We can't wait tradutor Turco
1,415 parallel translation
We can't wait a few more days.
Birkaç gün daha bekleyemeyiz.
We can't wait for Coilette any longer!
Coilette'i daha fazla bekleyemeyiz!
Yeah, we can't wait that long!
Evin altı küf oldu.
We can't wait.
Bekleyemeyiz.
We can't wait any longer, Jonas.
Daha fazla bekleyemeyiz, Jonas.
- We can't wait any longer.
- Daha fazla bekleyemeyiz.
Wait, we can't be that far off-trail.
O kadar da uzaklaşmış olamayız.
We can't wait till the morning.
Sabaha dek bekleyemeyiz.
I'm sorry, sir, we can't wait any longer.
Üzgünüm efendim daha fazla bekleyemeyiz.
I can't wait till we get rid of these things.
Onlardan kurtulmak için can atıyorum.
Whatever it is, can't it wait until we get to work?
Söyleyeceğin şey her neyse işe gidene kadar bekleyemez mi?
- / We'd hate to be / - / Can't wait to be /
- Olmaktan nefret ettiğimiz - Olmayı bekleyemediğimiz
Baby, I can't wait till we get to your room!
Bebeğim, odana gidene kadar bekleyemeyeceğim!
Dear Princeton Girl, I can't wait till we finally get to meet.
Sevgili Princeton Kızı, tanışacağımız anı iple çekiyorum.
And we can't wait for these three armies to join... or we'll be crushed between them.
Bu üç ordunu birleşip... bizi aralarında ezmelerini bekleyemeyiz.
- Mort, wait. Can't we just?
- Mort, bekle, biz...?
Can't you wait until Italy? We're close.
İtalya'ya kadar bekleyemez misin?
Can't we wait till we get back to the house?
Eve girene kadar bekleyemez miyiz?
'Only we can't wait to meet her finally'and also I was wondering if she wanted anything special for lunch?
Onunla tanışmayı bekleyemiyoruz, öğle yemeği için özel bir şey ister mi?
No, wait, we can't bring them back here.
Hayır, onları tekrar buraya getiremeyiz.
We can't wait till tomorrow.
Çok geç olabilir.
But can't you wait until we're gone?
Biz gidene kadar bekleyemez misin?
We can't wait forever There's this gathering
Bir toplantı var, ve arkadaşlarım yanımda bir kız arkadaşımı getirmemi bekliyorlar.
We can't wait to eat what's inside.
İçindekini yemek için sabırsızlanırsın her zaman.
Oh no, wait we can't Friday.
Hayır, durun cuma olmaz.
-... we can't wait forever. - No.
- Doğru.
Can't we just wait for Doc?
Doktoru bekleyemez miyiz?
We can't wait any longer
Chun, seni bekleyemeyeceğiz, tamam mı?
We can't wait that long. We must tell the authorities today.
Bu çok uzun. 2 gün içinde ölümü rapor etmeliyiz.
We can't wait in here in vain on your 25th birthday.
25. yaşında buraya tıkılıp kalmayalım.
We can't wait for long Anything else?
Uzun süre bekleyemeyiz. Başka?
We can't wait until the next station.
İstasyona kadar bekleyemeyiz.
We can't wait too long. If we have to go in and stop the virus...
Eğer içeri girip virüsü durdurmamız gerekiyorsa... o kadar fazla bakleyemeyiz, Tony.
We can't wait any longer.
Daha fazla bekleyemeyiz.
We can't wait.
- Bekleyemem.
We can't wait for Leo.
Biz Leo için sabırsızlanıyorum.
- So, wait, we can't get in?
- Peki, bekle, biz alamıyorum?
We wouldn't have come, but this can't wait.
- Bu sabırsızlanıyorum.
We can't wait too much longer.
Daha fazla bekleyemeyiz.
We can't wait any longer.
Daha fazla bekleyemeyiz
And then you can fire people, and you'll actually have the authority to do it, not like that time we went to Home Depot and you started firing anyone who wouldn't wait on you.
Sonra da onları kovabilirsin, Ve gerçekten buna yetkin de olacak, Biz ev depozitosunu ödemeye gittiğimizde seni beklemeyenleri kovmak gibi de değil.
YEAH, WE CAN'T WAIT TO SEE YOU EITHER.
Evet, biz de sizi çok özledik.
- but we can't use it, not from here. - Wait.
- Kate, bekle bir dakika.
We can't sit around and wait for something to happen.
Oturup bir şeyler olmasını bekleyemeyiz.
Can't wait to see his face when we bust him.
Yakaladığımızda yüzünü görmek için sabırsızlanıyorum.
[Tense instrumental music] Please, we can't afford to wait.
Lütfen, bekleyemeyiz.
Well, we can't wait to have kids.
Biz çocuğumuz olsun diye can atıyoruz.
I can't wait till we bury the last of you hepburn types.
Senin gibi Hepburn çakmalarının sonu gelsin istiyorum.
The situation has changed. We can't wait till May
Durum değişti, mayısa kadar bekleyemeyiz.
- We can't just sit here. - We wait for Cuervo.
- burda böyle bekleyemem.
Can't you wait till we get on the train?
Trene binene kadar bekleyemez misin?
we can't wait any longer 47
we can't leave 63
we can't 1514
we can't give up 27
we can't afford it 60
we can't do it 50
we can't do anything 50
we can't stop 49
we can't get out 36
we can't have that 76
we can't leave 63
we can't 1514
we can't give up 27
we can't afford it 60
we can't do it 50
we can't do anything 50
we can't stop 49
we can't get out 36
we can't have that 76