Vibrant tradutor Turco
412 parallel translation
A vast, mysterious silence vibrant with life... strange cries in the night.
Hayat kıpırtılarıyla dolu engin ve gizemli bir sessizlik geceyi dolduran tuhaf hayvan bağırtıları.
Should the vibrant humour of a young American girl be stifled in the pages of Punch?
Genç bir Amerikalı kızın coşkulu mizacı Punch Dergisi'nin sayfalarında boğulmalı mı?
When you were our most vibrant promise.
Siz, bizim en ateşli sözümüzdünüz.
So you see, Stell, when I tell you that you're a vibrant, beautiful, exciting woman, you can believe me, you can bet it's the truth.
Şunu demek istiyorum ki, sana heyecan verici, güzel bir kadınsın dediğim zaman bana inanabilirsin, gerçeği söylediğimden emin olabilirsin.
She is vibrant and charming
Hep enerjik ve cana yakın.
Please, sir, this is important. Can you just tell me, is there a girl living there, mid 20's, 5'3 ", blonde, beautiful face, great figure, fresh skin, full lips... and young, vibrant, alive?
Bana sadece söyleyebilir misiniz, orda yaşayan sarışın yirmili yaşlarının ortasında sarışın biri, güzel yüzlü, müthiş biçimli, taze ciltli, tam dudaklı... ve genç, hayat dolu, diri?
There's a lovely, vibrant woman under there.
Kumaştan mı bilemiyorum. Evet, aşağısı da hâlâ şahane.
You're still a young, beautiful, vibrant woman with her whole life ahead of her.
Hâlâ genç, güzel, hayat dolu bir kadınsın. Önünde koca bir ömür var.
The only words that fit are too pale because the images are so vibrant.
Ona uyan kelimeler çok silik kalıyor, çünkü görüntüler çok canlıydı.
The only words that fit are too pale because the images are so vibrant. It's not like anything anyone has experienced before. There was...
Ama şimdi... kendisi bizden, onun hayatını... bununla kutlamamızı istemiş.
"The vibrant Violet of song," they billed her at the Apollo.
"Canlı Violet'in şarkısı" Afişi Apollo'ya astılar.
No, I want something more vibrant.
Hayır. Daha canlı bir şey istiyorum.
Vibrant?
Canlı mı?
Vibrant?
Canlı.
You'll get vibrant.
Canlılar geliyor.
But it will be your ship, and being who you are, it will soon be vibrant with your authority, your style, your vision.
Ama o senin gemin olacak, ve ben seni tanıyorsam, kısa süre sonra o gemi, otoriten, tarzın ve öngörün sayesinde enerjiyle dolacak.
You are a mature and vibrant woman...
Sen olgun ve hayat dolu bir kadınsın.
Such a vibrant purple.
Ne ateşli bir mor.
We are not all vibrant, fun-loving sex maniacs.
Hepimiz yaşam dolu, eğlenceyi seven seks manyakları değiliz.
He's vibrant.
Hayat dolu.
Well, I'll tell you, she would have to be really vibrant.
Şey, şöyle diyeyim, gerçekten hayat dolu olması lazım.
So vibrant she'd be spinning.
Örgü örecek kadar hayat dolu.
But you're different, you're more vibrant.
Ama diğerlerinden farklısın, daha enerjiksin.
- More vibrant.
- Daha enerjik.
She is..... vibrant.
O... çok enerjik.
For a person to derive pleasure... out of causing the death of a vibrant, living thing - that's ethically wrong.
Bir kişi için keyif almayı... Canlı ölümüne neden dışarı, o şey-yaşayan etik yanlıştır.
He was a wild and vibrant boy, full of life.
Vahşi, enerjik bir çocuktu, hayat doluydu.
They say the colours are remarkably vibrant.
Derlerki, renkleri inanılmaz derecede göz alıcıymış.
To stand at the very top of the scaffolding... the colors are vibrant.
İskelelerin tepesinde durmak! Renkler çok canlı.
- More vibrant, more radiant.
- Daha parlak, daha aydınlık.
" A beautiful, vibrant lady...
" Güzel, ateşli bir bayan...
Bright blasts of deliriously vibrant color,'the gun shots,'the savage intensity of themusic,'the burning sun,'
Capcanlı renklerin göz alıcı cümbüşü. Silah sesleri, müziğin o vahşi tınısı,.. ... yakıcı güneş,..
Directed by Borzage, Janet Gaynor and Charles Farrell... formed a unique couple, at once vibrant with sexual passion... and wrapped in a mystical aura.
Borzage'nin yönetmenliğinde Janet Gaynor ve Charles Farrell,.. ... enerjik bir cinsel tutkuyla ve mistik bir aurayla donanmış eşsiz bir çift olmuşlardı.
We "re presented with a vibrant, chaotic canvas... and it" s up to us to explore and interpret it.
Birbiri içerisine girmiş capcanlı bir tablo sunuluyordu bizlere. Bunu keşfetmek ve yorumlamak ise bize düşüyordu.
But as the crowd continued singing the Beatles'songs... the songs of John Lennon... they became happier, vibrant, more spirited.
Ama kalabalık Beatles şarkılarını, John Lennon'ın şarkılarını söylemeye başladığında mutluluk yükseldi.
O thou transcendent, nameless, vibrant... "
Kutsal, isimsiz, coşkun... "
Trying new things is what keeps us all young and vibrant.
Yeni şeyler denemek genç ve canlı kalmamızı sağlar.
That you are the most attractive, vibrant woman I have ever seen.
Sen hayatımda gördüğüm en çekici, en ateşli kadınsın.
More than 25 centuries ago, among the Greek Islands here at the vibrant crossroads of Africa, Asia and Europe philosophers devised rational theories about the world around them.
25 yüzyıldan daha önce bir tarihte Yunan adalarında Afrikada, Asyada, Avrupada filozoflar etraflarındaki dünya ile ilgili akıl dolu teoriler geliştirdiler.
These women, they're all vibrant, healthy, strong, young. They're just like Sally.
Bu kadınların hepsi çok sıkı, sağlıklı, güçlü, genç... tıpkı Sally gibi.
The contrasts between us will make our relationship more vibrant.
Aramızdaki farklılıklar ilişkimizi daha tutkulu yapacak.
Eddie Barzoon such a vibrant member of our community has moved beyond us now.
Eddie Barzoon toplumun iyi bir üyesi aramızdan ayrılıyor.
It's just so vibrant and bold.
öyle canlı, öyle çarpıcı ki.
Our quilts, our blankets, are vibrant and joyful.
Yorganlarımız, battaniyelerimiz canlı renklerle dolu.
Vibrant culture.
Canlı kültür.
This was a very vibrant woman.
Çok güçlü bir kadındı.
What a vibrant cross section of Americana.
Amerika'nın çok renkli bir kesitine tanık oldum!
I actually see you as a vibrant yet complex heroine who saves the day. You are very smooth.
Seni günü kurtaran, enerjik, fakat karmaşık bir kadın kahraman olarak görüyorum.
Laistre painted in broad, vibrant strokes.
Laistre geniş boyanmış, canlı dokunuşlar.
Rich, vibrant.
Zengin, canlı.
Sandy Kirsten have... a vibrant marriage there's no way you can know everything about someone that's what keeps it interesting - I think nothing from your past no secret fantasies no hidden porn stash on the PC no, cause obviously you already know about that one
- Sen söyleyecek misin?