We're going to go tradutor Turco
1,343 parallel translation
You call me and say we're going to go to the game on the 21st.
Beni arayıp 21'indeki oyuna gideceğimizi söyledin.
We're going to the bar, let's go to the bar.
Hadi bara gidelim.
- We're going to go upstairs. All right.
- Biz yukarı çıkıyoruz.
We say we're never gonna go again and then she has to go because Troy is going.
Bir daha asla gitmeyeceğimizi söylüyoruz ve sonra o gitmek zorunda oluyor çünkü Troy gidiyor.
Then after that, we're going to go to a dessert-only place I heard about in Newport.
Onadan sonra, Newport ta çok güzel bir tatlıcı varmış oraya gideriz.
We're going to go horseback riding, wine tasting, hot air balloon ride.
At gezintisine çıkacağız, Şarap tadacağız, sıcak hava balonu ile gezeceğiz.
You are going to go to the house right now, - and tell them we're separated.
Sen şimdi doğruca eve gideceksin ve ayrıldığımızı onlara söyleyeceksin.
We're going to go back and fight, and then we're going to try and turn you into a normal human being, which... at the moment... flapping my arms and flying to the moon seems like a better bet.
Geri döneceğiz ve savaşacağız. Sonra da seni normal bir insana dönüştürmeyi deneyeceğiz. Şu andan için ellerimi çırpıp aya uçmak daha kolay gibi görünse de başaracağız.
We're going to go.
Eve gideceğiz.
We're going to go in the carriage and we're going to see the...
Arabaya bineceğiz ve seninle...
Bart, me and Mrs. Krabappel, we're going to go play some "backgammon"
Bart, Bayan Krabappel ile tavla atmaya gidiyoruz.
There's no chance we're going to blow away here. Let it go.
Burada havaya fırlayacak değiliz ya.
Look, I'm going to go out on a limb here and just say that we're looking for allies against the Wraith.
Bak, burada kafan atıp... Wraithlere karşı müttefik aradığımızı söyleyeceğim.
Look. We have to go, if we're going to get to my Dad's in time for lunch.
Bak, babama öğle yemeğine gideceksek madem, çıkmamız laızm.
Look, we're all going to go back together.
Hep beraber geri döneceğiz.
At this rate, we're going to go down!
Böyle giderse çarpacağız!
We're going to go slice the emperor up!
Amanushi'yi öldürmeye gideceğiz!
The first thing we heard about this energy crisis is well, our lights are going to go off in the middle of winter when we're using half the electricity we normally use during the summer.
Bu enerji krizi ile ilgili ilk duyduğumuz, yazın harcadığımızın yarısını bile harcamadığımız kış aylarının ortasında ışıkların sönecek olmasıydı.
We're going to go eat, but do you guys want to come too?
Yemeğe gideceğiz, sen de gelmek ister misiniz?
She says there's a store she wants to go to, so that's where we're going next time.
Gitmek istediği bir restoran olduğunu söylüyor. Bir dahakine oraya gideceğiz.
All right, we're going to let you go.
Pekala, seni bırakacağız.
We're going to have a good cry, and then we'll go home...
İkimizde iyice ağlayacağız, ve sonra eve gideceğiz.
We're going to go visit Aunt Catherine.
Catherine halaya gidiyoruz.
See, we're going to go dig up some guns I buried out here a couple of years ago.
Birkaç yıl önce buraya gömdüğüm silahları çıkaracağız.
The first thing we heard about this energy crisis is well, our lights are going to go off in the middle of winter when we're using half the electricity we normally use during the summer.
Bu enerji krizi ile ilgili ilk duyduğumuz yazın harcadığımızın yarısını. ... bile harcamadığımız kış aylarının ortasında. ... ışıkların sönecek olmasıydı.
Hey Peter, we're going to go home.
Peter, biz eve gidiyoruz.
I was going... I was about to go on a talk show and talk about that whole kind of idea how we make fun of people that we're not afraid of.
Bir talk şova gidip korkmadığımız insanlarla nasıl dalga geçtiğimiz gibi fikirlerimi anlatacaktım.
We're going... we're driving to go look at it, right?
Oraya bakmaya gidiyoruz öyle değil mi?
If we're going to go back, we go now. Back, back into the lab we get the zero sample, and that way, all of this hasn't been for nothing.
21 sayı gerideyiz ve saniyeler ilerliyor.
I think we're going to go with "Tom."
Tom'a karar verdik.
You guys can go to your separate rooms, we're going to our single room
Siz ayrı odalarınıza gidebilirsiniz. biz odamıza aynı yatağa gidiyoruz.
If we go the way we came we're bound to be going back.
Geldiğimiz gibi gidince, mecbur geri gidiyorsun.
Now, we're going to go going to go that way. Angela...
Şimdi, gidiyoruz şu yöne doğru gidiyoruz.
We're probably going to go ahead with this Dome!
- Muhtemelen yola Dom'la devam edeceğiz.
We're going to go to an elevated level of security.
Güvenlik derecesini yükseltmemiz gerekiyor.
In the meantime, we're going to go over every single transmission Marshall pulled off the server to see if we missed something.
Bu arada Marshall'ın yakaladığı tüm mesajları inceleyip bir şey kaçırıp kaçırmadığımıza bakacağız.
Because we're not going to go through our lives being controlled by this guy.
Çünkü biz hayatlarımızın bu adam tarafından kontrol edilmesine göz yummayacağız.
All right, we'll go along with his lesson- - but we're going to teach him one of our own.
Tamam onun dersine razı olacağız- - ama biz de ona bir ders vereceğiz.
Tomorrow morning, before we tell the cops that that's not Pop-Pop in prison, we're going to go down to the lake, we're going to discuss your girl problem man-to-man and it's going to be fun.
Yarın sabah, hapistekinin deden olmadığını polislere söylemeden önce göle doğru gider, senin kız problemini erkek erkeğe konuşuruz, hem de eğlenceli olur.
We're just going to go to court, plead guilty- - that'll be that.
Mahkemeye çıkacağız, suçu kabul edeceğiz. O kadar.
Dad, we're going to go in there- -
Baba, oraya çıkacağız...
I got a way to find out where that champagne bottle came from, but we're going to have to go back in time.
Aklıma bir şey geldi. Şişenin nereden geldiğini bulabiliriz. Ama zamanda geriye gitmek zorunda kalacağız.
We're all going home, so go back to your... home.
Sen de git bence evine.
Anyway, listen, we're going to go.
Bu arada biz gidiyoruz.
I just wanted to come down and say thank you for going to Baltimore yesterday, looking into this for us, but now that it's pretty obviously an Organized Crime case, we're going to go ahead and take over for you.
Sadece bir uğrayıp dün Baltimore geldiğiniz ve bizim için yaptıklarınız için teşekkür etmek istedim ama bunun bir organize suç olduğu açıkça belli olduğuna göre dosyayı sizden alıp biz devam edeceğiz.
Well, we're going to go in the back, so George can - - you know.
Biz içeri gidiyoruz. Böylece George,...
Um, they've got a dance floor upstairs, and we're going to go check it out.
Um, üst katta danspisti varmış, gidip nasıl olduğuna bakacağız.
You're going to need sustenance if we're going to go another 10 rounds.
On raunt daha devam edeceksek beslenmen lazım.
We're going to go watch TV.
Biz televizyon izlemeye gidiyoruz.
Yeah, we're going to go make some crop circles.
Evet, gidip biraz uzaylı daireleri çizeceğiz.
Ted, tonight we're going to go out.
Ted, bu gece dışarı çıkacağız.
we're going shopping 19
we're going out tonight 29
we're going to be late 92
we're going 715
we're going to paris 19
we're going home now 17
we're going to dinner 19
we're going for a ride 34
we're going home 358
we're going there 17
we're going out tonight 29
we're going to be late 92
we're going 715
we're going to paris 19
we're going home now 17
we're going to dinner 19
we're going for a ride 34
we're going home 358
we're going there 17