Up's tradutor Turco
225,526 parallel translation
And he's picking up something on his scanner.
Ve tarayıcısında bir şey bulmuş.
Adele's not giving hers up. Hey, james.
- Adele sesinden vazgeçmez.
There's always a chance He ends up being some great love.
Her zaman sonunda büyük bir aşka dönüşme olasılığı vardır.
In the meantime, it is up to us to decide what to do.
Biz de bu sırada ne yapmamız gerektiğine karar verelim.
I told you, King Ecbert offered our father up like a sacrifice, so we'll do the same thing to him.
Size söyledim Kral Ecbert, babamı bir kurban gibi sundu o yüzden biz de aynısını ona yapacağız.
Speed it up, will you?
Hızlanacak mısın artık?
Hold up, Starfire's got something to say.
Bekleyin, Starfire'ın size söyleyecek bir şeyi var.
I think you should pick something up on the way back.
Bence dönüşte yiyecek bir şeyler almalısın.
I just caught up with Gil... with the rest of the class!
Sınıfın kalanına yeni yetişiyorum.
The teacher called her up to the blackboard and everybody saw.
Öğretmen onu tahtaya kaldırmış ve herkes görmüş.
A grown-up tea is one of my highest ideals of earthly bliss!
Yetişkinler gibi çay içmek dünyevi zevkler içinde ilk sırada.
You know, I could do with a spot of tea now that it's come up.
Çay deyince benim de canım biraz çay çekti.
Oh, and I must've picked this up by mistake... at the dress shop.
Bunu da terzideyken yanlışlıkla almış olmalıyım.
She's burning up.
- Çok ateşi var.
Let's lift her up to the window.
- Onu pencereye doğru kaldır.
Warm your wee selves up.
Vücutlarınız ısınsın.
- What's up, man? How are you?
- Ne yapıyorsun dostum?
- Well, it's just a pop-up.
- Bu sadece geçici dükkân.
He's too light in the pants to stand up to you.
Sana karşı durmak için fazla korkak biri.
- It's just a pop-up.
- Geçici bir dükkân.
Not really sure there's, uh, enough for me to do here to make up for what I did.
Yaptığımı telafi etmek için burada yapacak yeterince şey olduğundan emin değilim.
Would you please shut the fuck up?
Rica etsem çeneni kapatır mısın?
It's telling me maybe that she's softening up her outlook.
Bu bana bakış açısını yumuşatabileceğini gösteriyor.
He's, uh, very sensitive about it. Don't bring it up.
Bu konuda çok hassas, konusunu açma hiç.
Hey, it's okay. We all come from messed-up families.
Sorun değil, hepimiz berbat ailelerden geliyoruz.
It's just you nurture a dream for 30 years, Only to see it go up in flames like Pete's eyebrow.
Sen kalk 30 yıl bir şeyin hayalini kur sonra o hayal Pete'in kaşları gibi yanıp kül olsun.
You may not believe this, But it's even lonelier way up here.
Belki inanmazsın ama yukarısı çok daha yalnız.
Whoa, whoa, back it up, josie. Nobody's gonna get her.
- Ağır ol Josie, kimse onu yakalamayacak.
If there's one thing I've learned over the years is that you just can't give up.
Yıllar boyunca öğrendiğim bir şey varsa Sadece vazgeçemiyorsun.
I know that I messed up.
Karışık olduğumu biliyorum.
Well, he didn't throw up on the baby.
Bebeğin üstüne kusmamış.
You two can give up if you want, but I will not die in an underwater coffin when there's - an island there that we can go to.
İsterseniz siz ikiniz pes edebilirsiniz... ama gidebileceğimiz bir ada varken ben bu... sualtı tabutunda ölmeyeceğim.
I'm just... trying to figure out what it'll take to get you to open up.
Bize açılman için... daha ne gerektiğini çözmeye çalışıyorum.
We can get a signal back to Storybrooke if there's anyone there who could pick it up.
Ulaşabileceğimiz biri varsa... Storybrooke'a sinyal gönderebiliriz.
I have to go pick up my car from Aesop's Tables tomorrow.
Yarın gidip arabamı Ezop'un Masaları'ndan almam gerekiyor.
There is no Genesis 3 : 25, but this morning, one of my systems picked up the phrase "Genesis 3 : 25"
Yaratılış 3 : 25 yok. Ama bu sabah benim sistem bir sohbetin içinden "Yaratılış 3 : 25" ayetini buldu.
All right, we're gonna head up to Wisnewski's farm and see if we can find anything.
İyi biz gidip Wisnewski'nin çiftliğe bakalım bir şey çıkacak mı.
He can handle it, she's about to change up the target.
Halledebilir, kadın hedefi değişmek üzere.
Are you trying to set us up?
Bizi tuzağa mı düşürmeye çalışıyorsun?
That phone call was from last year, so Shepherd wanted me to stay in New York, to be here when Jane showed up in that bag.
Arama geçen yıl yapılmış yani Shepherd, Jane o çantadan çıktığında New York'ta olmamı istiyordu.
My friend Mitch and his wife are coming up to Napa.
Arkadaşım Mitch ve karısı Napa'ya geliyorlar.
Coming up on the midday news, a couple in their 30s gets married without their dog being in the wedding.
Sıra gün ortası haberlerimiz, 30'larında olan çiftin düğünlerinde köpekleri olmadan evlenmesi.
What's up, butt munchers?
Nasıl gidiyor, Popo Yiyiciler?
Hey, my dog's chewing up that thing I need.
Hey, köpeğim bana lazım olan şeyleri çiğniyor.
Coming up, yesterday's brisket.
Sırada, dünkü yediğim göğüs eti.
Hey. Peyton, what's up?
Peyton, naber?
When none of the Johns brothers showed up to open Wham Bam's, I thought for sure we'd find them out here.
Johns kardeşlerden hiçbiri Wham Bam'i açmaya gelmeyince onları burada bulacağımızı sanmıştım.
A woman who picks up that many men, what are the odds one night she picked the wrong guy?
Bir sürü erkekle görüşen bir kadının yanlış erkeği seçme ihtimali nedir?
What's up?
Ne oldu?
It's up to you to help them out of it.
Onları oradan kurtarmaya yardımcı olmak sana kalmış.
Where you go from here is up to you.
Buradan sonra gideceğin yer sana kalmış.