andan itibaren sadece ama sadece gerçekleri söyledim.
You wantmy unvarnished opinion?
Objektif görüşümü mü istiyorsun?
we catch a glimpse of the unvarnished truth.
Zaman aktıkça geçmişe karışıyor.
I will give you the unvarnished and uncompromising truth because that is what Dirt Now is and always will be.
Sizlere salt ve kesin doğruları vereceğim. Çünkü böylesi Dirt Now'ın yaptığı ve her zaman yapacağı bir şeydir.
Real, unvarnished stories, whether the people that we are writing about like them or not.
Hakkında yazdığımız kişilerin hoşuna gitse de gitmese de açığa çıkartılmış gerçek hikâyelerdir.
But if neither of us hears from you before I get there, I'm afraid what I'll have to tell her instead is the unvarnished truth.
Fakat ikimizden biri ben oraya varmadan sizin heyetinizden bir açıklama duyacak olursak bunun yerine ona çıplak gerçeği söylemek zorunda kalacağım.
But what we're hearing right now is the unvarnished story.
Ama şu anda dinlemekte olduğumuz parlatılmamış hikâye.
The truth - - the verifiable, unvarnished truth - - becomes the ultimate bargaining chip.
"Gerçek ; doğrulanabilir, üstü örtülmemiş gerçek, nihai pazarlık koşuludur."
The raw, unvarnished fact of the matter.
Hem de tüm açıklığıyla.
Since you're both gonna tell me the unvarnished truth, you don't have to worry about your stories matching.
İkiniz de bana cilasız gerçeği anlatacaksınız ya, bu yüzden hikâyelerinizin uyumlu olup olmayacağı konusunda endişelenmenize gerek yok.
At the unvarnished truth.
Çıplak gerçek.
The precious independence that he'd had and the ability to go and tell an unvarnished truth through the medium of film was now at risk, and so it proved to be.
Sahip olduğu değerli bağımsızlıkla ve yalın gerçeği yerinde gidip film karesiyle anlatması artık riskliydi. Ve böyle olduğu kanıtlandı.
Unvarnished, stays right in this room.
Hiç süslemeden söyle. Bu odadan çıkmayacak.
My readers rely on me for the unvarnished truth.
- Okucuyuarım bana süslenmemiş gerçekler verdiğim için güvenir.
Mr. Mitchell, we want to give you the unvarnished truth.
Mr. Mitchell, biz size gerçeği temizlenmemiş şekilde vermek isteriz.
What I don't have is someone with firsthand knowledge of police work giving me the unvarnished truth.
Bana hiç söylenmeyen şey polislik hakkında ilk elden bilgisi olan birinin yalın doğruları söylemesi.
I want it unvarnished. And remember, you're under oath.
Süssüz bir şekilde anlatmanızı istiyorum ve unutmayın, yeminlisiniz.
So the unvarnished truth is, you've found nothing.
Çünkü hiçbir şey bulmadığın gerçeği tüm çıplaklığıyla karşımızda.
But now, I need to hear from my trusted stable of advisors, and I want the unvarnished truth, warts and all.
Ama şimdi güvenilir danışman ekibimi dinlemek ve her türlü kusuruyla çıplak gerçeği duymak istiyorum.
Now, now, people, I asked for the unvarnished truth.
Hadi millet, çıplak gerçeği istemiştim.
I want the unvarnished truth this time.
Bu sefer tüm gerçeği istiyorum.
Mr. Reddington, I was told that you insist on a frank, unvarnished assessment of the situation.
Bay Reddington, durumu doğrudan ve açıkça söylemem için ısrar ettiğiniz söylendi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]