Upended tradutor Turco
33 parallel translation
Upended.
Baş aşağı.
Oh, I'm sure you believed that. Until you had a chance to head up a mission and to command again. And then, well, you just upended the battle, or whatever it was -.
Yeniden bir göreve liderlik etmek, yeniden komutayı ele alma şansını... buluncağa kadar buna inandığına eminim, ve o an geldiğinde de, şişeyi ya da her ne şeye onu kafana diktin, ve her şeyin canına okudun.
I'm upended.
Ben bittim.
I'm utterly upended.
Tepe taklak oldum.
That's when residents found their barbecues upended... their clean laundry trampled... and their skateboards missing.
Semt sakinleri mangalları ters yüz halde buldular... Temiz çamaşırları çiğnenmişti. Kaykayları kaybolmuştu.
I grabbed this bloody great big jerrican full and upended it.
O dev gibi, ağzına kadar dolu bidonu alıp fondipledim.
- She's small. Do you think she could've upended a 180-pound man and placed him in a poop pit?
Küçük biri. 80 kiloluk adamı baş aşağı edip kaka kuyusuna koyabileceğini düşünüyor musun?
Roy's return had upended history.
Roy'un dönüşü tarihi değiştirmişti.
It upended our understanding of life on Earth.
Dünya üzerindeki "yaşam" kavrayışımızı altüst etti.
Chairs upended.
sandalyeler tersti.
The world has been upended.
Dünya altüst oldu.
And now you've upended the entire world, and you hide behind determinist rhetoric.
Şimdiyse dünyayı altüst edip determinist retoriğin arkasına saklanıyorsun.
You know, when I was framed... I kept telling melf... if everything could be upended in one morning like that, maybe someday I'll wake up another day and everything gets flipped back the way it should be just as suddenly.
Bana kumpas kurulduğunda kendime sürekli şöyle söylüyordum eğer her şey böyle bir sabahta alt-üst oluyorsa belki de bir sabah uyanırım ve her şey olması gerektiği gibi yoluna girer, bir anda.
And so, for one brief, shining moment, The high school universe was upended,
Ve çok güzelbir an lise hayatında
She upended my life.
Hayatımı alt üst etti.
The movie world upended at the end of the 20s too.
Sinema dünyası 20'lerin sonunda tepetaklak oluyor.
The story of film had been upended before, in the'20s and, again, with Italian neorealism in the mid -'40s.
Sinemanın Hikayesi, bir kez 20'lerde, bir kez de 40'ların ortasındaki İtalyan yeni gerçekçiliğiyle altüst olmuştu.
The universe is totally upended, and we must right it immediately.
Evren tamamen alt üst olmuş ve biz acilen düzeltmek zorundayız.
No, you upended our lives because it was extremely important to you.
Hayır, sen hayatımızı başaşağı ettin çünkü senin için aşırı önemli
It upended the social order and prolonged the dark ages 150 years.
Sosyal düzen bozuldu ve 150 yil süren bir karanlik çag basladi
You think you're the only one whose life has been upended by this system?
Bu sistem yüzünden hayatı altüst olan bir tek senmisin Sanıyorsun? bu sistem?
It upended all of our theories about physics.
Fizikle ilgili tüm teorilerimizi altüst etti.
You just upended your ex-wife's entire life.
Eski karının hayatını geçen günlerde alt üst ettin.
The man's entire life is upended.
Adamın tüm hayatı altüst oldu.
He had already been known for many years as the "master of suspense," and he had scared the wits out of audiences all over the world with Psycho, and in the process, upended our idea of what a movie was.
Uzun yıllardır gerilim türünün ustası olarak kabul ediliyordu ve Sapık ile dünyanın dört bir yanında seyircinin ödünü patlamıştı.
We have utterly upended the most fundamental principle of how things are to be, which is led by men...
İşlerin en temel prensiplerinden birinden mahrumuz, ki bu erkeklerin yönetmesi...
The whole town will be upended.
Kasaba çalkalanacak.
I've been having trouble sleeping lately, so I suspect that it might have something to do with leaving things so... upended between us, and I do think that a certain closure would help both of us to move on is all I'm saying.
Son zamanlarda uyku problemim var o yüzden geride yapmak zorunda olduğum bir şeyler kaldığından şüpheleniyorum, aramızda bitmeyen bir şeyler. Ve bu kesin olarak son vermenin ikimize de yolumuza devam etmek için faydalı olacağını düşünüyorum.
The man who upended his whole life for you.
Senin için bütün hayatını altüst eden adam.
And he upended his life to get revenge but then didn't have the guts to go through with it.
Ve hayatını intikam almaya adadı ama bunu yapabilecek cesareti yoktu.
A lot of people's lives have been upended in the last couple of decades.
Pek çok insanın hayatı son birkaç on yılda tepe taklak oldu.
I'm just saying this kid's life has been upended badly.
Bu çocuğun hayatı birdenbire altüst oldu.
... everything was unearthed. I'm upended.
Bittim ben.