Uttermost tradutor Turco
17 parallel translation
By the eighth hour, is that the uttermost?
Saat sekizde en geç, iyi mi?
Be that the uttermost, and fail not then.
En geç sekizde olsun, gecikmeyelim sakın.
If I take the wings of the morning and dwell in the uttermost parts of the sea even there shall thy hand lead me and thy right hand shall hold me. "
"Sabahın kanatlarıyla havalanıp... " Denizin en ücra köşesinde yaşasam ; " Orada bile senin elindir bana yol gösteren.
But this next story is true to its uttermost detail.
Ama sıradaki hikaye en ufak ayrıntısına kadar doğru.
Unless at the uttermost end of need.
İhtiyaç hâsıl olmadıkça.
It shall be racked, even to the uttermost, to furnish you to Belmont, and fair Portia.
Belmont'a ve güzel Porşa'ya gidebilmen için her şeyi yapacağım.
One was to be humiliated to the uttermost depths.
İnsanı bilinçaltına varana dek aşağılanması gerekirdi.
And the sun find no citizens truer as he rolls to the uttermost sea.
Bulamayacak güneş, daha doğru bir vatandaş, büyük denize doğru alçaldıkça!
By the eighth hour, is that the uttermost? Be that the uttermost, and fail not then.
En geç sekizde olsun, gecikmeyelim sakın.
And this Goebbels used to the uttermost in his propaganda.
Bu Goebbels'in propagandasında en fazla kullandığı kelimeydi.
The task that we Americans now face will test us to the uttermost.
Biz Amerikalıların bugün yüzleştiğimiz ve gelecekte bizi en son seviyede test edecek olan görev.
instructions about the five daily prayers, all of this journey to heaven, journey to the glimpse of the edge of the uttermost throne of God has all been added on later to build up this sort of wonderful,
5 vakit namazın gösterilmesi, cennete yolculuğu, Allah katına yolculuğu İslam Dünyası'na muazzam bir hediye için sonradan eklendi ;
As ruler of the Seven Seas, lord of the boundless waves, high constable of the coral caverns and uttermost recesses of the depths,
Yedi Deniz'in Hükümdarı sınırsız dalgaların tanrısı mercan mağaralarının ve derinlerde gidilmeyen yerlerin amiri.
Mr. Fisher, if we are to determine the murder weapon, it is of the uttermost importance that the remains be clean.
Bay Fisher, eğer cinayet silahını belirlersek, bu cesedi temizlemek için son derece önemli bir şey olur.
"The offing was barred by a black bank of clouds and the tranquil waterway", leading to the uttermost ends of the earth flowed somber under
"Açık denizi, kara bir bulut kümesi kaplamıştı..." "... ve dünyanın en ücra yerlerine varan dingin suyolu... "
And in Samaria, and to the uttermost part of the Earth.
Ve Samiriye'de ve dünyanın en ücra köşelerinde.
"If I take the wings of the morning... " and dwell in the uttermost parts of the sea... " even there shall thy hand lead me.
" Seherin kanatlarını alıp uçsam ve denizin ötesine konsam orada bile elin yol gösterir bana.