Verbatim tradutor Turco
136 parallel translation
- To quote her verbatim and only in part, she says :
- Söyledikleri içerisinden bir bir cümle söyleyecek olursam bu :
"who knows his Bill of Rights verbatim."
"bir yargıç tarafından çıkartıIır."
Be prepared to repeat that verbatim in court.
Söylediklerini harfi harfine mahkemede tekrarlayacaksın.
Yucatán Verbatim Imagine imagine that your life is spent in an environment of total, physical sensation.
Düşünün... bir ortamda geçtiğini düşünün.
Verbatim.
Harfi harfine.
Our reports are showing up in your paper almost verbatim.
Raporlarımız neredeyse harfi harfine gazetenizde yayınlandı.
But he used it, verbatim, in the book.
- Ne kadar tatlısın. - Çek elini... -... seni kızıl sivilceli.
I have a copy of The Detroit News with a story about the S.E.C. Investigation of the Tucker Corporation, which contains a number of specific details which seem to be verbatim from the S.E. C report admitted as evidence.
Elimde delil olarak gösterilen... onlarca detay içeren... harfi harfine S.E.C.'den olan... S.E.C.'nin Tucker Şirketi'yle... ilgili... hikayesi bulunuyor.
- Yes, verbatim.
- Evet, kelimesi kelimesine.
Right. So, you know, it doesn't have to be verbatim, basically.
Hepsi harfi harfine uymak zorunda değil.
Verbatim, all three openings, he says :
Harfi harfine, üç açılışta da şöyle diyor :
Yeah, not verbatim, but the overall insanity's intact.
Hayır ama özet olarak, katıksız deli saçması.
'Cause I'm telling Sheriff Valenti everything, verbatim.
Çünkü kelimesi kelimesine herşeyi Şerif Valenti'ye anlatacağım.
But that was seven years ago, and you're quoting it verbatim.
Ama üzerinden yedi yıl geçti, ve siz bunu sözel olarak alıntı yapıyorsunuz.
Verbatim.
Laf kalabalığı.
I gave it to him verbatim... starting with Evers and moving on to Ernst Mueller who the FBI had charged with conspiring to tansport stolen property and was out on bail.
Her şeyi olduğu gibi anlattım. Evers "la başladım ve FBl" ın komplo kurmak ve çalıntı mal taşımakla suçladığı ve kefaletle serbest bırakılan Ernst Muller " a geçtim.
- just like they did with us - That's what the DA said, verbatim.
Tıpkı bize yaptıkları gibi.
- Peter Mandelson and their team were in the United States watching what we did and copied almost verbatim our approach in their 1997 campaign.
= DOUG SCHOEN = Başkan Clinton Market Araştırmacısı 1995-2000... ve harfiyen bizi kopyaladılar.
Maybe you better report verbatim.
- Oldum. - Başka ne var?
The verbatim transcripts of the debate will be ready in a half-hour.
Münazaranın harfi harfine kopyası yarım saat içinde hazır olacak.
That's verbatim, moment for moment... what I was thinking when I was looking at you with the weirdness.
Garip bir şekilde sana bakarken... aklımdan geçenler, kelimesi kelimesine ve bu zaman sıralamasında bunlardı.
An engagement ring says that verbatim.
Nişan yüzüğü harfiyen bunu karşılıyor işte.
Just go over there and repeat the following verbatim :
Oraya git ve şunları aynen tekrarla :
General Crook, I believe I have you verbatim, but if you'd grant me - a moment to confirm?
General Crook, sanırım söylediklerinizi aynen yazdım... ama kontrol için bana bir dakika ayırır mısınız?
The message was actually delivered by his assistant, but he assured me it was verbatim.
Mesajı yardımcısı iletti ama kelimesi kelimesine söyledi.
- That was, like, verbatim.
- Harhi harfine sanki.
As I have it here before me, I will read it to you verbatim.
Şu an elimde olan bu mesajı, size kelimesi kelimesine okuyorum.
I can't promise that it'll be verbatim, but here it is.
Harfiyen olmasa da, işte bunları...
I'm assuming all your quotes are verbatim?
Sözlerini kelimesi kelimesine alıyorum.
And according to him, three paragraphs of your thesis were lifted verbatim.
Ve ona göre, tezinin üç paragrafı kelimesi kelimesine intihalmiş.
Three paragraphsof your the sis were lifted verbatim.
Tezinin üç paragrafı kelimesi kelimesine intihalmiş.
To quote her verbatim.
Sözleri harfi harfine böyleydi.
Anything you tell me can be quoted verbatim in testimony... and can affect your case.
Bana söyleyeceğiniz her şey ifadenizde kelimesi kelimesine aktarılabilir ve davanızı etkileyebilir.
I know, right? Verbatim almost.
Neredeyse kelimesi kelimesine böyledi.
You copied my test answers verbatim, now we're both suspended.
Test cevaplarımı harfi harfine kopyaladın ve şimdi ikimiz de askıya alındık.
And then we also heard verbatim " if I have to, I'll kill him.
Ve sonra harfi harfine şunu duyduk : " Zorunda kalırsam, onu öldürürüm.
Here's what Mr Barasa said, 100 % verbatim, word for word.
Bay Barasa'nın % 100, harfi harfine, kelimesi kelimesine söyledikleri şunlar.
- Verbatim means word for word.
- Harfi harfinenin anlamı kelimesi kelimesinedir.
I want you to take a memo and I want you to write this verbatim.
Bir sayfa almanı ve şunu aynen yazmanı istiyorum.
You want me to communicate that verbatim or can I spice it up a little?
Aynen mi ileteyim yoksa biraz süsleyeyim mi?
Well, I mean, I can't repeat them verbatim...
Kelimesi kelimesine tekrar edemem.
I'm sorry, Earl, for not being able to repeat your words verbatim, something I should be able to do.
Sözlerini kelime kelime tekrar edemediğim için özür dilerim. - Yapabilmem gereken bir şey.
- I mean, not verbatim, but...
- Yani, kelimesi kelimesine değil.
That article recites our conversation verbatim.
O makale konuşmamızın kelimesi kelimesine aynısıydı.
I copied your card over your shoulder. Like verbatim.
Omuzunun üstünden senin kağıdını kopyaladım.Kelimesi kelimesine.
- ls that verbatim? - Yes.
- Aynen böyle miydi?
We even talked about using her menu verbatim in selected ladies'magazines.
Hatta, mönüsünü bir bayan dergisinden bakarak yapmış.
Any parrot could pick it up and spit it back verbatim.
Bir papağan bile bir karıştırsa harfi harfine tekrarlayabilirdi.
I would like it inserted verbatim.
Harfi harfine eklenmesini istiyorum.
Did you get the names? Yes, would you like it verbatim?
- Bu da ne böyle?
Tell her that- verbatim. - Yes, sir.
Aynen... söyledim gibi iletin.