We don't have a lot of time tradutor Turco
366 parallel translation
We don't have a lot of time here.
Onun adı Wayne.
I don't wanna take a lot of your time,'cause we do have a little entertainment for ya.
Çok vaktinizi almak istemiyorum çünkü sizin için hazırladığımız bir şov var.
Striker, we don't have much time, but I'll say this... you pull this off, and a lot of people just might forget that Macho Grande ever happened.
Striker, fazla vaktimiz yok. Şunu söylemeliyim ki bunu başarırsan pek çok insan Macho Grande'yi tümüyle unutacak.
As long as were in this sort of public service mood I'd like to mention a social problem we have in this country that a lot of people don't like to talk about in public but I think it's time we faced this thing head on.
Madem kamu hizmetinden konuşuyoruz bu ülkede birçok kişinin toplum içinde konuşmaktan hoşlanmadığı ama artık yüzleşmemiz gereken toplumsal bir sorundan bahsetmek istiyorum.
We don't have a lot of time.
Fazla zamanımız yok.
We don't have a lot of time.
Çok zamanımız yok.
And we don't have a lot of time.
Ve çok da zamanımız yok.
- We don't have a lot of time.
- Fazla vaktimiz yok.
We don't have a lot of time, guys.
Fazla vaktimiz yok.
But from what I've just heard, we don't have a lot of time.
Ama duyduğum kadarıyla fazla vaktimiz kalmamış.
We don't have a lot of time.
Fazla vaktimiz yok.
We don't have a lot of time, so they're gonna have to be local.
Fazla vaktimiz yok, o yüzden buradan birileri olacak.
We don't have a lot of time, so I'll get right to the point.
Fazla zamanımız yok, o yüzden hemen konuya gireceğim.
We've set off every long-range scanner in the area, so we don't have a lot of time.
Bölgedeki tüm uzun menzilli tarayıcılara yakalandık. Fazla zamanımız yok.
So we don't have a lot of time.
Yani fazla zamanımız yok.
Captain, we don't have a lot of time.
Kaptan, fazla zamanımız yok.
Please, we don't have a lot of time.
Lütfen. Fazla zamanımız yok.
I know this is a difficult adjustment for you to make but we don't have a lot of time.
Bu ayarlamaları yapmanın senin için zor olduğunu biliyorum ama fazla zamanımız yok.
I'm sorry to call you together at this early hour, but we don't have a lot of time.
Bu kadar erken saatte rahatsız ettiğimiz için özür dileriz ama zaman yok.
- We don't have a lot of time!
Fazla zamanımız yok.
Let's get to work, because we don't have a lot of time.
İşe koyulalım. Fazla zamanımız yok.
We need you. We don't have a lot of time, okay?
sana ihtiyacımız var.zamanımız yok, tamam mı?
You know what? We're almost there, and we don't have a lot of time.
Biliyor musun, neredeyse geldik ve fazla vaktimiz yok.
- So? You and I have to talk and we don't have a lot of time.
Konuşmamız gerek ve fazla vaktimiz yok.
We don't have a lot of time.
Çok fazla zamanımız yok.
We don't seem to have a lot of time.
Hem görünüşe göre fazlada zamanımız kalmadı.
Michael, we don't have a lot of time on this earth.
Michael, bu dünyada fazla zamanımız yok.
We don't have a lot of time.
Fazla zamanımız kalmadı.
So we don't have a lot of time- -
Anlayacağınız pek fazla zamanımız yok...
Well, quick, we don't have a lot of time.
Hızlı, çok zamanımız yok.
I'm sorry, we don't have a lot of time here.
Üzgünüm, pek zamanımız yok.
And we don't have a lot of time either.
Ve fazla zamanımız da yok.
Pilot, we don't have a lot of time, in fact, we have no time.
Pilot, çok fazla zamanımız yok, aslında hiç zamanımız yok.
Nigel, just play everything you know, we don't have a lot of time.
Nigel, hatırladığın her şeyi dene, ama zamanımız azalıyor.
We don't have a lot of time today.
Bugün fazla zamanım yok.
We don`t have a lot of time. | Do you understand that?
Fazla zamanımız yok, anlıyor musun?
We've got a lot of work to do, and we don't have much time...
Yapacak işimiz çok ve zamanımız yok.
We don't have a lot of time.
Tamam, fazla vaktimiz yok. Tamam mı, Jolie?
Something tells me, we don't have a lot of time.
Söyelemem gerekirse pek fazla zamanımız yok.
We don't have a lot of time.
Fazla zamanımız yok..
I know we don't have a lot of time and I don't want to know anything.
Görüşmeyeli uzun zaman oldu. Hiçbir şey bilmek istemiyorum.
Look, we don't have a lot of time.
Bak, fazla vaktimiz yok.
Okay, not to cut this reunion short, but we don't have a lot of time.
Tamam, birleşmenizi bölmek için değil ama fazla zamanımız yok.
We don't have a lot of time.
Trafik çok yoğundu Fazla zamanımız yok.
Rommie, we don't have a lot of time, we need an emergency brace now and you will lift us
Rommie, fazla zamanımız yok. Acil durum freni gerekiyor. Bizi almalısınız.
- Because we don't have a lot of time.
- Çünkü fazla vaktimiz yok.
Deacon, listen, we don't have a lot of time.
Bak, Deacon, çok vaktimiz yok.
Come on, Jimmy, we don't have a lot of time.
Haydi Jimmy, fazla vaktimiz yok
Like you said, we don't have a lot of time.
- Neden sadece devam etmiyoruz?
I don't have a lot of time. We're in the middle of this.
Yateri kadar çok zamanım yok, bu işin tam ortasındayız.
David, I'm sorry, but we don't have a lot of time.
David, kusura bakma ama burada fazla zamanımız yok.