We can't do it tradutor Turco
1,240 parallel translation
Since we can't seem to do it when we're awake, I thought I'd visit you in your dreams.
Uyanıkken bunu yapamayacağımız göründüğünden, rüyalarına bir ziyaret yapmayı düşündüm.
We can't do it again soon.
Bunu tekrar yapamayiz.
Alright, alright! It's obvious be have to do something, but we can't just make them leave!
Bir şeyler yapmamız gerektiği açık, ama onları öylece sokağa atamayız.
It's obvious we have to do something, but we can't just make them leave.
Bir şeyler yapmamız gerektiği açık, ama onları öylece sokağa atamayız.
Teal'c's attempting a manual dial..... but we can't do it with the wormhole open from your end.
Teal'c deniyor ama siz solucan deliğini açmışken bunu yapamayız.
When this is all over, we can play Spanish violins for each other, but until then, why don't you do something about it?
Bu iş bitince istersen birlikte yas tutarız. Ama o zamana kadar neden bir şeyler yapmıyorsun?
But... we can't do it anyway.
Ama biz yine de yapamayız.
Can't we do it later?
Bunu daha sonra yapabilir miyiz?
We can't do it. I want something we can do.
İşe yarayacak bir şey bulmak lazım.
Can't do anything about it, can we?
Yapacak bişey yok, yerleşin.
We can't do that ; it isn't right
Hayır! Bunu yapamayız. Bu doğru değil.
Do people have the right of speech today? TV talks to you but you can't answer. It's the first time in history that we have a box at home that talks like this, but you can't say :
Yeni ulaşan bilgilere göre,... ordunun Muhafızlar'ın yasadışı olarak el koyduğu topları ele geçirme girişiminin ardından başkentte ciddi bir kargaşa patlak verdi.
Damn it! At this rate, everyone will... Isn't there anything we can do?
Lanet olsun Bu hızla herkes...
If they can't do it in Shenzhen, we'll go to Hong Kong.
Eğer Shenzhen'de iyileştiremezlerse Hong Kong'a gideriz.
We can't do it without him.
Onsuz bu işi yapamayız.
Which is why we can't do it, the you-and-me thing.
Bu yüzden, yapamayız. Sen ve ben birlikte.
We can't kill him in our world, so we'll have to do it in his.
Onu kendi dünyamızda öldüremiyorsak, biz de onu, onun dünyasında öldürürüz.
We can't do it without you.
Bunu sensiz yapamayız.
If we do, it's binding. They can't even break that apart.
Eğer şu birleşme olayını yaparsak, onlar bile bizi ayıramaz.
Stop it, we can't do this anymore.
Kes şunu, artık bunu yapamayız.
Can't we just enjoy it, see where it leads? Why do we always have to analyse everything?
Neden sürekli her küçük şeyi analiz ediyoruz?
But we can't do it alone.
Ama bunu tek başımıza yapamayız.
- We can't do it today.
- Bugün...
- You can't do anything until we get it.
- Alana kadar hiçbir şey yapamazsın.
The healthiest thing we can do is just ignore this and pretend it doesn't exist.
Yapabileceğimiz en sağlıklı şey, bu olayı görmezden gelip hiç olmamış gibi yapmak.
We can't do it without you, so...
- Ben götüremem. - Sensiz yapamayız.
We can't do it again.
Tekrar yapamayız.
( Deacon ) No. Our regular sitter can't do it. We have to keep trying.
Aklıma çılgınca bir şey geldi.
We can't do it without him, Kyle.
Onsuz yapamayız Kyle.
I think you'll make it to the front door before we realise we can't do without you.
Sanırım, biz sizsiz yapamayacağımızı anlayana kadar siz ön kapıya varmış olursunuz.
Cos they're the ones who caused this and they'll do it again if we can't find them.
Çünkü buna sebep olan onlar. Eğer onları bulamazsak yine olacak.
We can't just do it on command.
Bir komutla, öylece yapamayız.
But if we're gonna do it, can't we do it without him?
Ama onlarsız da yapamaz mıyız?
If you don't do your job right the experiment makes no sense and we can stop it right now.
Eğer işinizi düzgün yapmazsanız Deney duygusuz yapar. ve biz artık durduramayız.
Look, we need to send a series of messages to the Jewish police to the Jewish Council, to our own people in the Ghetto and to the Nazis. And we need to do it right now, we can't wait.
Bak, Yahudi polisine ve yahudi komitesine birçok mesaj göndermeliyiz Getto'daki halkımıza ve Naziler'e de ve bunu hemen yapmalıyız, bekleyemeyiz.
Can't we do it during the day?
Gündüz yapamaz mıyız?
We don't know a single person we can do it with, and it's too scary calling up strangers.
Tek bir kişi ile ne yapabileceğimizi bilmiyoruz. Üstelik yabancı birilerini davet etmek, fazla korkutucu.
We can't think about what he did or anything else about him. It's a job. We have to do our job right.
Burada bir iş yapıyoruz ve işimizi düzgün yapmalıyız.
We can't do any more experiments with the laser until you boys fix it.
Siz çocuklar lazeri düzeltene kadar artık onunla deney yapamayız.
We can't do it here.
Burada olmaz.
Well, we can't do it alone.
Yalnız başımıza başaramayacağımız belli.
You can't do anything with the information you have, except maybe publish it in the Everyone Thinks We're Insanos Home Journal.
Elinizdeki bilgi ile de hiçbir şey yapamazsınız. Belki de yayınlarsınız. Herkesin bunun bizim çıIgın günlüğümüz olduğunu sanacak olması dışında tabi.
What can't we do if we get in it?
Eğer karar verirsek neyi başaramayız ki?
Because it's time we realized we can't make her do something she doesn't wanna do.
Çünkü istemediği bir şeyi ona yaptıramayacağımızı fark etme zamanımız geldi.
If we can't fix this, it could undermine the good you've done and all the good that you're still destined to do.
Bunu düzeltemezsek, yaptığınız bütün iyilikleri ve yapacak olduğunuz bütün iyilikleri mahvedebilir.
No, we can't let you do that, it's too dangerous.
Hayır, senin bunu yapmana izin veremeyiz, çok riskli.
See if we can't do it a little better?
Eğer biraz daha iyisini yapamazsak, görürüz?
It's exactly what we can't do.
Bu aslında bizim neyi yapamayacağımız.
If we're gonna speak to the Xyrillians, we can't do it without the Klingons knowing about it.
Eğer Xyrillianlar ile konuşacaksak, Klingonların bunu fark edemeden yapmamızın bir yolu yok.
If you can't, we can do it another day.
Eğer altından kalkamayacaksan, başka bürgün yapabiliriz.
It's impossible. We can't do this by Friday.
Phoebe bu imkansız, Cuma gününe yetiştiremeyiz.
we can't 1514
we can't leave 63
we can't afford it 60
we can't give up 27
we can't do anything 50
we can't wait 112
we can't stop 49
we can't get out 36
we can't have that 76
we can't go back 57
we can't leave 63
we can't afford it 60
we can't give up 27
we can't do anything 50
we can't wait 112
we can't stop 49
we can't get out 36
we can't have that 76
we can't go back 57