Varnish tradutor Turco
170 parallel translation
VARNISH!
CİLA!
Be careful of that varnish 1 on the deck, you two gobsi
Cilalı güverteye dikkat edin siz iki bahriyeli arkadaş.
- The boys have been drinking varnish.
- Çocuklar sadece yerleri cilalıyordu.
Paint varnish and dash of red peppers!
Boya, cilala ve kırmızı biberlerin saplarını kopar.
Madame, it must be the new varnish.
Madam, yeni cila yüzünden olmalı.
Well, smear on your own varnish.
İstersen sen allayıp pulla.
- Never seen varnish before?
Ne yani daha önce hiç vernik görmedin mi? Bekle.
( Bondu ) Marie, bring the varnish!
Marie, bana vernik getir!
Where did I put the varnish?
Verniği nereye koydum? İşte burada.
The varnish wasn't dry or something.
Vernik kuru değilmiş, filan.
A chump is an outsider, a yokel who will buy anything with varnish on it.
Çünkü bir salak toplum dışına itilir. Üstüne cila vurulmuş her şeyi satın alan bir hödüktür.
Courbet's Paint and Varnish Store.
Courbet'in Boya Badana Dükkânı.
Big-city people have got a coat of hard varnish, but underneath, they're just as sick and scared as anybody else.
Büyük şehir insanlarının sert bir görünümleri vardır, ama derinlerde başkaları kadar hasta ve korkmuşturlar.
All it needs is some varnish and some new handles, now.
Yalnızca cilalanıp, birkaç tutacağa ihtiyacı var, o kadar.
If we cover that one, varnish it, and it will be perfect.
Eğer üzerlerini yeniden kaplayıp cila atarsak, mükemmel olurlar.
Careful, my nail varnish!
Dikkat et, tırnaklarım ojeli!
And be careful of her nail varnish.
Tutukla onu Şef, oldu mu? Ve... ojelerine dikkat et.
Sounds like a French nail varnish!
Kulağa Fransız tırnak cilası gibi geliyor!
No music in your room, no male visitors, no nail varnish, no elaborate hairdos, regulation stockings and in by ten o'clock every night.
Odada müzik istenmiyor, erkek ziyaretçide ne tırnak cilasi, ne de gösterişli saçlar. Resmi çoraplar ve saat 22 : 00 da yatılır.
- I got a varnish shop.
- Bir vernik dükkanım var.
Judging from the shape, the color of the varnish and the tone, I would say it is a genuine Stradivarius of the best period.
Şekli, rengi ve tonuna bakılırsa, döneminin en iyi ve hakiki Stradivarius'u derim.
This was a place where I worked, doing the varnish.
Burası daha önce çalıştığım yer. Bina çatkıları.
I got varnish intoxication...
Bende de fabrika sarhoşluğu hastalığı var.
Found something in the nail varnish?
- Tırnak cilası mı?
It's only nail varnish.
Oje döküldü.
Now we mix the white varnish with a little surgical spirit. - I know how to stick on a beard!
Şimdi beyaz cilayı tıbbi ispirtoyla karıştıralım.
The soot from the candles darkening the varnish..... creeping round the empty studio, reading the wounded paintings..... smudging out in the twilight.
Mumlardan yükselen dumanlar karartır etrafı... Sarıp sarmalar boş atölyeyi, adeta izler kanayan resimleri... Sonra yol olur gider alacakaranlıkta...
This is Bonita Mariposa, the famous Spanish actress... who is going to be very careful with the varnish...
Bu Bonita Mariposa, vernikle çok dikkatli olacak olan, meşhur İspanyol aktris...
Yeah, it's a non-nutritive cereal varnish.
Besin değeri olmayan bir gevrek verniği.
Were you working on that non-nutritive cereal varnish?
Besin değer olmayan gevrek verniğiyle sen mi ilgileniyordun?
David and I rebuilt it bit by bit. You know, sometimes when I come home at night I expect to find him pounding nails into the banister or cursing about split varnish.
Biliyor musun, bazen eve geldiğimde, onu burada ev işleriyle uğraşırken bulmayı bekliyorum.
Shine'em up! Put a fresh coat of varnish on your peg, right here!
Silahlarınızı parlatın, cilalayın!
Yeah, two pairs of nylons, 15 Denier, American tan, Fun Fashion, pan stick and nail varnish.
Sana söylediklerimi aldın mı? Evet, iki çift naylon, 15 denye, külotlu çorap, maskara fondöten ve oje.
Odd how the oldest varnish has kept its color.
Eski verniğin rengini koruması çok garip.
"A layer of varnish separates the inscription from the pigment that covers it, " leading to the conclusion that the inscription was covered up... "after the painting was finished... and probably by another hand."
Yazıyı üzerindeki pigmentten bir vernik katmanı ayırıyor... bu da bizi "yazının tablo tamamlandıktan sonra... olasılıkla bir başka el tarafından... gizlice yazıldığı" sonucuna götürüyor.
There's the varnish, too, like earth on either side of a furrow.
Cila da öyle, Çizginin her iki tarafındaki toprak gibi.
Your duster would have swept away those scraps of varnish.
Toz beziniz ciladaki tozları da süpürmüş olurdu.
Your own key doesn't have that slight discoloration, which the scratch made upon the varnish would have produced.
Sizin anahtarınızda, vernikte oluşturduğu çizikler sonucunda gerçekleşen hafif bir renk değişimi yoktu.
We'll put on those shall praise your excellence and set a double varnish on the fame the Frenchman gave you.
Birilerine övdürürüz kılıçtaki ustalığını. Fransız'ın dediklerini pırlatırız bir kat daha.
- Oh! Mind the varnish.
- Verniğe dikkat et.
And it turns out to be one of those farts that would strip the varnish off a footlocker.
Fakat sonradan meydana çıkıyor ki aslında bu osuruk bir sandığın cilasını sökecek cinstenmiş.
This varnish leaves out a marvelous shine.
Bu vernik harika bir ışıltı katıyor.
It's my fault, really, because the couch is where we keep the varnish.
Benim hatam, gerçekten, çünkü kanepeye vernik koyarız.
And you sand it and you varnish it.
O kadar kum döküp cilalıyorsun.
- I still have to varnish it.
Daha verniklemedim.
But the body itself is remarkably good, so I'll strip back some varnish here...
Ama gövde gerçekten iyi durumda. O nedenle sadece temizleyip, verniği biraz kazıyacağım.
I want complete L.I.G.'s, a resonance test, mass specs... and let's get some varnish samples off to the lab, okay?
L.A.G. istiyorum. Rezonans testi, kütle özellikleri. Laboratuara da biraz vernik örneği gönderelim.
It might be, but the label's obscured and the varnish is odd... it's slightly opaque.
Evet. Olabilir. Ama imza okunmuyor ve vernik çok tuhaf.
We still have this varnish that doesn't configure, but... but we can run comparison tests and see if this is the source of the copy.
Sadece üzerinde şu uymayan vernik var. Ama bazıkarşılaştırma testleri yapabiliriz ve böylece bundan kopya edilip edilmediğini anlayabiliriz.
Somebody's got nail varnish on his cats?
Birisi kedilerine oje mi sürüyormuş?
Don't touch the varnish.
Verniğe dokunma.