We don't have all day tradutor Turco
133 parallel translation
I don't see why we have to keep getting down all day?
Neden tüm gün çöküp durduğumuzu anlamış değilim.
Hurry up! We don't have all day.
Çabuk ol, tüm gün bekleyemeyiz.
We don't have all day.
Tüm gün buna vaktimiz yok.
All right, let's go. We don't have all day.
Pekala, devam edelim, fazla vaktimiz yok.
On the double. We don't have all day. Get that wood up there.
Acele edin, bütün gün burada kalamayız.
- Matthew, we don't have all day.
- Matthew, bütün gün duramayız!
We don't have all day.
Fazla vaktimiz yok.
We don't have all day, and I wanna teach this lady how to swim.
Bütün gün bekleyemem, bu bayana yüzme öğretmek istiyorum.
We don't have all day, Barney.
Bütün gün vaktimiz yok, Barney.
- Come on, we don't have all day.
- Haydi, tüm gün vaktimiz yok.
We don't have all day.
Bütün gün burada bekleyemeyiz.
We don't have all day.
İşimiz gücümüz var.
We don't have all day.
Bütün gün seni bekleyemeyiz.
We don't have all day!
Bütün gün bekleyemeyiz!
We don't have all day.
- İşimiz gücümüz var.
Then do it, we don't have all day, man.
Yap öyleyse, bütün günümüz yok.
- We don't have all day.
- Akşama kadar bekleyemeyiz burada.
We can stand here all day reminding ourselves just how much we hate each other but you don't have the time.
Bütün gün burada durup, birbirimizden ne kadar nefret ettiğimizi anımsatarak geçirebiliriz ama zamanın kalmadı.
We don't have all day to rub up against each other.
Bütün gün birbirimizi okşayamayız. Seks hayatımız iyi, inan bana.
All right, I know you're my superior officer and we have to work together... but for the rest of the day, just don't talk to me.
Üstüm olduğunu ve birlikte çalışmamız gerektiğini biliyorum ama görev dışında benimle konuşmanı istemiyorum.
We don't have all day.
Çabuk, acele edin!
- Aphrodite, we don't have all day!
- Afrodit, tüm gün bununla uğraşamayız!
Come on, we don't have all day.
Haydi. Tüm günü buna mı harcayacağız?
I know, we don't have all day... Are, are you going to wear... that?
Biliyorum, vaktimiz de az.
Well, we don't have all day.
Önümüzde koca bir gün yok.
- We don't have all day.
- Tüm günümüz yok.
- We don't have all day.
Bütün bir gün bekleyemeyiz! Kapaktan uzaklaş!
We don't have all day.
Tüm gün bekleyemem.
We don't have all day.
Bütün gün bekleyemeyiz.
Come, dear, we don't have all day.
Haydi, koca bir günümüz yok.
- We don't have all day.
- Zamanımız yok.
Quit gawking, we don't have all day.
Aval aval bakmayı bırak, bütün gün bunu mu yapacağız?
Pilar, we don't have all day.
Pilar, bütün gün vaktimiz yok.
We don't have all day!
Bütün bir günümüz yok!
Come on ladies, we don't have all day.
Hadi.
We don't have all day.
Bütün günümüz yok.
I don't understand how somebody who had all day sitting around to get ready waits till 20 minutes before we have to leave!
Senin gibi bütün gün evde oturan biri hazırlanmak için neden son 20 dakikayı bekler anlamıyorum!
We don't have all day.
Bütün günü ona harcayacak değiliz.
We don't have all day.
Hadi. Oyalanmayı bırakın.
- Come, we don't have all day!
- Hadi, bütün günü burada geçiremeyiz!
- We don't have all day.
- Tüm günümüzü sana veremeyiz.
we don't have all day.
Bütün gün burada kalamayız.
- We don't have all day.
- Tüm gün vaktimiz yok.
Quickly, we don't have all day
Acele et, Bütün günümüz yok.
We don't have all bloody day.
Bütün gün burada oyalanamayız.
Come on, people. We don't have all day.
Haydi millet.Vaktimiz yok, takip etmemiz gereken
Come on, let's go, We don't have all day,
Gidelim, tüm gün bekleyemeyiz.
Look, we don't have all day. I'm-I'm sorry, Mr. Yuni.
Bütün gün bekleyemeyiz.
We don't have all day.
Bütün günü harcamayalım.
And we don't have a goddamned pedophile uncle who made our childhood a living hell and explains away all your shit in one fell swoop.
Ayrıca çocukluğumuzu cehenneme çevirmiş lanet olası pedofil bir dayımız da yok, olanlar senin hatan, suçu başkasına atmaya çalışma.
Santiago : We don't have all day here.
Akşama kadar bekleyemeyiz.