Void tradutor Turco
1,667 parallel translation
That void could be from "crack hands."
O çubuk "Uçuran eller" den olabilir.
" I came in from the wilderness, a creature void of form.
"Wilderness'tan geldim," bir yaratık formundan yoksun olarak.
- Don't you feel that we're on the cusp of something and we Just need to leap into the void?
Sende de bir şeylerin doruk noktasında olduğumuz ve kendimizi boşluğa bırakma gibi bir hissin yok mu?
Or the broadcast company has the right to void the entire deal.
Ya da yayıncı kuruluş tüm anlaşmayı feshetme hakkına sahip.
The url and the password that oliver gave you are both null and void, which means that the fight-club promoters must be rotating them in order to maximize security and profit.
Neler buldun? Oliver'ın sana verdiği adres ve şifre geçerliliğini kaybetmiş. Bu da demek oluyor ki, dövüş kulübü organizatörleri, her ikisini de güvenliği ve karlarını yüksek tutmak için sirkülasyona tabi tutuyorlar.
There was a void.
Bir boşluk vardı.
Well, sometimes the departure Of a family member from the household Creates a void in your life.
Bazen bir aile üyesinin evden ayrılması boşluk yaratır.
Void where prohibited. Ok, thank you very much.
Tamam, çok teşekkürler.
What was with that whole void thing?
O boşluk hikâyesi de neydi öyle?
Like what void?
Ne boşluğu?
- You don't think the baby's our void.
Bizim boşluğumuz da çocuk mu sence?
You know, someone else had to fill the void, after Kubota got out of that role.
Bilirsin, Kubota gidince başka birisi onun konumunda boşluğu doldurmalıydı.
But the obvious way of resolving any such technical deficiency is not to declare the marriage null and void but to issue fresh and more perfect dispensation.
Ama böyle bir teknik hata yüzünden evliliğinizi geçersiz sayıp feshedemezler. Yapmaları gereken şey, bu özel izni yenilemek olmalı.
You know, they'd void their bowels everywhere but the bathroom.
Biliyor musunuz bağırsaklarını tuvalet haricinde her yere boşaltıyorlardı.
My Lady, I am obliged to tell you that your marriage to the King has been declared null and void.
Leydim, size söylemek zorundayım ki,... evliliğiniz geçersiz ve hükümsüz ilan edilmiştir.
I am sure you are aware, Sir John, that my marriage has been declared null and void.
Sir John, bazı şeyleri bildiğinizden eminim,... evliliğim geçersiz ve hükümsüz ilan edildi.
Which are : That the union between king Henry of England and Katherine of Aragon is declared null and void.
İngiltere Kralı Henry ile Aragonlu Katherine arasındaki bağ geçersiz ve hükümsüzdür.
As the successor of st. Peter, I do solemnly condemn the separation of the king of England from Katherine of Aragon, and his subsequent secret marriage, which I declare null and void.
Aziz Peter'in halefi olarak, İngiltere Kralı'nın Aragonlu Katherine'den ayrılmasını ve ardından gelen gizli evliliğini kınıyorum ki bu evliliği hükümsüz ve geçersiz ilan ediyorum.
His majesty's marriage to your mother has been declared null and void.
Majesteleri'nin annenizle olan evliliği, geçersiz ve hükümsüz ilan edildi.
That the union between King Henry of England and Katherine of Aragon is declared null and void.
İngiltere Kralı Henry ile Aragonlu Katherine arasındaki bağ... geçersiz ve hükümsüzdür.
The union between King Henry of England and Catherine of Aragon is declared null and void.
İngiltere Kralı Henry ile Aragonlu Katherine arasındaki bağ geçersiz ve hükümsüzdür.
And for that reason consider it to be null and void.
Bu yüzden de evliliğin geçersiz ve hükümsüz olduğu fikrindeyim.
His Majesty is waiting for Your Grace to discover a reason why his marriage to Anne Boleyn should be considered null and void.
Anne Boleyn ile evliliğinin geçersiz ve hükümsüz sayılabilmesi için Kral sizden bir çözüm üretmenizi bekliyor.
Invalid ballots : 15, blank ballots : 38, void ballots : 11.
Geçersiz oy sayısı : 15, boş oy sayısı : 38, iptal edilen oy sayısı : 11.
I've spent four yearsworking these endless hours to fill this void that all the success inthe world is never gonna fill, and I realized that whatI actually want is to have a family.
En büyük başarıların bile dolduramayacağı bu boşluğu doldurabilmek için, 4 yıldır geceli gündüzlü çalıştım ve en sonunda, istediğim şeyin bir aile kurmak olduğunun farkına vardım.
They'll void your deal, they'll make you pay back your advance, and on top of that, it's too good not to publish. You have to.
- Zorundasın.
Imagine you're out there floating in some black, empty void.
Kendini boş seslerle dolu mutlak karanlığın içinde hayal et.
And according to the immigration laws of this great land renders them invalid and void.
Ve bu ülkenin göçmen kanunu gereği evraklar geçersiz olur.
I'm not sure we're gonna be able to void them out.
Anlaşmayı iptal edebileceğimizi sanmıyorum.
You know, once Mandy goes off to college, you won't be needing stuff in bulk like this anymore, but you might just need a certain nephew to help you fill the void.
Biliyorsun, Mandy üniversiteye gidince böyle ambalajsız şeylere gerek duymayacaksın fakat boşluğu doldurması için, kesinlikle bir yeğene ihtiyaç duyacaksın.
There's not gonna be a void.
Bir boşluk olmayacak.
It's a tough void to fill.
Doldurulması zor bir boşluk.
Yeah, I have a photograph here of a void on Mr. Winston's desk implying that some papers had been removed.
İmzalayacağı belgeler götürmüştüm. Bu fotoğrafta Bay Winston'ın masasında bir boşluk görünüyor. Bazı evraklar alınmış olabilir.
All my years upon this desolate island, void of all hope of recovery.
Bu ıssız adadaki bütün yıllarım kurtulma umudundan mahrum olarak geçti.
Using handbags to fill the sexual void.
Duygusal acımı dindirmek için çanta bakıyorum.
the shelves are void of any family photos.
Raflarda aile fotoğrafları yok.
Anytime a void is created, um, it's tough on everyone...
Bir ara yine bir boşluk oluşturulur. Herkes için zor.
I imagine the void.
Boşluğu hayal ediyorum.
I was in the void for so long, the colours of this world almost blinded me, Jack.
O kadar uzun süredir boşluktaydım ki, bu Dünya'nın renkleri gözlerimi kamaştırdı Jack.
It's a void.
Bu oylama geçersiz.
It was Dad's wrath or the void.
Ya babamın öfkesi ya da boşluk.
That void there looks like a small scar.
Şuradaki boşluk bir yara izine benziyor.
What if the void on the napkin is from the shell?
Bu izin üzerindeki boşluk çekirdek kabuğu olamaz mı?
34 Gates from both the Milky Way and Pegasus Gate systems have been strategically placed in the massive void between our two galaxies.
Pegasus ve Samanyolu Galaksilerinden alınan 34 geçit galaksilerimiz arasındaki devasa boşluğa yerleştirildi.
We insert this crystal with the bridge macros into the DHD, dial the first Gate in the void, and we're back on track, all the way to Midway.
Geçit makrolarının olduğu bu kristali DHD'ye takacağız, boşluktaki ilk geçiti çevireceğiz,.. ... ve Yarıyol'a kadar bu şekilde gideriz.
We'll be stuck out here in the middle of the galactic void.
Galaksiler arası boşlukta sıkışıp kalırız.
A calm heart void of foolishness.
Sakin bir kalp bilgeliktir.
I just acknowledge that the other half of the glass is a desolate void of disappointment, misery, and regret.
Sadece bardağın diğer yarısının hayal kırıklığı, acı ve pişmanlık dolu olduğunu biliyorum.
I spent my entire life lost in the void, afraid of who I am,
Boşluğun içinde kaybolmuş bir şekilde hayatım kim olduğumdan, ne oldugumdan korkarak,
Creating the void, and making her disappear.
Ve oluşan boşluk, kaybolmasını sağlıyor.
And there's no void.
Bir boşluk da yok.