Vancouver tradutor Turco
451 parallel translation
Both Seattle and Vancouver are calling him now.
Seattle da Vancouver da onu arïyor.
This is Vancouver.
Burasi Vancouver.
Griffin, RAF fighter, answer Vancouver.
Griffin, KHG savasçisi cevap ver, Vancouver.
We're going to Vancouver.
Vancouver'a gideceğiz.
Vancouver?
Vancouver mı?
AJapanese ship leaves Vancouver in a month's time.
Japon gemisi bir ay içinde Vancouver'dan ayrılacak.
- Is it far to Vancouver?
- Vancouver uzakta mı?
He wanted us to fly to Vancouver.
Vancouver'a uçarak gitmemizi istemişti.
I have an appointment in Vancouver.
Vancouver'da görüşmem var.
- Vancouver?
- Vancouver?
That must be a beautiful city, Vancouver.
Vancouver eminim çok güzeldir.
Bound over in March to Joshua Turnbull, on guarantee of ship passage to Vancouver and subsequent marriage,
Mart ayında Joshua Turnbull'un kefalet ve garantisi ile Vancouver'e..... geldi ve evlenmeye razı oldu,
... one guarantee shipment to Vancouver and subsequent marriage
kefalet ve garantisi ile Vancouver'e...
Vancouver and Valparaíso.
Vancouver Kanada ve Valparaíso.
You know where my children are?
Vancouver Island'daki çok pahalı bir kamptalar.
And get me Vancouver.
Ben Vancouver'a gidiyorum.
That may be my call to Vancouver.
Vancouver'dan arıyor olabilirler.
Vancouver, Canada, Sir James.
Vancouver, Kanada, Sör James.
I'm going to Vancouver with these guys so bug off.
Bu adamlarla Vancouver'a gidiyorum. Yani toz ol!
All those with relatives in Bedford, Eugene, Portland, Seattle, Vancouver, report to City Hall.
Bedford, Eugene, Portland, Seattle, Vancouver'da akrabaları olanlar belediye ye rapor etsinler.
Mr. Toledo, Mr. Vancouver.
Bay Toledo, Bay Vancouver.
Then there's that sister in Vancouver.
Vancouver'de bir kız kardeşi var.
It'll probably take me a month to get to Vancouver... and if I can sell them for five bucks apiece...
Herhalde bir ayda Vancouver'a giderim.
I thought you had to move on to Vancouver?
- Vancouver'a taşınacaksın sanıyordum?
I think I'll go to Vancouver now.
Ben hemen Vancouver'a gideyim.
Well, my 7 : 40 flight to Vancouver was canceled.
7.40 uçuşum iptal edildi.
Vancouver?
Bekle. Vancouver?
If I did know somebody in Vancouver, don't you think I'd be living with them and not here?
... eğer Vancouver'da birilerini tanıyorsam burada olmaktansa onlarla yaşayacağımı düşünmüyor musunuz?
Al, I did not call Vancouver, and Mom is down to nearly 200.
Al, Vancouver'ı aramadım ve annem 200 kiloya kadar zayıfladı.
So nobody called Vancouver?
Kimse Vancouver'ı aramadı mı?
Now that the kids are gone, I ask you one more time, did you make that call to Vancouver?
Hazır çocuklar yokken sana bir kez daha soruyorum Vancouver'ı sen mi aradın?
Tomorrow, I'm going to get that Vancouver phone call taken off my bill and I'm going to go down and have the city move that stupid light.
Yarın, şu Vancouver görüşmesini faturamdan sildireceğim. Sonra da şehre inip o aptal ışığın yerini değiştireceğim.
- Or Vancouver? Or Anchorage?
- Vancouver'a ya da Anchorage'e.
This is a friend of mine in Vancouver.
Bu Vancouver'daki arkadaşım. Onu ara.
YOU'RE FROM VANCOUVER,
Vancouver'lısınız,
FROM VANCOUVER.
Vancouver'dan.
DID I TELL YOU THEY WERE FROM VANCOUVER,
Vancouver'lı olduklarını size söyledim,
OR DID I TELL YOU THEY WERE FROM VANCOUVER?
Vancouver'lı olduklarını size söylemedim mi?
Vancouver's as big as you get.
Vancouver gidebileceğinizin en büyüğü.
This train goes to Vancouver.
Bu tren Vancouver'a gidiyor.
You arrive Vancouver 1 0 : 40 a. m.
- Sabah 10.40'ta orada olursunuz.
We're heading west towards Vancouver.
Batıya Vancouver'a doğru gidiyoruz.
There are no more stops between here and Vancouver.
Vancouver ve burası arasında pek durak kalmadı.
I'm about 100 miles from Vancouver.
Vancouver'a yüz mil kadar uzaktayım.
The trail goes cold at a bus stop trucks to 64 miles north of Vancouver.
Kamyonu Vancouver'ın 100 km kuzeyinde bir tır garajında bulduk.
I liked my convent in Vancouver.
Vancouver'daki manastırımı severdim.
So tomorrow I catch the first flight to Vancouver to meet the Lyndon guys.
Her neyse. Pekala, yarın Lyndon kardeşlerle buluşmak için ilk uçakla Vancouver'a uçacağım.
And from there he was taking a private plane to Vancouver.
Ve oradan küçük bir uçakla Vancouver'a geçecek.
- No, no, it was not Vancouver.
- Hayır, hayır, Vancouver değildi.
I had to return to Vancouver that very morning but I changed my mind.
O sabah Vancouver'e dönmem gerekiyordu. Ama fikrimi değiştirdim.
- Yes, it was Vancouver.
- Evet, Vancouver'dı.