We're all upset tradutor Turco
75 parallel translation
Look, both of you, I know we're all upset and all that... but don't let's say anything we'll be sorry for later.
ikiniz de bana bakın, Hepimiz alt üst olduk ve hepsi bu... ama lütfen daha sonra pişman olacağımız sözler söylemeyelim.
Naturally, we're all upset.
Doğal olarak hepimiz üzgünüz.
We're all a little upset.
Hepimiz biraz üzgünüz.
We're all upset.
Hepimiz üzüldük.
Look Elizabeth, we're all upset.
Bak Elizabeth, hepimiz üzgünüz.
Oh, I know you're upset by Daniel's death, as we all have been.
Daniel'ın ölümüne üzüldün. Hepimiz üzüldük.
We're all upset that Ginny's marrying a bohunk.
Ginny'nin bu doğuluyla evlenmesinden hepimizin canı sıkkın.
And whereas we might be upset this morning or something, you know, we're not, because of the fact that we're not objective at all.
Yani bizim bu sabah üzgün filan olmamız lazım. Değiliz çünkü tarafsız olamadığımız gerçeği yüzünden.
We're all very upset Mr. Roundhay.
Hepimiz çok üzgünüz, Bay Roundhay.
We're all upset about John.
Dert etme.
Look, Alice, we all know you're upset.
Bak, Alice. Hepimiz çok yıprandığını biliyoruz.
It had a lot of pictures! We're all upset. Why not cooperate and get our jobs done?
Neden işbirliği yapıp, görevimizi bitirmiyoruz?
I know we're all pretty upset about Billy Stearns'death.
Sınıftaki herkesin Billy için üzüldüğünün farkındayım.
Mrs. Krabappel, we're all upset by the untimely deaths of Stinky and Wrinkles but life goes on.
Bayan Krabappel, Stinky ve Wrinkles`in zamansız ölümü hepimizi derinden sarstı ama hayat devam ediyor.
We're all upset.
Hepimiz öyleyiz.
We're all upset about Mr. Burns plan to block out our sun.
Bay Burns'ün güneşimizi karartma planı, hepimizi üzüyor.
We're all a little upset. Michael, Michael, Michael...
Michael, Michael...
We're all very upset and affected by it.
Hepimiz bu olayın etkisindeyiz ve üzülüyoruz.
I know we're all upset, but we still have a season left.
Biliyorum moralimiz bozuk, ama daha sezon bitmedi.
You know, we're all a little upset here.
Biliyorsun, hepimiz üzgünüz.
Look, w-we're all a little upset.
Hepimiz biraz üzgünüz.
- Yeah, we're all upset.
- Evet, hepimiz üzgünüz.
I know you're still a little upset about what happened between us but you've gotta listen to me or we could all be in serious danger.
Aramızda olanlar hakkında, halen üzgün olduğunu biliyorum. Ama beni iyi dinlemezsen tehlike altına girebiliriz.
We're all upset
Hepimiz yas içindeyiz.
No, it's just, you're upset cos we all wanna leave.
Hayır ama hepimizin gitmek istemesine kızıyorsun.
I know we're all upset here folks, but maybe we should ask the kids what they think.
- Hepimiz kızgınız biliyorum ama çocuklara da ne düşündüklerini soralım. Lorelai.
A lot of people are upset about all the money We're putting into the International Space Station.
Uluslararası uzay istasyonuna o kadar para yatırmamızdan birçok kişi memnun değil.
Everybody, we're all upset.
Hepimizin çok canı sıkıldı.
The man is trying to say that those people outside... they do the thing, but we're the ones that get all upset and start carrying on.
Adamın söylemek istediği, dışarıdaki insanların... her şeyi yaptığı, ama sonunda gene de asabı bozulan biz oluyoruz.
Well, it's understandable. We're all upset about demons being in the house.
Hepimiz evde olmak şeytanlar üzülüyorsun.
And we're all very upset.
Ve hepimiz çok üzgünüz.
We're all upset.
Hepimiz üzgünüz.
We're all fucking upset.
Hepimiz çok üzgünüz.
You know we're all upset beyond anything we can say.
Biliyorsun, hepimiz ifade edebileceğimizin çok ötesinde alt üst olduk.
I know you're upset and tired as hell, but the sooner we go through this the sooner we can make something good happen, all right?
Üzgün ve feci şekilde yorgun olduğunu biliyorum ; ama ne kadar çabuk üstüne gidersek o kadar çabuk, iyi sonuçlar alabiliriz. Tamam mı?
We're all very upset.
Hepimiz çok üzgünüz.
OK, honey, I know Elliot upset you with this whole Keith thing, but listen, we're all gonna be extra, extra sensitive so you don't get riled up, OK?
Keith olayı yüzünden Elliot'ın seni üzdüğünü biliyorum. Ama hepimiz senin sinirlenmemen için çok çok hassas olacağız. Tamam mı?
Now, I know we're all upset about Polly and Brooke and Kelly, but it is important that we keep a positive attitude.
Şu anda, biliyorum. Polly, Brooke ve Kelly için hepimiz çok üzgünüz,... ama önemli olan iyi şeyler düşünmemizdir.
I know we're all upset right now, but things'll look different in the morning.
Biliyorum şimdi hepimiz üzgünüz ; ama sabah her şey daha farklı görünecektir.
If we upset him, we're all in the shit.
Eğer onu kızdırırsak, boku yeriz.
We're all upset, Harry.
Hepimiz kızgınız, Harry.
I know you're upset, But we all really need each other right now.
Biliyorum üzgünsün ama şu an birbirimize ihtiyacımız var.
Of course we're all very upset, but Beth -
Tabii ki hepimiz mahvolduk ancak Beth- -
Okay, we're all upset. But no matter what happens, let's not forget we have Each other.
Hepimiz çok üzgünüz fakat ne olursa olsun bir arada olduğumuzu unutmamalıyız.
We're all upset.
Hepimiz sinirliyiz.
Look, Boehner, we're all upset. I mean it's my wife!
Bak Boehner, hepimiz üzgünüz, yani o benim karım!
I'd be very upset. No worries. We're all good.
Endişeye gerek yok. her şey yolunda.
We're all upset downstairs, m'lady.
Aşağıda hepimiz çok üzgünüz, Leydim.
All right, Dodd, we're all upset here, but let's not be fucking stupid.
Tamam Dodd. Hepimiz üzgünüz burada ama saçmalamasak olur mu?
Jan, we're all upset about Hank... but think about it.
Jan, hepimiz Hank konusunda üzgünüz ama bunu bir düşün.
We're all upset about that.
Hepimiz o konuda üzüldük.
we're all in this together 77
we're all alone 36
we're all gonna die 172
we're all screwed 17
we're all in the same boat 16
we're all set 157
we're all good 109
we're all good here 16
we're all fine 28
we're all going to die 63
we're all alone 36
we're all gonna die 172
we're all screwed 17
we're all in the same boat 16
we're all set 157
we're all good 109
we're all good here 16
we're all fine 28
we're all going to die 63