We're not sure tradutor Turco
1,861 parallel translation
Yeah. We're not exactly sure yet of all the ways to take them out.
Onları öldürmenin tüm yollarını henüz çözebilmiş değiliz.
And we just want to make sure you're not hurt.
İyi olduğunuzdan emin olmak istedik. İyiyiz.
- We're not sure.
- Kaptan Atom size iki kelimem var işinizi tamamlayın. - Emin değiliz.
We must careful not to act'til we're completely sure who they are, and what they want.
Bunların kim olduklarını ya da ne istediklerini öğrenmeden de, kesinlikle harekete geçmemeliyiz.
He will remain unharmed until we're sure that you are not all traitors like your brother Reginald.
Kardeşin Reginald gibi bir hain olmadığından emin oluncaya kadar sana bir zarar verilmeyecek.
Well, we're not exactly sure.
Emin değiliz.
You just broke trial protocol and risked your entire career to give me a drug we're not even sure will help me.
Bana yardımı olacağından emin olmadığımız bir ilacı vermek için deney kurallarını bozdun ve bütün kariyerini tehlikeye attın.
Also, we're not sure who the groom is yet.
Ayrıca, henüz damadın kim olduğunu bilmiyoruz.
- We're not really exactly sure how.
- Tam olarak emin değiliz.
Well, we're not even sure if ¡
Aslında daha ellerinde bir obje...
And since we haven't actually ID'd the remains yet we're not 100 percent sure about what we're dealing with.
biz henüz gerçek kimlikleri tespit edemedik, 100 % emin değiliz ceset teslim için.
Okay, everyone, please bear with me until we can be sure that when we do leave here, we're not taking anything with us but the gift bag.
Tamam millet. Buradan ne zaman ayrılacağımıza karar verene kadar lütfen burada kalın. Yanımıza hediye paketinden başka bir şey almıyoruz.
The guys from the other side of the valley have just come in, and we're not sure what they're carrying yet.
Vadinin diğer yakasındaki adamlar geliyor, ve ne taşıdıklarından henüz emin değiliz.
Sure, we save time by not adding the mix to the sour cream, but you're missing out...
Elbette, sosu ekleyip karıştırmayarak zaman kazanıyoruz ama o zaman asıl lezzeti -
I'm not telling anybody until we're absolutely sure everything's okay.
Herşeyin yolunda olduğundan kesinlikle emin olmadan, kimseye söylemeyeceğim.
We're not sure of anything. But we have to assume the worst.
Hiçbir şeyden emin değiliz ama en kötüsünü düşünmeliyiz.
I'm sure when we check these diamonds out, they're not gonna have the same ID numbers as the missing ice.
Ama, eminim elmasları kontrol ettiğinizde göreceksiniz ki, demek istediğim, kayıp elmaslarla aynı kimlik numaralarına sahip olamazlar.
She's decaying, and we're not exactly sure why.
Çöküyor ve biz sebebini tam olarak bilmiyoruz.
Cancer isn't some magical reset button, and I just want to make sure that we're still working on our marriage, whether you're sick or not.
Kanser sihirli bir değnek değil, Bense hala evliliğimiz üzerine çabalamak istiyorum, Hasta ol yada olma.
We're not sure if it's her, but, yes, we did find someone.
O olduğuna emin değiliz, ama evet, birini bulduk.
- I'm not sure, but I wonder... If we look into it, we're gonna find that the Talbot boy was born at Bryant General on the same day as well.
Emin değilim ama araştırıp, Talbot'un oğlunun da aynı gün o hastanede doğduğunu bulabilir miyiz diye merak ediyorum.
We're not sure, if reality are hallucinating but are experiencing something.
Ne kadarının halüsinasyon gördüğünü bilmiyoruz ama bir şeyler yaşıyorlar.
Once we're sure there's not a hostage inside, I'll give the order to breach.
Rehine olmadığına emin olunca içeri girme emri vereceğim.
He's had bad nights before, but i want to make sure that we're not missing anything.
Daha önce de kötü geceler geçirdi ama bir şeyi atlamadığımıza emin olmak istiyorum.
I would just check to make sure there's not an ice pick under the bed. We're not dating.
Sadece yatağının altından kötü bir şey çıkmasın istiyorum.
We're not quite sure what has happened...
Ne olduğundan emin değiliz.
Mr. Monk, I'm sure you're aware that in this court we've had not one, not two, but three art experts.
Eminim şu anda salonda bir değil, iki değil, tam üç tane sanat uzmanı olduğunun farkındasınızdır.
We're not entirely sure,
Tam emin değiliz.
We're not sure.
Emin değiliz.
'It seems to work, but we're not sure why.'
İşe yarıyor gibi görünüyor, ama neden olduğundan emin değiliz.
A bike we're not even sure she has.
Sahip olduğundan bile emin olmadığımız bir bisiklet.
I just want to make sure we're not forgetting anything, because this has to work.
Sadece bir şeyi unutmadığımıza emin olmak istiyordun, çünkü bu iş yürümeli. Yürümeli mi?
This has created a tremendous amount of grief because we're not really sure what we're seeing here.
Bu buluş muazzam boyutta bir dert yarattı çünkü gördüğümüz şeyin ne olduğundan emin değiliz.
We're not even sure Flack's there.
Flack'in orda olduğundan emin değiliz.
We're not sure the incident occurred, nor if the case was to be reopened
Ne olayın gerçekleştiğinden eminiz ne de davanın yeniden açılabileceğinden.
We're not sure why.
Sebebini anlayamadım.
Look, I'm sure we're not the only ones who need to be rescued.
Kurtarılmaya ihtiyacı olan sadece biz değilizdir.
We're not sure we should put you on the stand, walt.
Seni tanık sandalyesine koyup, koymamaya kararsızız.
"It's OK, we're doing fine," and they reported to me that I was not allowed to touch him, he was a security risk, and they had to re-search me to make sure that I had not obtained any materials from him.
"Tamam çocuğum bir şey yok" demek istedim, ama bana ona dokunmamam gerektiği, onun bir güvenlik riski olduğu söylendi, ve beni ondan bir şey alıp almadığımı kontrol etmek için bir daha aradılar.
We think they might be going to the camp, but we're not sure.
Beli kampa gidiyorlardır diye düşündük ama emin değiliz.
- Trevor Law. We're not sure what his role is yet.
Henüz onu rolünden de emin değiliz.
- We're not sure.
- Emin değiliz.
We're not quite sure about that.
Orayı pek bilmiyoruz.
I'm not sure we're doing the right thing here.
- Doğru şeyi yaptığımızdan pek emin değilim. - Sam...
Well, how bad could it be? We're not exactly sure how old he is, due to his lack of records.
Belgelerinin eksikliğinden ötürü tam yaşını bilmiyoruz.
- Ed, we're not sure.
- Emin değiliz, Ed?
But, we're quite sure our new fence is not on your land
Ama oldukça eminiz, çitler sizin alanı kapsamıyor.
We're not... We're not sure, actually.
İşin aslı emin değiliz.
We're not sure yet.
Kesin sayıyı bilmiyoruz.
Maybe it was burnt or carved in, we're not sure yet.
Belki yakılarak ya da oyularak yapılmış, henüz emin değiliz.
We're not even sure she's still alive.
Hayatta olup olmadığından emin değiliz.
we're not sure yet 42
we're not friends anymore 25
we're not gonna make it 79
we're not together anymore 25
we're not married 104
we're not lost 34
we're not ready 48
we're not going 77
we're not friends 137
we're not dating 51
we're not friends anymore 25
we're not gonna make it 79
we're not together anymore 25
we're not married 104
we're not lost 34
we're not ready 48
we're not going 77
we're not friends 137
we're not dating 51