Vantage tradutor Turco
328 parallel translation
Long before December 7, 1941... from a vantage point nearby... G - Men photograph the actions of hundreds of suspects.
7 Aralìk 194 1'den çok önce Büro ajanlarì yüzlerce şüpheliyi filme çektiler.
The charge is slight, as I always find this a revealing vantage point.
- Kaça? Ücretim düşük, ama ben parayı sorun edenlerden değilim.
I'll warrant she'll tax him home, and, as you said - and wisely was it said -'tis meet that some more audience than a mother, since nature makes them partial, should o'erhear the speech of vantage.
Acı konuşacak onunla kraliçe, eminim. Ama çok doğru olarak, buyurduğunuz gibi, bir anne tarafsız olamaz hiçbir zaman. Bir başka kulağın dinlemesi gerek konuşmayı.
No jutty, frieze, buttress, nor coign of vantage, but this bird hath made his pendent bed and procreant cradle, where they most breed and haunt, I have observed, the air is delicate.
Baksanıza, bütün saçaklarda, payandalarda... Her kuytu köşede asmış yuvasını, bereketli beşiğini. Benim bildiğim kırlançıçlar nereye yerleşirse, en temiz hava ordadır.
There tomorrow, at your meetest vantage of the time... infer the bastardy of Edward's children.
Yarın sen de oraya gidip uygun bir zamanda, "Edward'ın çocukları gayri meşru." diye iddia et.
And thus I took the vantage of those few... "Thanks, gentle citizens and friends," quoth I...
Ben de bunlardan cesaret alarak, "Sağ olun aziz vatandaşlar ve dostlar." dedim.
Come, valiant gentlemen... let us survey the vantage of the ground.
Gelin, yüce beyler, şu araziyi bir yoklayalım.
But the boulevard seemed a poor vantage point.
Ancak bulvarın, geniş görüş sağlayan bir konumu yoktu.
Lay here and watch your... watch your champion from a good... here... vantage point.
- Buraya uzan ve şampiyonunu en avantajlı yerden seyret. Gel, omzuma yaslan. Onu daha...
♪ The ravens all are watching from a vantage point nearby
# Kuzgunların hepsi yakındaki gözetleme yerinden sana bakıyor #
Except that with me, patriotism is not a refuge, it is a proud vantage point on which I take my stand.
Ama bana göre vatanseverlik bir sığınak değil gururlu duruşumu sergilediğim bir tepe noktasıdır.
Because here is a real map widely publicized by UFO enthusiasts of 15 selected nearby stars, including the sun as seen from one particular vantage point in space.
Çünkü, işte burada UFO taraftarları tarafından adam akıllı hazırlanmış,... Güneş'i de içeren seçilmiş 15 yakın yıldızın,... belirli bir gözlem noktasından gözlenebildiği gerçek bir harita var.
Our vantage point is also selected to make the best possible fit with the Hill map.
Aynı zamanda gözlem noktası da,... Hill'in haritasına en iyi uyacak yerden seçildi.
If you can pick and choose from a large number of stars viewed from any vantage point in space you can always find a resemblance to the pattern you're looking for.
Eğer çok sayıda yıldız arasından istediğinizi seçebilir ve onlara uzaydaki istediğiniz herhangi bir gözlem noktasından bakabilirseniz,... aradığınız şekillere benzeşmeyi her zaman bulabilirsiniz.
Inhabitants of planets around other stars will see different constellations than us because their vantage points are different.
Bu yıldızlara yakın olan gözlemciler bakış açılarının farklılığından dolayı çok farklı takımyıldızları görecekler.
The amazing thing, from our point of vantage, ladies and gentlemen...
İnanılmaz bir yarıştı baylar bayanlar.
Look at this, charts... showing my movements to and from the hotel... to my house, vantage points, lines of fire.
Şu çizelgelere bak. Otelden eve gidiş gelişlerimi stratejik noktaları, ateş hatlarını gösteriyor.
From this cramped vantage point... photographer Paul Deghuee will record... the famous White Room Sessions... a remarkable document in the history of psychotherapy.
Bu dapdar yerden kameraman... Paul Deghue ünlü... "Beyaz Oda Seansları" nı çekecektir, psikoterapi tarihinin en önemli belgelerinden birini.
From this vantage point, Los Angeles'future... remains in doubt.
Bu açıdan bakılırsa, Los Angeles'ın geleceği henüz belirsiz.
Two packs of Vantage, please.
İki paket Vantage, lütfen.
From that vantage point, we were able to roll back the Federal lines.
Bu kilit nokta sayesinde federal birlikleri geri püskürttük.
Mrs. Hunsaker says that you gentlemen were at a vantage point last night to observe who was responsible for this stunt.
Bayan Hunsaker dedi ki, dün gece ikiniz ilgi çekmek için yapılan bu olaydan sorumlu olanları görmüş olabilirmişsiniz.
You can really see it from this vantage.
Buradan çok iyi görünüyor.
Now, they are vantage points for waiting predators.
Burası şimdi onları bekleyen yırtıcılar için bir gözetleme noktası.
It's difficult to tell from this vantage point... whether they will consume the captive Earthmen... or merely enslave them.
Ama burdan onları mahkum mu edeceklerini yoksa sadece köle mi yapacaklarını... söylemek zor.
-'tis meet that some more audience than a mother since nature makes them partial, should o'erhear the speech of vantage.
Bir anne tarafsız olamaz hiçbir zaman bir başka kulağın dinlemesi gerek konuşmayı.
I have some rights of memory in this kingdom which now to claim my vantage doth invite me.
Babamdan kalma haklarım var bu krallıkta fırsat bu fırsat, hakkımı aramaya.
From these two vantage points, he would have been able - to pick out the two women.
Bu noktaları kullanarak her iki kadını da kolaylıkla seçmiş olabilir.
I think you've probably a better vantage point from which to observe her.
Sanırım, onu gözlemlemek konusunda daha avantajlısın.
He's gonna be able to get a good vantage point from anywhere.
Her yerden çok net bir görüş açısına sahip.
I guess you didn't see anything, from the vantage point of having your eyes closed.
Galiba sen de bir şey görmedin. Gözlerin kapalı halde etrafı izlediğine göre.
What we do think, though, and what we've passed on to the highway patrol, is that from our vantage point, we see another person in that car.
Bize göre arabada ikinci bir şahıs daha var. Bunu otoban devriyesinin yanından geçerken uygun bir açıdan, kamerayla yakaladık.
[Buckley] Well, he may not be armed, but from our vantage point, it looks like he doesn't wanna get out of that car.
Silahı olmayabilir ancak bizim bakış açımızdan arabadan çıkmak istemediği anlaşılıyor.
From my new vantage point, I realize that... love is nothing more than a messy conglomeration of need... desperation, fear of death and insecurity about penis size.
Yeni bakış açımdan fark ettim ki aşk, ihtiyaçlar, hayal kırıklığı, ölüm korkusu ve penis boyu kompleksinin... Pis bir tatmininden başka bir şey değilmiş. Uzman değilim.
A single ego is an absurdly narrow vantage from which to view this... this experience.
Tek bir ben bu deneyim için saçma sapan, dar bir bakış açısıdır.
We are using kayaks on this expedition... because the river is a good vantage point... for spotting unexplored caves on the cliff walls.
Yolumuza kanolarla devam ediyoruz. Çünkü, nehir seviyesinden... sarp kayalıklardaki mağaraları görebilmek çok daha kolay.
It actually takes pictures, and it measures space in three axes from one vantage point.
Ayrıca bulunduğu yerden üç ayrı açıdan odanın boyutlarını ölçer.
And I do believe that my unique position in this... family, as that of an outsider, allows me to view this hodgepodge of life from a rather unique vantage point.
Ve dışarıdan biri olarak bu ailedeki biricik konumumla bu hayatı daha avantajlı bir noktadan görüyorum.
A perfect vantage point... for revenge.
İskele. İntikam için mükemmel bir gözetleme yeri.
Head for the highest vantage point.
En rahat görüş pozisyonuna gidin.
There's no word from Iraqi officials... but from our vantage point on the 9th floor of the AI-Rasheed... the devastation seems formidable.
Iraklı yetkililer açıklama yapmadı. Ama El-Reşid otelinin 9. katından gördüğümüz kadarıyla... büyük bir yıkım söz konusu.
There are many vantage points... from which to consider doctor-assisted suicide.
Doktor destekli intihar konusunda birçok farklı bakış açısı var.
What better vantage point than bunkmates?
Ev arkadaşı olmaktan daha iyi yolu var mı?
I'll find a better vantage point.
Üstün bir mevki bulacağım.
Vantage cable?
Vantage Kablo? Sütçü.
Your derrière looks really rather ravishing from this vantage point.
Popon bu açıdan oldukça büyüleyici gözüküyor.
And give me vantage to exclaim on you.
Ve sizden bunun hesabını sormaya hakkım olur.
From this high vantage point, the hill seemed to come alive with animals.
Bu kadar yüksek bir konumdayken hayvanların hayat verdiği tepeler canlı gibiydi.
You find a good vantage point.
İyi bir yer bul.
From this vantage point, you can see into both apartments.
Buranın geniş görüş alanı var, her iki daireyi de görebilirsin.
Moving to a better vantage.
Mevkimi değiştiriyorum.