English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / We've been talking

We've been talking tradutor Turco

623 parallel translation
Say, Mrs. Talbot, I've just been talking with your husband... and I find that we have a lot in common.
Bayan Talbot, biraz önce kocanızla konuşuyordum. Meğer ortak birçok yanımız varmış.
Well, about what we've been talking.
Konuştuğumuz şeyler...
We've been talking about you all the way from St. Petersburg.
St. Petersburg'dan beri yolda hep sizi konuştuk.
We've been talking about you and wondering when we'd see you.
Nasılsınız? Biz de sizin hakkınızda konuşuyorduk. Sizi ne zaman göreceğimizi merak ediyorduk.
- Alec kindly asked me to come around and we've been talking.
- Alec nazikçe davet etti biraz laflıyorduk.
I've been talking to Crosbie, the radio technician, if we want him jammed off the air Crosbie can do it.
Radyo teknisyeni Crosbie'yle konuştum, yayının karıştırılmasını istersek yapabileceğini söyledi.
- Esther, we've been talking.
- Esther, konuşuyorduk da...
Captain, Renault's told us what you said, and we've been talking here together.
Yüzbaşı Renault söylediklerinizi bize iletti, biz de burada o konuyu konuşuyorduk.
But we've been talking out for a long time, and this is it.
Uzun zamandır konuşuyorduk, işte budur.
We've been talking about it for some time and we've come to a decision.
Bir süredir bunun hakkında konuşuyorduk Ve bir karara vardık.
We've been talking.
Konuşuyorduk.
Yeah, we've been talking it over, Demps, we're figuring around setting up with a few hundred head.
bunu konuşuyorduk birkaç yüz kafayla kurulmayı düşünüyoruz.
We've been talking about it for a week.
Bunu bir haftadır konuşuyoruz.
We've been talking about it.
Ondan söz ediyorduk.
I must say ordinarily we would not accept such a secret on our show... but I've been talking a lot to this lady backstage... and I tell you, by golly, I think she's right.
Normalde şovumuzda böyle bir sırrı kabul etmezdik ama bu bayanla kuliste uzun uzun konuşurken vay canına dedim, sanırım haklı.
THAT'S THE RISK, BILL. THAT'S THE RISK WE'VE BEEN TALKING ABOUT FOR MONTHS NOW.
Kalkışı veya tek parça halinde iniş yapıp yapamayacağımızı da.
- We've been talking and we feel that we owe you an apology.
Biz konuşuyorduk. Ve biz, bir özür borçlu olduğumuz düşünüyoruz.
Sometimes when I'm driving that man around, and we passing them cool, fancy restaurants, and these white boys, these white boys they've just been there talking about things, important things, they closing million-dollar deals, I know they are.
Bazen o adamı arabayla gezdirirken ve o güzel, lüks restoranların yanından geçerken beyaz gençler de orada oluyorlar, önemli şeylerden konuşuyorlar, milyon dolarlık anlaşmalar yapıyorlar, biliyorum.
Well, we've been talking it over, sir.
Biz konuşuyorduk, efendim.
But, Grandfather, we've been talking and arguing about this all morning.
Ama Büyükbaba, biz de sabahtan beri bunu tartışıyoruz.
- We've been talking about my book.
- Kitabım hakkında konuşuyorduk.
We've been talking for hours at cross purposes and now we have a plan of action for our valuable English associate.
Saatler süren komplo tartışmalarından sonra İngiliz dostumuz için elle tutulur bir eylem planı oluşturabildik.
- We've been talking about it, but...
- Bu konuda konuştuk, ama...
We've been talking since 8 : 00.
8'den beri konuşuyoruz.
Well, we've been talking about quite a few things.
Pek çok şeyden bahsettik.
And he started saying talking about the last draft case that they had been through and "that motherfucker," and "we'll get you, motherfucker," you know? He just prayed a little bit harder.
Ve sonra da başından geçen son mahkemeden konuşmaya başlayınca "ananı sikerim" ve "seni dışarı çıkınca sikeceğim" falan anlarsınız işte.
Hector, for three years we've been talking to you about not putting the ball on the floor.
Hector, üç yıldır senle topu yere koymakla ilgili konuşuyorum.
We've been talking about you.
Biz de sizin hakkınızda konuşuyorduk.
It's been wonderful talking with you, Danielle and Phil, but that music tells us that we just have time to give away our prizes... before we have to say bye-bye.
Sizinle konuşmak büyük bir zevkti Danielle ve Phil fakat bu müzik bize herkese hoşça kalın demeden önce, sadece ödüllerimizi verecek kadar zamanımız kaldığını söylüyor.
Uh, me and Mother, we've been talking and, uh... well, we've been thinking that...
Eee, ben ve annen, konuşurken, ee... ee biz düşündük kii...
I think we've been talking about the wrong target.
Galiba yanlış hedef hakkında konuşuyoruz.
Night-Timers, we've been talking to the count.
Gece kuşları. Kont'la birlikteyiz
I looked down at his plate and discovered that all the time we had been talking, I'd been cutting up his meat for him.
Tabağına baktım ve bütün bir sohbet boyunca onun tabağındaki eti kesmiş olduğumun farkına vardım.
I'll give you three guesses what we've been talking about.
Üç tahmin hakkınız var. Ne hakkında konuşuyorduk?
There was an interview last week with... a 14-year-old boy from Copenhagen... and it is very relevant to what we have been talking about.
Bu, Kopenhag'dan 14 yaşındaki bir erkek çocukla yapılan görüşme ve konuştuğumuz konuyu yakından ilgilendiriyor.
Incidentally, I've been talking to chef, and we've sorted out what happened.
Bu arada, şefle konuşuyordum da... olayı çözdük.
The distances that we've been talking about up to now are very small by the usual astronomical standards.
Şu ana dek bahsettiğimiz mesafeler astronomi standartlarına göre çok ufak rakamlar.
We've been talking with Uncle Xiao about the past
Xiao Amcayla geçmişini konuşuyorduk
It is what we've been talking about, isn't it?
Daha önce bunu konuşmuştuk, değil mi?
And already some of these new monasteries... or communities or whatever we've been talking about... are becoming institutionalized... and I guess even in a way, at times, sort of fascistic.
Ve bu yeni çıkan manastırların veya cemiyetlerin veya bahsettiğimiz şeylerin kimileri kurumsallaşmaya başladılar bile ve bunun böyle olması bir bakıma faşistçe geliyor.
You've been talking about death ever since we met... but this is the first time I really felt it.
Seninle tanıştığımızdan beri ölüm hakkında konuşursun. Ama ilk defa hissettim ölümü.
Three weeks we've been talking about the Platt Amendment.
Platt Düzenlemesi hakkında iki haftadır konuşuyoruz.
We've been talking about that all morning, about signing that confession and everything.
Bütün sabah bundan bahsettik. İtirafı imzalamaktan ve her şeyden.
We've been talking stupid to a duck.
Ördekle salak salak konuşuyoruz.
Janey, your mother and I've been talking... We thought that this weekend we send you to St. Louis on the plane to see your grandmother.
Janey, annenle ben konuştuk... ve düşündük ki bu hafta sonu seni St. Louis'e göndermeye karar verdik.
We've been talking, Hannibal, and we don't think you ever planned on playing this game.
Hannibal senin bu oyunu gerçekten oynamayı planladığını hiç düşünmemiştik.
Well, we've been talking for hours, and we've reached a decision.
Saatlerdir konuşuyoruz, ve bir karara vardık.
You're not the only ones we've been talking to, it's just you're the last two on my list.
Konuştuklarımız sadece siz değilsiniz ama listemdeki son iki kişi sizsiniz.
They've been on the radio all day, talking about FBI intimidation. We're not thugs, Mr. Anderson. We'll do this my way!
Bütün gün radyoda FBI'ın yıldırma sisteminden söz ettiler, biz haydut değiliz.
Now, we've been talking to the other kids at school, and they get three meals a day.
Anne, pijama partisi vermeme izin verdiğin için teşekkürler. Rica ederim. yok yok, burda oturup ikinizin benim adıma da karar vermenize izin veremem.
Erm, now, we've been talking for one minute.
Şimdi ise, bir dakikadır konuşuyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]