Vulture tradutor Turco
655 parallel translation
Vulture.
Akbaba.
The vulture, you...
Akbaba! Sen!
You know that Prudence is nothing but an old vulture.
Prudence altı üstü yaşlı bir akbaba.
Vulture!
Akbaba!
She called me a vulture.
Bana akbaba dedi.
How can I stay sober with that vulture's beak inside me?
Bu akbabanın gagası üstümdeyken nasıl ayık kalabilirim?
That vulture ain't camping here.
O akbaba gitsin buradan.
- That vulture?
- O cadıyı mı?
- Yes, Your Excellency. - Cairo. I rather like to think of myself as a vulture who flies ahead of the Stukas limping a little.
Bu aksaklığımla daha çok Stuka'ların önünde uçan akbaba gibi görmek isterim kendimi.
Now... Nay, here comes that vulture again.
Akbaba geliyor yine.
Let's pay this vulture off and be rid of him.
Bu akbabanın parasını ödeyelim de ondan kurtulalım.
You must have been kissed in your cradle by a vulture.
Seni doğduğunda şeytan öpmüş olmalı.
A vulture sucking the life out of a city.
Şehrin kanını emen bir akbaba.
But a vulture only preys on the dead or the dying.
Ama akbaba sadece ölüleri veya ölmek üzere olanları kemirir.
- What's the vulture doing?
- Akbabanın ne işi var peki?
Tell him to stop that understudy hovering there like a vulture.
O yedek oyuncunun akbaba gibi dolaşmasını durdursun.
How long will it take a vulture to pick his bones clean?
Onun kemiklerini almak için bir akbaba olacak?
He died of the plague, was thrown into the vulture pits.
O vebadan öldü, ve akbaba çokuruna atıldı.
Dathan is a vulture feeding on the flesh of his own people.
Dathan kendi halkının leşiyle beslenen bir akbaba.
You're just a vulture waiting to close in.
Sen de bir akbaba gibi saldırmayı bekliyorsun.
You hear me, vulture?
Beni işitiyor musun, akbaba?
A vulture.
Akbaba.
Sendin'a vulture like you won't get him back.
Sizin gibi soğuk kanlı katillerden korkmuyorum.
Death generates death as the vulture breeds the vulture.
Ölüm ölümü getirir akbabadan akbaba doğduğu gibi.
The Red Vulture himself.
- Akbabanın teki.
They call you the Red Vulture.
Size Akbaba diyorlar.
We ought to get vulture broth... It's very good for things like this.
Akbaba çorbası getirelim iyi gelir!
Don't try that vulture lark.
O akbabayla fazla konuşmayın.
A cheap, weak, scared half vulture, all mouse.
Kendi yolunu tercih edince ; değersiz, aciz, korkak yarı akbaba, fareden farksız birisine dönüştün.
With a shot was the vulture Estimated...
Bir atışta kartalı yere indirdi...
A vulture's head
Akbaba kafası.
Now the tongue of a vulture.
Şimdi akbaba dilini ekle.
He's like a vulture, ready to prey on... a factory in bankruptcy or upon a lone woman.
İcradaki bir fabrikaya ya da yalnız bir kadının üstüne konmaya hazır bir akbaba gibi.
- You can send this vulture home now.
- Akbabaları geri gönderebilirsin.
We'll put you to sleep, you American vulture.
Seni uyutup Amerika'nın akbabalarına bırakacağım.
You vulture!
Ödlek!
We'll meet at the Vulture Top.
Vulture Top'da buluşuruz. Yürüyün!
Kid, we'd like to make you an honouray vulture.
Evlat, seni fahri akbaba yapmak istiyoruz.
Carrion-vulture!
Bir leş yiyici!
Prometheus without his vulture.
Akbabasız Prometheus.
Vulture Leader to everyone.
Akbaba Liderinden herkese.
... a man was riding in the desert and came across a vulture the kind they call turkey buzzards in Arizona, sittin'on a rock.
Apaçilerin anlattığına göre... adamın biri çölde atla giderken bir akbabayla karşılaşmış. Arizona'da "hindi" dedikleri akbabalardan biri. Bir kayanın üstüne tünemiş.
About as glad as a dying mule to see a vulture.
Ölen bir atın, akbaba görünce sevindiği kadar.
I'm no vulture.
Akbaba değil.
Take Vulture Canyon to the ocean, right here.
Akbaba Kanyonu. Su işte burada.
It's a Vulture Loricatus.
Bir Vulture Loricatus'du.
You're a vulture, General!
Sen bir akbabasın General!
The same force the vulture uses so siege the ox is needed by the ox to recieve the vulture.
Akbabanın kullandığı güç aynıdır o yüzden öküzü yakala. Öküzün ihtiyacı olan akbabayı yakalamak.
There is no tribulation in store for you, there is no crow with sinister designs on your eyeballs, no vulture has been assigned the indigestible chore of tucking into your liver morning, noon, and night.
Seni bekleyen hiçbir bela yok tepende uçan, kem gözlü bir karga yok sabah, öğlen ve akşam karaciğerine yumulmak gibi hazmı güç bir görev, hiçbir akbabaya verilmedi.
Vulture.
Akbabalar.
The Red Vulture.
- Akbaba.