Up in the sky tradutor Turco
487 parallel translation
Because the woman I love... is the sun that shines brightly high up in the sky.
Çünkü sevdiğim kadın gökyüzünde parlayan bir güneş.
Only there was a tremendously large yellow moon up in the sky.
Gökyüzünde muazzam büyüklükte sarı bir ay vardı.
Up in the sky so high
Gökyüzünde, çok yukarıda
I know everybody's seeing flying saucers and screwy lights up in the sky.
Birçok kişinin uçan daire ve parlak ışıklar gördüğünü biliyorum.
Up in the sky
Yol göstereceğiz.
You look up in the sky and you long for a star.
Gökyüzündeki bir yıldızın özlemini çekersiniz.
As we ride in the troika, you and I Stars are twinkling up in the sky
Atlı kızakta sen ve ben yıldızlı gökyüzünün altından
Cranes like ships sailing up in the sky,
Gemiler gibi gökyüzünde süzülüyor turnalar,
Cranes like ships Sailing up in the sky,
Gemiler gibi gökyüzünde süzülüyor turnalar,
Cranes like ships, Sailing up in the sky...
Gemiler gibi gökyüzünde süzülüyor turnalar...
They say that every person has a star up in the sky.
Onlar her kişinin gökyüzünde bir yıldız olduğunu söylüyorlar.
Way up in the sky.
Gökyüzünde süzülüyor.
The Daleks were up in the sky just waiting for Earth to get weaker.
Dalekler gökyüzünde Dünya'nın daha da zayıflamasını bekliyordu.
Up in the sky maybe.
Belki gökyüzünde.
Right up in the sky!
Doğruca göğe yükselen!
It's not the sun up in the sky.
Bu gök yüzündeki güneş değildi.
I've got a golden sun up in the sky
Gökyüzünde doğan altın bir güneşim var.
My teacher says it's a beautiful house up in the sky.
Öğretmenim, onun gökyüzünde güzel bir ev olduğunu söylüyor.
And then, one further example of the airline's perversion of language, when two airplanes almost crash right into each other up in the sky, they call that a near miss.
Havayollarının dili nasıl çarpıttığının başka bir örneğini daha vereyim. İki uçağın havada az kalsın çarpışmasına "tehlikeli yaklaşma" diyorlar.
Up in the sky!
Gökyüzünde!
♫ Every day how the sun keep shining Not a cloud up in the sky ♫
♫ Her gün güneş parıldar Gökyüzünde bir bulut yoktur bile ♫
I don't wanna wind up in the sky in an aeroplane.
Bir uçakta havayı boylamak istemiyorum.
Up in the sky, like the sun at high noon...
"Gök yüzünde Güneş kadar tepede"
Up in the sky, like the sun at high noon
Gökyüzünde, Güneş kadar tepede ve parlak!
Up in the sky, like the sun at high noon...
Gökyüzünde, Güneş kadar tepede ve parlak!
Up in the sky, like the sun at high noon...
"Gökyüzünde, Güneş Kadar tepede ve parlak!"
Up in the sky, like the sun at high noon
Gökyüzünde, Güneş Kadar tepede ve parlak!
Look up in the sky!
Gökyüzüne bak!
There are other suns then the one up in the sky, Cassiel.
Gökyüzündeki güneşten başka güneşlerde var Cassiel.
Shine on, shine on harvest moon... up in the sky...
Parla, parla hasat dolunayı, gökyüzünde.
No, Rutledge, you are committing suicide, because I'm going back up in that pass with a new fuse the first chance I get and blow it sky-high.
Hayır, Rutledge, sen intihar ediyorsun... çünkü, bir şans daha yakalamak için, geçite geri döneceğim... ve onu patlatacağım.
I'll see you up in that big pasture with the whistling wind in the sky.
Evet. Onlara gökyüzünden, rüzgarla fısıldayacağız.
The only way was straight up up those steep, white streets in the sun, that was like a great white bone of a giant beast that had caught on fire in the sky.
Tek yol doğruca yukarısıydı bu yüksek, beyaz sokakların yukarısı güneşte, gökyüzünde alev almış dev bir canavarın büyük beyaz bir kemiği gibiydi.
( male presenter, off ) UP THERE, UP THERE IN THE VASTNESS OF SPACE IN THE VOID THAT IS SKY- -
Yalnızlık sorunu, insan ırkının çaresizce diğer insanlarla birlikte olma ihtiyacı...
They don't see them way up in that high blue sky near the sun.
Güneşin yanında yüksek mavi gökyüzünde göremezler onları.
All the stars and planets are having a great, big party up there in the sky.
Tüm yıldızlar ve gezegenler gökte büyük bir parti veriyor.
Pa, ever since I was a little girl, I'd wake up in the middle of the night afraid of the dark, like the whole house was upside down and if I didn't hang on to the mattress, I'd fall out into the sky.
Baba, ta çocukluğumdan beri karanlıktan korkup gecenin bir yarısı uyanırım ;
UP ABOVE THE WORLD SO HIGH, LIKE A DIAMOND IN THE SKY
Merhaba. Merhaba, ufaklık.
We shall look up and there will be angels coming down from the sky and they will put food in front of us and perhaps new clothes to wear.
Kafamızı kaldıracağız ve gökyüzünden inen melekler... önümüze yemek koyacaklar ve bize yeni giysiler getirecekler.
You can see the flame of it coming into clear, blue sky up in the sunlight, beginning to gleam.
Kümülüsün gri renginin üstündeki alevini görebilirsiniz. Güneş ışığında parlamaya başladı.
I hear the sound of the fireworks shooting up, and then a huge flower of color bursts open in the sky.
Havai fişeklerin patlama sesini duyuyorum, Sonra kocaman bir renk demeti gökyüzünde patlıyor ve ışıldıyor.
Honey, isn't that our sign up there in the sky flying around?
Hayatim, yukarida gökyüzünde uçan o yazilar bizim degil mi?
Wake up, Charlotte, and look at the trees gaze at the rose-coloured evening sky in which your lovely bosom heaves.
Uyan, Charlotte, uyan da ağaçlara bak o güzel göğsünü tatlı havasıyla şişiren şu gül pembesi akşam vaktini seyret.
There are people that live in comfort like you do, and other men that are forced to tighten their belts, but all men are equal, and all men have the right to look straight up... at the sky, where the sun of truth shines down.
Senin gibi konfor içinde yaşayan insanlar var. Bir de diğerleri var : kemerlerini sıkmaya zorlananlar. Ama aslında herkes eşit...
Way up there in the sky.
Buradan gökyüzüne ulaşıyor.
Look! Way up there in the sky!
Buradan gökyüzüne uzanıyor!
They were all up last night during that war in the sky!
Dün geceki savaş sırasında hepsi vardı!
Please don't mess with that big switch up there in the sky.
Lütfen oradaki büyük şalterle oynama.
Of the thousands of stars you see when you look up at the night sky every one of them is living in an interval between two collapses.
Gece kafanızı gökyüzüne çevirdiğinizde gördüğünüz... yüzlerce yıldızın her biri yaşamlarını iki çökme evresi arasında geçirir.
Up in the sky, like the sun at high noon...
Gök yüzünde Güneş kadar tepede!
Dev locked her up in a dark dungeon, but the darkness lifted, the doors of the dungeon opened up, and the divine Tamar is shining again, as a morning star in the sky.
Şeytan onu zindana atmış, fakat birden etraf aydınlanmış zindanın kapıları açılmış ve kutsal Tamar sabah yıldızı gibi parlamış.