Vagrants tradutor Turco
89 parallel translation
But I'm not gonna throw them into a cell like a couple of vagrants.
Ama onları başıboş serserilermiş gibi içeri atacak değilim.
There are a hundred vagrants in every town without names, without histories.
Her kasabada yüzlerce yersiz yurtsuz insan var ismi olmayan, geçmişi olmayan
Hanzo, we're going to round up vagrants today.
Hanzo, bugün suçluları yakalayacağız.
Rounding up vagrants isn't really our work.
Suçluları yakalamak bizim gerçek işimiz değil.
Why get worked up about vagrants?
Suçlular için neden galeyana geldi?
You're in charge of rounding up vagrants.
Suçluları yakalama yetkisindesin.
We have a curfew on vagrants.
Serseri almayız biz.
Yes, they persuade drunks and vagrants to become sailors.
Evet, sarhoşları ve berduşları denizci olmaya razı ediyorlar.
Here's one of the vagrants right here.
İşte serserilerden biri burada.
Well, vagrants aren't real popular in this county.
Buralarda serseriler sevilmez.
I don't like vagrants and I don't like trespassers.
Serserileri, mülke izinsiz girenleri sevmem.
Vagrants, winos... There's people there who'd cut your throat for a nickel.
Serseriler, şarapçılar... 5 Cent için insanın boğazını kesecek tipler olur orada.
The police were sweeping the area looking for vagrants, trying to keep'em above water.
Polis evsizleri bulup selden korumak için etrafı tararken bulmuş.
Sorry, sir. We're not letting vagrants sleep in the gym tonight.
Üzgünüm bayım, serserilerin bu gece spor salonunda uyumasına izin vermiyoruz.
He was reared in Italy among artists and vagrants.
İtalya'da sanatçılar ve serseriler arasında yetiştirilmiş.
Is it true you lived in Italy among artists and vagrants?
İtalya'da sanatçılarla yaşadığın doğru mu?
The stars of the Great and Little Bear are vagrants.
Büyük ve Küçük Ayı'nın yıldızları serseridir.
Outlaws and vagrants, they're all here.
Haydutlar ve serseriler, hepsi burada.
Because we have no resources, everyone treats us like vagrants, even criminals.
Hiçbir kaynağımız olmadığından herkes bize serseri, hatta suçlu muamelesinde bulundu.
The Master of the Revels despises us all for vagrants and peddlers of bombast.
Eğlence İşleri Bakanı hepimizi serseri yerine koyuyor, aşağılıyor.
You look like vagrants.
Serseriler gibisin.
He was murdered by three vagrants... whose motive was simple robbery.
Katiller, basit bir soygun... amacı güden üç serseriydi.
OK, next week I want 2,000 cans of spinach, 2,000 steaks, and you distribute'em to vagrants.
Tamam, gelecek haftaya 2.000 kutu ıspanak, 2,000 biftek dağıtmak istiyorum serserilere.
It's a fashion, a way of life inspired by the homeless, the vagrants, the crack whores that make this city unique.
Evsizlerin yaşam biçiminden esinlenilen bir moda, bu kenti özgün yapan, serserilerden, çatlak orospulardan.
Vagrants and whores, you're wanted in make-up.
Serseriler ve orospular makyaja isteniyorsunuz.
Stay away from those vagrants!
Şu serserilerden uzak dur!
In less than 24 hours we've gone from leading a technological revolution to being unemployed vagrants.
24 saat içinde, işsiz avareler olarak teknolojik bir devrim yaratacağız.
I'm a hermit, after all... and I have little time for vagrants!
Ben bir keşişim, ne de olsa ayrıca serserilere ayıracak fazla zamanım yok!
Some of these ocean vagrants are floating fortresses providing precious shelter
Bu deniz göçebelerinin bazısı değerli siperleri olan yüzen kalelerdir.
By the beginning of 1943, the number of homeless children in areas of evacuation has reached more than 670 thousand people, the majority of whom are vagrants, beggars, or thieves.
1943 yılı başlarında hapishanelerdeki evsiz çocukların sayısı 670 bin kişiye ulaştı.Cezaevlerinin.. çoğunluğunda serseriler, dilenciler ya da hırsızlar yer aldı.
You know, runaways, vagrants, prostitutes.
Bilirsin, kaçaklar, evsizler, fahişeler...
WRITER Iraq is full of vagrants... they will put them in ships... they will give them chemical biological weapon... and they will order them flying from the ships... to attack the east coast of the USA.
YAZAR ırak belirsizliklerle doludur... Damarların içindeki istek... Onlara kimyasal silahları verecek, biolgicas mıdır?
We've even caught vagrants sleeping up there.
Orada uyuyan evsizleri bile yakaladık.
And vagrants as well.
Ayrıca evsizleri de.
No, vagrants.
Hayır, yersiz yurtsuz serseriler.
He's killing vagrants, is he?
Serserileri öldürüyor, değil mi?
And you can ask patrol to concentrate on posts where vagrants congregate.
Serserilerin toplandığı mekanlara devriye isteminde de bulunabilirsin.
We have ten undercovers dressed as vagrants working staggered shifts.
Evsizler gibi giyinmiş on gizli adamımız vardiyalı şekilde çalışıyorlar.
His resentment of the homeless may stem from a personal relationship with someone in that cohort, or his victimization of vagrants might merely present an opportunity for him to assert his superiority and intellectual prowess.
Evsizlere karşı olan kızgınlığı o gruptaki birisiyle olan özel ilişkisinden kaynaklanıyor olabilir veya serserileri hedef almasının sebebi cesaretini ve üstünlüğünü ispatlamak için bir fırsat olarak görmesi olabilir.
Do you want our distinguished guests to think of Grey House as some sort of flophouse for vagrants?
- Orası pansiyon, Martha. - Sence bu iyi bir fikir mi?
Some of these ocean vagrants may offer protection, like this pyrosome is doing for the shrimp.
Bu okyanus aylaklarının bazıları koruma hizmeti de sunabilir Bu pirozomun karides için yaptığı gibi.
I've just had to deal with sluts, vagrants and junkies all night.
Bütün gece fahişelerle, serserilerle ve eroinmanlarla uğraşmak zorunda kaldım.
They've got vagrants running around here.
Etrafta dolanan serseriler oluyor.
And New Orleans has enough vagrants already,
Ayrıca New Orleans'te yeterince evsiz var...
Dishing out cold food to vagrants.
İpsiz sapsızlara soğuk yemekleri veremezsin.
Yeah, it's funny, I feed them food, but those vagrants and drifters feed my soul, so it works out pretty good for all of us.
Ben onları yiyecekle beslerken onlarda, benim ruhumu besliyor. - Hepimiz bu işten karlı çıkıyoruz. - Harika.
But patrol did get a hit off one of the vagrants.
Ama devriye bir serseri bulmuş.
vagrants, runaway teens... religious fanatics, retired seniors who... well, it was a town of those who want to be left alone... and so they were.
göçmenler, gençler .. inanç fanatikleri.. emekli insanlar Yalnız bırakılmak istenen bir kasaba
- This girl? We get all kind here vagrants, runaways..
Hepimiz tanıyoruz
I don't really want to go to the hospital, either, you know, because we're gonna be there when the hurricane hits, and it's gonna be packed to the gills with vagrants.
Çünkü oraya gittiğimizde kasırga vuracak sonra her yer başıboş hastalarla dolacak.
I have shot and buried three vagrants in the past year!
Geçtiğimiz yıl boyunca üç tane serseriyi öldürüp gömdüm!