We have a problem here tradutor Turco
256 parallel translation
- We have a problem here, too. - What?
- Burada da bir sorun var gibi.
Only we have a problem here.
Ama burada bir sorunumuz var.
We have a problem here.
Burada bir sorunumuz var.
- Homer, we have a problem here.
- Homer, burda problemimiz var.
We have a problem here?
Bir sorun mu var?
We have a problem here.
Bir sorunumuz var.
Houston, we... we have a problem here.
Houston, bir sorunumuz var.
It appears that we have a problem here.
Anlayacağın küçük bir sorunumuz var.
So you think we have a problem here?
Bir sorun olduğunu mu düşünüyorsun?
Do we have a problem here?
Burada bir sorun mu var?
- Yeah, I think we have a problem here.
- Evet, bir sorunumuz olduğunu düşünüyorum.
- Do we have a problem here?
- Burada bir sorunumuz mu var?
We have a problem here, Major.
Bir problemimiz var, Binbaşı.
Miss Foss... we may have a problem here.
Bayan Foss burada bir sorun olabilir.
- I said we may have a problem here.
- Burada bir sorun olabilir dedim.
Gentlemen. We have here a technical problem.
Beyler, teknik bir sorunumuz var.
We have a little problem here.
Burada küçük bir sorunumuz var.
You see, gentlemen, what we have here is a problem of enormous diplomatic complexity.
Beyler, burada karmaşık bir durumla karşı karşıyayız.
HOUSTON, WE HAVE A PROBLEM UP HERE. Man ( on radio ) :
Ne diyorsun?
We could have ourselves a real problem here.
Bir sorunumuz olabilir.
We have a minor problem here.
Küçük bir sorunumuz var.
- We seem to have a problem here.
- Burada bir problemimiz var gibi.
I think what we have here is a gas pressure problem.
Sanırım burada bir gaz basıncı sorunumuz var.
We have a little problem here.
Ufak bir sorunumuz var.
If all the corpses buried around here were to stand up all at once we'd have one hell of a population problem.
Eğer buralarda gömülü bütün cesetlerin hepsi birden ayağa kalksaydı... bayağı bir nüfus sorunumuz olurdu.
Anyway, I admit it was a fairly ridiculous thing to do but I mean, obviously we have a little problem here.
Neyse, yaptığımın çok saçma olduğunu kabul ediyorum.. .. ama belli ki, küçük bir sorunumuz var.
Now, we have got a bit of a problem here. Let's say, everyone from behind the row that was holding up the portraits of ancestors should will it to come down heads, and everyone from the ancestral portraits downwards - tails.
Farz edelim ki, atalara ait resimleri tutan sıranın arkasındaki herkes tura ve öndekiler yazı dedi.
Have we got a problem here, Marilyn?
- Bir sorunumuz mu var, Marilyn?
We have a big problem with lice here.
Büyük bir bit salgını sorunumuz var burada.
Mr. Newton, we have a real problem here.
Bay Newton büyük bir problemle karşı karşıyayız.
Lula, you better get over here. We have a problem.
Lula, buraya gelsen iyi edersin, bir problemimiz var.
We might have a... Have a problem here.
Galiba bir sorunumuz var.
On line four we have Mac, who's recently moved here from Australia and he's having a problem with a co-worker.
Dördüncü hatta Mac var. Kendisi Avustralya'dan daha yeni taşınmış ve iş arkadaşıyla problemi var.
- Sir, we have a problem here.
Şu adamı durdurun!
If it happened here, we may have a problem.
Burada almışsa bir sorunumuz olabilir.
I think we may have a problem here.
Bir sorunumuz olduğunu düşünüyorum.
We have a small problem here keeping our Lenten vows.
Paskalya orucu yeminlerimizle ilgili ufak bir sorunumuz var da.
But, if he is here, we have a problem.
Eğer buradaysa, sorunumuz var demektir.
Diana, we have a real problem here.
Diana... burada gerçek bir problemimiz var.
We have a real problem here.
Bir dakika. Burada gerçek bir problemimiz var.
I think we have a serious problem here, Xena.
- Burada çok ciddi bir problemimiz olduğunu düşünüyorum, Zeyna.
Uh, Gare, I think we have a little problem here.
Gary, sanırım küçük bir sorunumuz var.
Apparently we have a communication problem here.
Sanırım bir iletişim sorunu ile karşı karşıyayız.
Ahh... we have sort of a problem here.
Ne oldu? Bir problemimiz var.
We got a problem, d'Argo came down here and the bloodhounds have him.
Bir sorunumuz var. D'Argo buraya geldi ve kan avcıları onu yakaladı.
We have a big problem here.
Büyük bir problemimiz var.
People, we have a real problem here.
Beyler, ciddi bir sorunumuz var.
We have to know Brian's state of health whether or not this is a hoax, and we have to you have to make sure that if there is a real problem here that we don't jeopardize Mr. McMinn's well-being by our actions.
Brian'in sağlık durumunu öğrenmeliyiz. Ya da bu bir eşek şakası mı yoksa ciddi bir durum mu anlamalıyız. Böylece Bay McMinn'in hayatini tehlikeye atmamış oluruz.
We have a problem. Had to call you here.
Bir sorunumuz var.
I guess you all know by now that we have one here among us who's been forced to retire because of a... A heart problem we were all made aware of a few weeks back.
Sanırım hepiniz, aramızda birkaç hafta önce öğrendiğimiz bir kalp sorunu yüzünden zorunlu olarak emekli edilen birinin olduğunu biliyorsunuzdur.
Are we gonna have a problem here? - She's scared, that's all.
Biraz korktu, hepsi bu.