We have to do something tradutor Turco
1,398 parallel translation
We have to do something before his father gets here.
Babası buraya gelmeden önce bir şeyler yapmalıyız.
We have to do something.
Bir şeyler yapmalıyız.
We have to do something to stop him.
O'nu durdurmak için birşey yapmalıyız.
We have to do something!
Birşeyler yapmalıyız!
We have to do something.
Bir şey yapmak zorundayız.
Peter, we have to do something.
Peter, birşeyler yapmak zorundayız.
Well, we have to do something.
Bir şey yapmalıyız.
We have to do something!
Bir şey yapmamız lazım.
If she's getting ready to take that step, we have to do something.
Bu adımı atmaya hazırlanıyorsa, bir şeyler yapmalıyız. - Aynı fikirdeyim.
- We have to do something about this.
- Bununla ilgili bir şeyler yapmak zorundayız.
- We have to do something. They're honeymooning in Mexico.
Balayı için Mekska'ya gidiyorlar.
We have to do something.
Birşeyler yapmalıyız.
We have to do something.
Bir şeyler yapmamız gerek.
You guys, we have to do something.
çocuklar, bişey yapmak zorundayız.
We have to do something about it.
Bu konuda bir şeyler yapmak zorundayız.
Clark, we have to do something.
Clark, bir şey yapmalıyız.
But they're about to shoot my colleague and we have to do something.
Ama arkadaşımı vurmak üzereler ve bir şeyler yapmamız gerekiyor.
Well we have to do something.
-... için hatırı sayılır bir iş yaptıklarından şüpheleniyorum. - Bir şey yapmak zorundayız.
We have to do something, fast!
Çok çabuk bir şeyler yapmalıyız!
We have to do something now.
Hemen birşeyler yapmalıyız.
We have to do something to protect our son!
Onu korumalıyız!
- Rick, we have to do something.
- Rick, bir şeyler yapmak zorundayız.
'Cause that was your idea also, no? Well, there are never any guarantees but we have to do something.
O halde bir garanti veremem size yani yapılacaklar konusunda..
"We have to do some science, Something real,"
"Biraz bilimle uğraşmalıyız. Gerçek bir şeyle."
Fancy, do we have to meet like this, like we've done something wrong?
Fancy.. Kötü birşey yapmışız gibi.. gizli buluşmak zorunda mıyız?
I thought it might have something to do... with a transmission we picked up on a receiver.
Düşündüm belki vericide duyduğumuz sinyal ile bir bağlantısı vardır diye.
We really do have something important to talk about.
Konuşmamız gereken önemli şeyler var.
IT'S SOMETHING WE HAVE TO DO. IT'S A...
Bu, yapmamız gereken bir şey.
It's something we have to do. It's a...
Bu, yapmamız gereken bir şey.
And we're both gonna have to do something about it.
İkimiz de olacak bu konuda bir şeyler yapmak zorundayız vardır.
It's a developmental disorder, something we should all keep in mind when trying to find this boy, so what do we have?
Bir gelişim bozukluğu. Bu çocuğu ararken hiç unutmamamız gereken.. ... bir şey.
We really have to do something about the pounding.
Bu gürültü için bir şey yapmamız gerek.
We have to do something...
Bir şey yapmalıyız...
Since we have the house ourselves, maybe we can, do something, we don't usually get to do
Madem ki ev bize kaldı belki de genelde yapmadığımız bir şey yapabiliriz.
We'll all have to get jobs, but I'm sure we'll each find something we can do.
Hepimiz birer iş sahibi olacağız, ama eminim ki her birimiz yapabileceğimiz bir iş bulacağız.
You know, Chris, we'll have to do something about that.
Biliyorsun Chris, bu konuda birşeyler yapmak zorundayız.
Peter, we have got to do something about Cleveland.
Peter, CIeveIand için birşeyler yapmak zorundayız.
Well we have to do something.
- Bir şey yapmalıyız.
We don't have to do that thing where I say something and then you say something, and then somebody cries, and there's a moment.
Şu benim bir şey söylediğim, sonra senin konuştuğun sonra birimizin ağladığı ve bir anı paylaştığımız seremoniyi.. ... yapmamız gerekmiyor, değil mi?
We're gonna have to do something called plasmapheresis.
Plazmaferez denilen bir işlem uygulamak durumundayız.
I thought it might have something to do with a transmission we picked up, a Frenchwoman repeating on a loop for 16 years.
Alıcıdan aldığımız sinyalle ilgili bir şey olduğunu sandım. Bir Fransız kadının 16 yıldır tekrarladığı bir döngü.
I think we have to look at these feelings as being the demons that surface when we try and do something good for ourselves.
Bence, bu duyguları kendimiz için iyi birşeyler yapmaya çalışırken ortaya çıkan içimizdeki şeytan olarak görmeliyiz.
You have your pride, but if we don't do something to regain our marketability, quickly, well, you're the one that's gonna be giving out free hand jobs to keep the business afloat.
Gurur yapıyorsun ama eğer hemen piyasadaki yerimizi tekrar kazanmak için birşeyler yapmazsak, işyerini ayakta tutabilmek için, bedava işleri hediye edecek olan sadece sen olacaksın.
We think it might have something to do with some old bones we found down there... native american bones.
Bunun bulduğumuz eski kemiklerle alakası olabileceğini düşündük... yerlilerin kemikleri.
We tried to do something nice for our friend and things got really out of hand but I apologise for any disrespect that we may have shown you
Arkadaşımız için güzel bir şey yapmaya çalıştık, olay biraz kontrolden çıktı ama size karşı yaptığımız saygısızlıktan dolayı sizden özür dilerim.
I don't mind fighting you here, but we still have something that we want to do.
Sizinle burada savaşmayı umursamıyorum, ama hâlâ yapmayı istediğimiz bir şey var.
Could be there's something we have to do.
Yapmamız gereken şeyler olabilir.
We have come here to tell everyone.. .. that we must do something.
Bir şeylerin yapılması gerektiğini herkese söylemek için bugün buradayız.
We all have to do something.
Yapılmak zorunda.
Well, as long as we're being honest, do you have something you need to tell me?
Dürüst olduğumuz sürece, bana söyleyecek başka bir şeyin var mı?
Do we have something else to buy for the yard?
Avlu için alacağımız başka bir şey mi var?