We're out of options tradutor Turco
154 parallel translation
We're not out of options yet.
Henüz seçeneklerimiz bitmedi.
If he doesn't remember that either, we're out of options.
Bunu da hatırlamazsa seçeneğimiz kalmayacak.
Then we're out of options.
O zaman başka seçeneğimiz yok.
Hell, no. But we're running out of options here.
Değilim ama fazla seçeneğimiz de yok.
But I'm afraid we're out of options.
Fakat korkarım ki başka seçeneğimiz kalmadı.
What are you saying, we're out of options?
Sen ne diyorsun, hiç seçeneğimiz kalmadı mı?
We're running out of options.
Seçeneklerin sonundayız.
We're running out of options.
Seçeneklerimiz azalıyor.
We're running out of options, Quark.
Seçeneklerimiz tükeniyor, Quark.
But at this point, we're out of options.
Fakat bu durumda, bizim seçme şansımız yok.
We're out of options, really.
Seçeneğimiz yok, gerçekten.
Well, we're running out of options, Crichton.
Seçeneklerimiz tükeniyor, Chrichton.
Then we're out of options.
- Bu konuda çok kararlı. - O zaman seçeneğimiz kalmadı.
Then you start explaining to us, because we're running out of options here.
O zaman anlatmaya başla çünkü seçeneklerimiz azalıyor.
If this is true, and the mission is down, we're out of options.
Eğer bu doğruysa, ve görev başarısız ise, seçeneğimiz kalmadı.
We're out of options.
Seçeneklerimiz yok.
We're out of options.
Yapacak başka bir şey de yok.
- We're running out of options.
Seçeneklerimiz azalıyor.
We're out of options.
Seçeneğimiz kalmadı.
We're out of options here!
Başka seçeneğimiz yok!
Well, we're kinda running out of options here, bub.
- Seçeneklerimiz tükenmeye başladı, canım.
We're out of options.
Başka şansımız yok.
- We're running out of options.
- Biz seçenekleri tükeniyor.
We're running out of options You guys know anybody plugged into the street trade?
Seçeneklerimiz azalıyor. Sokak ticaretinden tanıdığınız biri var mı?
We're running out of options here.
Seçeneklerimiz azalıyor.
Hey, guys, we're running out of options.
Hey, çocuklar, seçeneklerimiz azalıyor.
We're running out of options here.
Fazla seçeneğimiz kalmadı.
We're out of options, aren't we?
Seçeneklerimiz tükendi değil mi?
It doesn't mean we're out of options.
Bu seçeneklerimizin tükendiği anlamına gelmez.
We're running out of options here, people.
Seçeneklerimiz bitiyor millet.
We're out of options, Travis. 5.2.
Başka seçeneğimiz yok, Travis, 5,2.
We're out of options, Travis.
Başka seçeneğimiz yok, Travis.
We're out of options.
Seçeneğimiz yok.
We're going to sit down, the three of us, and I'm going to lay out for you clearly, what our options are.
Üçümüz oturacagiz ve ben açikça seçeneklerimizi sunacagim.
We're running out of options here, partner.
Olasılıklarımız azalıyor ortak.
You said it yourself, we're running out of options.
Kendin söyledin, seçeneklerimiz azalıyor.
If they get here in two hours or two days, it doesn't change the fact that we're out of options.
Buraya iki saat ya da iki gün içinde gelebilirler, gerçek şu ki seçeneğimiz kalmadı.
Well, the only way would be to compare what happened with a genuine memory of similar content and emotional resonance so unless Colonel Mitchell's made a habit of killing innocent people we're out of options.
Tek yolu olanları benzer duygusal tepkiye ve içeriğe sahip anılarla karşılaştırmak olur. Yarbay Mitchell'ın masum insanları öldürme alışkanlığı yoksa bir seçeneğimiz yok.
Well, if it doesn't work, we're out of options.
İşe yaramazsa, başka seçeneğimiz kalmayacak.
- We're out of options.
- Seçenek kalmadı.
But we're out of options.
Ama seçeneklerimiz bitti.
We're running out of options.
Bu adam olmaz. Seçeneklerimiz tükeniyor.
But we're running out of options.
Ama seçeneklerimiz tükeniyor.
We're out of options.
- Seçeneklerimiz tükendi.
We're out of options.
Başka seçeneğimiz yok.
We're Out Of Options.
- Seçeneğimiz yok.
We're out of options.
İhtimal dahilinde bile değil.
And he's run out of options, because we have his followers tied up, and we're closing in on him.
Seçenekleri azaldı, çünkü yandaşlarını ele geçirdik ve onu köşeye sıkıştırdık.
We're out of options - I have to trust him.
Başka seçeneğimiz yok, ona güvenmek zorundayım.
We're running out of options.
Seçeneklerimiz tükeniyor.
Guess we're kind of running out of options.
Sanırım ihtimallerimiz azalıyor.
we're out of milk 17
we're outside 29
we're out of gas 34
we're out of time 146
we're outta here 62
we're out of here 186
we're outnumbered 31
we're out 196
we're 1906
we're here 1469
we're outside 29
we're out of gas 34
we're out of time 146
we're outta here 62
we're out of here 186
we're outnumbered 31
we're out 196
we're 1906
we're here 1469
we're good 1678
we're not friends anymore 25
we're just friends 257
we're in this together 190
we're late 319
we're back in business 45
we're going shopping 19
we're screwed 280
we're not gonna make it 79
we're sorry 376
we're not friends anymore 25
we're just friends 257
we're in this together 190
we're late 319
we're back in business 45
we're going shopping 19
we're screwed 280
we're not gonna make it 79
we're sorry 376