Up against the wall tradutor Turco
571 parallel translation
He was hands up against the wall with coppers all around him and two seconds later three corpses were lying there but he wasn't among them!
Elleri havada, duvara dayanmış, çevresinde onca polis.. .. iki saniye sonra yerde iki ceset ve aralarında o yok!
If anyone's caught taking graft, and I don't get my share, we stand him up against the wall and pop goes the weasel.
Birisi rüşvet alır da bunu benimle paylaşmazsa onu duvara dikip kurşunlayacağım! O ölecek.
We stand him up against the wall and pop goes the weasel.
Onu duvarın önüne dikip, kurşunlayacağız! O ölecek.
We stand him up against the wall and take him for a ride.
Onu duvarın önüne dikeceğiz, kurşunlayacağız. O ölecek.
We'll put him up against the wall and shoot him.
Duvarın karşısına dikip kurşuna dizeceğiz.
I should be stood up against the wall.
Kurşuna dizilmeliyim.
You got the mayor and Hartwell backed up against the wall.
Başkanı ve Hartwell'i köşeye sıkıştırdın.
Brunton murdered Musgrave right up against the wall.
Brunton Musgrave'i duvarın sağına karşı öldürdü.
Up against the wall.
Duvara yaslan.
Or up against the wall!
Yoksa duvarların yükselmesini mi istersin!
They'll interrogate him at headquarters, and up against the wall.
Karargâhtakiler son nefesine kadar onun ifadesini alacak.
All right, let's line up against the wall now.
Tamam, Şimdi duvara dizilelim.
They're gonna line us up against the wall and... The cops will find two dead dames and take us to the morgue and when they undress us, I'll die of shame.
Bizi duvarın önünde sıraya dizecekler polisler iki ölüyü, kadınlar morguna götürecek ve soyduklarında utançtan öleceğim.
No use beating'your head up against the wall.
Duvara kafanı vurup durmak işe yaramıyor.
Up against the wall, motherfuckers!
Duvara karşı, orospu çocukları!
We're being thrown up against the wall.
- Duvara karşı fırlatılıyoruz.
People are being smashed up against the wall... and are being hit... by the police with their clubs.
İnsanlar duvara dayanıp eziliyor. Polis ellerinde sopalarla insanları dövüyor.
" They pushed me up against the wall and told me to talk.
" Beni bir duvarın dibine götürüp konuşmamı istediler.
All right, get up against the wall, Lafarge.
Haydi, duvara yaslan Lafarge.
Just one noise no matter how small, and we'll end up against the wall. For the sake of San Bernardino, Amen.
En ufak seste kendimizi duvarın karşısında buluruz.
Up against the wall.
Duvara gidin. Şimdi tamam!
You and the rest of you in a cellar someplace dreaming, want to piss it up against the wall.
Siz bir kilere saklanıp hayaller kurabilir ve... -... duvara işemek isteyebilirsiniz!
Up against the wall, you mother.
Doğru dur. Duvara yaslan ulan!
Up against the wall, ma'am.
Duvara yaslanın, bayan.
Well, seeing you've got my back up against the wall... You win. Hm?
Sen kazandın.
Up against the wall.
Duvara dayan.
Get'em up against the wall.
Hepsini duvara diz.
I loved to love to bang my head up against the wall.
Kafamı duvara çarpmaya bayılırdım.
Lean up against the wall.
Duvara doğru yaslan.
That is the same one that was rolled up against the wall.
Duvara asılı olan halıyla aynı.
You think he ain't gonna see you finger up against the wall like that man? Come on, come on.
Duvara yaslandığında seni görmeyeceğini mi sanıyorsun?
- Up against the wall, mother —
- Duvara dön, anasını...
You, up against the wall.
Duvara karşı sen.
All right, up against the wall! What is this?
Pekala, herkes duvara dönsün!
Get up against the wall!
Duvara yaslanın!
All right then. Line'em up there against the wall.
Pekala, hepsini duvara karşı dizin.
When the Nationalists came, they lined up the Republicans against the wall.
Milliyetçiler geldiğinde babamı da diğerleriyle birlikte duvara dizdiler.
Today at noon, six of them will be lined up against a wall in the square where our men were murdered.
Altı tanesi, bugün öğle vakti, askerlerimizin öldürüldüğü meydanda kurşuna dizilecek.
Now lean up against the back wall.
Şimdi duvarı biraz ittir.
If it was the body, it would roll down and finish up against this wall,
Ceset olsaydı buradan yuvarlanır ve duvarda dururdu.
I'd get all the coppers, governors, posh whores, army officers, and members of Parliament, and stick them up against this wall and let them have it, because that's what they'd like to do to blokes like us.
O zaman bütün polisleri, yöneticileri,.. ... ordu mensuplarını, lüks düşkünlerini ve parlamento üyelerini tutar şu duvara yapıştırır ve kırbaçlarım,.. ... çünkü onlar da bizim gibi heriflere bunu yapmak isterler zaten.
If it were up to me, I'd stand them all against the wall.
Bana kalsa, hepsini dizerim bir duvar önüne, kurşunlarım.
Get up against the wall!
Hiç kimsede silah var mı?
All of you, up against the wall!
Orada duvara dayanın.
If he still don't show up by supper, we put five more against the wall.
Akşam yemeğine kadar halen görünmezsen, beşini daha.
You're up against some incredible minds here. I think this guy's gonna be a supreme court justice... this guy's gonna run Wall Street... this guy might be president of the United States.
Burada bazı inanılmaz beyinlere karşısın... bunların bazıları Anayasa Mahkemesi üyesi olacaklar... bazıları, Wall Street'i yönetecekler... şu herif, ABD Başkanı olabilir.
( man # 2 ) One of the West Virginia boys, he was sitting against a stone wall with his knees up under his helmet, as we used to sit quite often, when one of the enemy ran out onto the top of the stone wall
West Virginia'lı bir çocuk, taş bir duvarın önünde dizlerini kırmış miğferinin üstünde oturuyordu. Genelde böyle otururduk. Bu esnada düşman askerlerinden biri, duvarın üstünden atladı.
After that I lifted it up... and stood it up against the window... and then against the wall.
Sonra onu kaldırıp pencerenin karşısına diktim sonra da duvara.
Hey, you, up there, up there against the wall.
Hey, sen, ordaki, duvara doğru dön.
Get used to the idea that I'm like a brick wall, with you up against it.
Sana karşı olan bir duvar gibi olduğum fikrine alışmalısın.
And you saw the man up against the brick wall.
Ve o adam duvara dayanmış olan adamdı.