We've got trouble tradutor Turco
171 parallel translation
I got a hunch we're gonna have some trouble with McLaren and that jury on a tear.
Başımız derde girecek McLaren ve o sakat jüriyle.
We've got to make every minute count because... soon we're gonna hit the hills and we're liable to run into trouble.
Her dakikanın hesabını yapıp iş çıkarmalıyız yakında tepeliklere varacağız ve her tür sorunla karşılaşabiliriz.
But we've got trouble enough as it is.
Ama zaten başımız yeteri kadar dertte.
We've got to stick together when we're in trouble.
Zor günlerde birbirimize destek olmamız lazım.
We've got to get her nose up or we'll be in trouble.
Burnunu kaldırmak gerek, yoksa başaramayız.
Mr. Braden, we've got trouble, 750 pounds of it.
Bay Braden, bir problemimiz var, O nerdeyse 300 kg.
We've got enough trouble around here with the Apaches and Dave.
Burada Apaçiler ve Dave yeterince sorun yaratıyor zaten.
We've got trouble here.
Kıç torpido odasında sorun var.
You know, the trouble with us is we've both got the same disease.
Bizim sorunumuz ikimizin de aynı hastalığa sahip olması.
I tell you, we've got trouble.
Size söyleyeyim, başımız dertte. Bu, gazeteler.
I mean we've got trouble enough.
Başımız yeterince belada.
Besides, if there's trouble, we've got... Mr. Karasawa behind us.
Hem, sorun çıkarsa, arkamızda Bay Karasawa var.
Look, we've got trouble.
Bakın, başımız dertte.
We've got trouble!
Başımız dertte!
We've had nothing but trouble since you got here.
Buraya geldiğinden beri başımıza sadece beladan başka bir şey açmadın.
- We've got ourselves some trouble.
- Ne oldu? - Sorunumuz var.
We've got a hell of a lot of trouble here now.
- Güzel. Dinle şimdi. Başımız adamakıllı belada.
We got into a lot of trouble because of him and we are forced to change our location constantly.
Onun yüzünden bir çok sorun yaşadık, silahlarımızı kaybettik ve sabit yerimizi değiştirmek zorunda kaldık.
We've got to face the fact that Sam's in trouble.
Sam'in başının belada olduğu gerçeğini kabul edip çözüm aramalıyız.
We've got trouble.
Dertliyiz.
- Come on, we've got enough trouble.
Yapma ama komiserim, yeterince derdimiz var zaten.
We've got enough trouble without you.
Sen olmadan da başımız yeterince dertte.
We've got enough trouble already.
Zaten yeteri kadar başımız dertte!
I called you in'cause we've got trouble.
Sizi çağırttım, çünkü başımız dertte.
Boss, we've got trouble!
Patron, sorunumuz var!
We've got some trouble.
- Bazı sorunlarımız var.
Er, we've got enough trouble around here without you dreaming up more.
Senin hayallerin olmadan da yeterince belaya bulaştık zaten.
- We've got trouble! - I know, Alphonse is gone.
Çocuklar çok zor durumdayız.
We've got trouble.
Sorunumuz var.
I think we've got trouble.
Sanırım bir sorunumuz var.
- We've got engine trouble.
- Motor arızamız var!
Because we've got enough trouble with France... without suggesting that their greatest detective is a fool.
Çünkü Fransa ile yeterince sorunumuz var... bir de onların en ünlü dedektifinin salak olduğunu sÖyleyemeyiz.
Not yet. We've got enough trouble without a dozen Watergates to handle.
Uğraşacak bir düzine Watergate Skandalı olmadan da başımızda yeterli bela var.
Look, we've got a friend in trouble, and we have to help him.
Bak, başı dertte olan bir arkadaşımız var, ve ona yardım etmek zorundayız.
I think we've got some biker trouble.
Sanırım motosikletçi sorunumuz var.
Me and my brothers wanted to see you because we heard you got some trouble with the Colored.
Ben ve kardeşlerim seni görmek istedik. ... sizin renkliler ile sorunuz var diye duydum.
We've got trouble.
Bir sorunumuz var.
Captain Lewis, ma'am, we've got trouble.
Yüzbaşı Lewis, bir sorunumuz var.
We've got into enough trouble before, and been told off by the head-priest many a time.
Başımızı yeterince derde sokmuştuk zaten, Baş Rahip bize defalarca nasihat etti.
Well, if that's all we've got to go on, somebody's in a lot of trouble.
Peki, eğer tüm bildiklerimiz bu kadarsa birisi başı feci halde belada.
Security? We've got trouble at the North Pole.
Güvenlik, Kuzey Kutbunda sorun var.
You better... oh oh.. we've got trouble
Hazırlansanız iyi... Bir sorunumuz var.
We've got trouble!
Büyük bir sorunumuz var.
- We've got trouble.
- Bir sorun var. Bizimle gelmelisin.
Right now, we've only got 135 furs... with all the rabbits I've done so far... before I got in trouble.
Şu ana kadar başım belaya girmeden önce kestiğim tavşanlardan 135 kürk elde ettim.
Oda Mae, we're in trouble, so you've got to help me.
Oda Mae, başımız dertte. Yardım etmelisin.
We've got trouble.
Ne aksilik!
We got George, we got Harry, we got trouble.
George, Harry ve bela.
- so we've got a little trouble. - this is more than a little trouble!
- küçük bir sorunumuz var.
okay, so we've got big trouble!
- Bu küçük filan değil! Pekala, O zaman büyük bir sorunumuz var!
We've got some trouble up ahead.
İleride bir sorunumuz var.
we've got your back 24
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got time 35
we've got this 62
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got time 35
we've got this 62
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85