Uplifted tradutor Turco
32 parallel translation
MANNING : Where the shoreline was uplifted, plants soon colonised the new land.
Kıyı çizgisinin yukarı çıktığı yerlerde, bitkiler kısa sürede yeni toprağı kolonileştiriyordu.
I think withal there would be hands uplifted in my right ;
Hakkımı arayacak yiğitler de var, biliyorum.
A body of land uplifted by volcanic eruption a hundred million years ago cut off from the march of time by the unscalable nature of its cliffs.
Toprak parçası.... yüz milyon yıl önce yanardağ patlamasıyla yükselmiş. Tırmanmaya elverişsiz uçurumlarla zamanla kopup ayrılmış.
The next Sunday when I saw those..... smug, accusing, disapproving faces uplifted..... I had a sudden urge to shock. Yes, it did, it did that.
Evet, oldu, buna sebep oldu.
"With uplifted cup, I say to the moon"
Kadehimi kaldırıp mehtaba diyorum ki- -
Sir, I am uplifted to hear such news.
Bunu duyduğuma çok sevindim.
Ever since acquiring that painting, I look at it every day and every time I do, I'm uplifted by its beauty.
Hayır. Ama aldığım günden beri her gün o resme bakıyorum ve her defasında güzelliği beni büyülüyor.
So I got on the train, feeling uplifted, as if Faith and me were escaping the disaster together.
Böylece trene bindim. Huzurlu hissederek... Sanki Faith ve ben kazadan beraber çıkıyormuşuz gibi.
Yes, I consider myself a nerd... and this movie has uplifted me.
Evet, kendimi onlardan biri olarak görüyorum. Ve bu film kendime güvenimi arttıracak.
When the curfew was temporarily uplifted On Christmas Eve in the past, Many people crowded the downtown streets.
Geçmiş Noel'lerden birinde, sokağa çıkma yasağı geçici bir süre kaldırıldığında insanlar şehir merkezindeki sokaklarda toplanmıştı.
I was uplifted.
... duygularım coştu.
They read the back of the menu to be happy, to be uplifted. That's why.
Kimse gerçekte ne olduğunu öğrenmek için bir menünün arkasını okumaz.
To be uplifted in your sight
Ki nezdinde yükselebilsinler.
I uplifted his spirits.
Onun ruhunu biraz okşadım.
Those who revere its wisdom, shall be uplifted.
Onun irfanına saygı gösterenler, yüceltileceklerdir.
"And he read the meaning of her movements " in her frightened, uplifted eyes.
Kızın yukarı bakan ürkek gözlerinden hareketlerinin anlamını çözmüştü.
They see the reflection of themselves... and their desire to be uplifted.
Kendi yansımalarını ve kendi yücelme isteklerini görüyorlar.
Men of science can walk through life with blindfolds, never knowing that you or I could not take a single step if we were not uplifted by God.
Bilim adamı, hayatını göz bağıyla ve hiç kimsenin Tanrı istemedikçe bir adım bile atamayacağı gerçeğini bilmeden sürdürür.
When the Colorado plateau was uplifted millions of years ago, it gave the water more energy to cut back through the canyon and wear away the rocks.
Colorado Plâtosu milyonlarca yıl önce yükseldiğinde suya, kayaları kanyon boyunca aşındıracak enerjiyi vermiş oldu.
The same energy swept up the crater walls and caused the flat plane layers of rock behind me to actually be uplifted.
Aynı enerji, krater duvarını süpürerek arkamda gördüğünüz yatay ve düz kaya katmanlarının kabarmasına sebep oluyor.
You know, I feel uplifted.
Kendimi hafiflemiş hissediyorum.
May the name of the Holy One be blessed, uplifted, magnified and praised,
Kutsal bir isim mübarek olabilir, yükselmiş, büyütülmüş ve övülmüş,
This entire area was uplifted from sea level to over five miles high in less than 30 million years.
30 milyon yılda, tüm alan 7 km deniz seviyesinden yükseldi.
Yes, happiness flows on your streets. People are uplifted with joy.
Tabii sokaklarınızdan neşe fışkırıyor
The centre of the island is a wide plateau of uplifted rock.
Adanın merkezi, kaya yükseltilerinden oluşan geniş bir platodur.
It's not the uplift of the camera, it's the photograph of the camera being uplifted.
Yukarı çıkan kamera değil, kameranın çektiğidir.
I left Ralph's with my mind reeling from the sheer volume of a lifetime's ideas and images, uplifted and inspired by an artist's efforts to change the world.
Dünyayı değiştirmek için bir sanatçının çabalarından esinlenip yükselen bir ömrün büyük bir çoğunluğunu kapsayan fikir ve görüntülerden oluşan Ralph'i silip attım.
- Happy, uplifted, inspired, preferably a little bit horny.
- Mutlu, coşkulu, ilhamlı... -... tercihen birazcık azgın.
Since it's been uplifted, the lake has become surrounded by mountains so no river can find a way out to drain the Salar.
Göl yükseldiği için dağlar tarafından çevrilmiştir. Bu yüzden Salar gölünü boşaltacak bir nehir bu yüksekliğe çıkamaz.
The same forces that built mountains then tilted and uplifted them, along with the entombed fossil forest.
Bu, dağları yaratan ve içindeki fosillerle beraber onları yükselten gücün aynısıdır.
"Uplifted on gusts of warm air."
"Sıcak hava rüzgarları ile yükselmiş"
And when I take all of this into my heart and my mind, I'm uplifted by it.
Bütün bu bilgileri kalbime ve aklıma soktuğumda bunlar beni coşturur.