We don't have that kind of time tradutor Turco
67 parallel translation
We don't have that kind of time.
O kadar vaktimiz yok.
- We don't have that kind of time.
- Bu tür zamanımız yok.
We don't have that kind of time.
O kadar zamanımız yok.
We don't have that kind of time.
Bizim o kadar vaktimiz yok.
Zoey, we don't have that kind of time.
Zamanımız yok.
- We don't have that kind of time.
- O kadar vaktimiz yok.
We don't have that kind of time, Ms. Woods.
Bizim o kadar vaktimiz yok, Bayan Woods.
I don't expect to have the kind of physical intimacy that we used to have, although maybe in time that'll come.
Eskiden aramızda olan fiziksel bağın olmasını beklemiyorum, ama zamanla o da olabilir.
- We don't have that kind of time, Tony.
Bu türden bir zamanımız yok, Tony.
We don't have that kind of time.
Böyle bir vaktimiz yok.
We don't have time for that kind of paperwork.
Bu gibi işlere ayıracak vaktimiz yok.
Lauren, I don't think we have that kind of time.
Lauren hiç böyle bir konusma yapacak bir iliskide oldugumuzu zannetmiyorum.
- We don't have that kind of time. Sorry.
Lanet olsun, Chloe, o kadar zamanımız yok.
I could start the process. We don't have that kind of time.
Büyütmeye başlarım ama uzun sürer.
I'm sorry Colonel... but the fact is we don't have that kind of time.
Ne yazık ki bizim o kadar zamanımız yok.
If we had a few days, we could figure out a way to pull this off, but I gather we don't have that kind of time.
Birkaç gün vaktimiz olsa, sorunu hâlletmenin bir yolunu bulurduk. Ama bence o kadar vaktimiz yok.
It's hard to tell without testing and we don't have that kind of time.
Ama kontrol etmeden söylemek zor. Hem o kadar zamanımız yok.
DNA testing could take weeks, and we don't have that kind of time.
DNA testi haftalar sürebilir ve bu kadar zamanımız yok.
We don't have time for that kind of sentiment!
Böyle duygusallığın zamanı değil.
We don't have that kind of time.
- Bunun için vaktimiz yok.
- I don't think we have that kind of time.
- Buna zamanımız olduğunu sanmıyorum.
Now that we don't see each other really anymore, we just kind of, like, cherish the time that we have together.
Öyle atmak yok demiştik ama. Artık birbirimizi neredeyse hiç görmüyoruz. Biraraya gelince tadını çıkarmak istiyoruz.
It'll take too long to dig deep enough like that. We don't have that kind of time.
O kadar derin kazacak kadar vaktimiz yok.
Sir, getting a warrant could take days. We don't have that kind of time, and...
Bayım, izin belgesi çıkarmak günler sürebilir ve bizim bu kadar vaktimiz yok.
But we don't have that kind of time.
Bizim o kadar zamanımız yok ama.
- No, we don't have that kind of time.
- O kadar zamanımız yok.
The DNA from the tears will tell us if it's Mandy. Well, we don't have that kind of time.
Gözyaşlarından alınan DNA bize Mandy olduğunu gösterecektir.
- We don't have that kind of time.
- Bizim öyle bir lüksümüz yok.
Well, we don't really have the time to build that kind of technology, and like I said before, you know, the only way to make sure we really hit that target on the nose is if someone's right on top of it.
Daha önce dediğim gibi böyle bir teknolojiyi üretecek zamanımız yok. Hedefi vurduğumuzdan emin olmak için birisinin onun üzerinde olması gerekir.
Look, normally we could do this whole therapy courtship thing where you sat on my couch and we talked about the cushions for six months till you learn to trust me, and then we'd get right into it, but we don't have that kind of time.
Bak, normalde tüm bu terapi flörtü olayını bana güvenmeyi öğrenene kadar altı ay boyunca sen kanepeme uzanmış bir şekilde minderler hakkında konuşarak yapıp olaya öyle girerdik ama o kadar zamanımız yok.
We're old now. We don't have that kind of time any more.
Oğlum yaşlandık artık, öyle bir zaman kalmadı yani.
We don't have that kind of time.
- O kadar zamanımız yok.
Charlie, we don't have that kind of time.
Charlie, o kadar vaktimiz yok.
SECNAV needs to know that we don't have that kind of time right now.
Donanma Bakanı'na söyle şu anda öyle bir vaktimiz yok.
- We gotta get Irene help now. - ( Johnny speaks indistinctly ) We don't have that kind of time, man.
- O kadar zamanımız yok dostum.
- But we don't have that kind of time. - Mm...
Ama o tür bir zamanımız yok.
Unfortunately, we don't have that kind of time.
Maalesef öyle bir vaktimiz yok.
We don't have that kind of time.
Öyle bir vaktimiz yok.
I'm sorry, guys, we just don't have that kind of time right now.
Özür dilerim çocuklar ama şu anda bu pek mümkün değil.
Well, for expert-hood they say ten thousand, but since we don't have that kind of time... all of them?
Üzgünüm, burada ne tür bir saatten bahsediyoruz? Uzman olmak için 10 bin saat gerekli... Ama bizim hepsini yapacak zamanımız yok?
And of course, in Don's case, we don't have that kind of time.
Elbette Don'un durumunda o kadar vaktimiz yok.
Well, we don't have that kind of time at $ 5 an hour.
Saati 5 dolarlık anlaşma için zamanımız yok.
I don't think we have that kind of time.
O kadar zamanımız olduğunu sanmıyorum.
They would take too long to recover, we don't have that kind of time.
Kendine gelmeleri uzun sürer, o kadar vaktimiz yok.
Oh, well, we don't really have that kind of time.
O kadar zamanımız yok.
Sadly, we don't have that kind of time.
Ne yazık ki bu kadar zamanımız yok.
- We don't have that kind of time.
- O kadar zamanımız yok. - Evet.
We don't have that kind of time.
Buna zamanımız yok.
We-we don't have that kind of time.
O kadar vaktimiz yok.
We don't have that kind of time.
O kadar vaktimiz yok
No! We don't have that kind of time!
Hayır, o kadar vaktimiz yok.