We have to stop her tradutor Turco
140 parallel translation
But we have to stop her before she finishes the sensor array.
Ama sensör dizisini tamamlanmadan önce onu durdurmak zorundayız.
We have to stop her, Your Majesty.
Onu durdurmalıyız, Majeste.
All right, we have to stop her before she does something.
Tamam, bir şey yapmadan onu durdurmak zorundayız.
I don't blame her for that, but we have to stop her.
Bunun için onu suçlayamam, ama onu durdurmalıyız.
We have to stop her! Something drastic. I'm in.
- Ya Cadılar bayramında veya doğum günlerimizde de yaparsa?
We have to stop her before this happens again, understand? .
Bunun bir daha yaşanmaması için onu durdurmak zorundayız, anlıyor musun?
- We have to stop her.
- Onu durdurmamız gerek.
We have to stop her.
Onu durdurmalıyız.
We have to stop her!
- Onu durdurmalıyız!
We have to stop her.
Onu durdurmamız gerek.
Well, then we have to stop her.
- O zaman onu durdurmamız gerek.
- We have to stop her.
- Onu durdurmak zorundayız.
We have to stop her.
Aynanın önünde öldü. Onu durdurmak zorundayız.
We have to stop her!
onu durdurmalısınız.
Well, this can't stop us. We still have to find her.
Hâlâ onu bulmak zorundayız.
Here we are, three desperate criminals... who'll stop at nothing to escape from Devil's Island... and we have to fall in with nice people.
Şeytan Adası'ndan kaçmak için... her şeyi göze alan üç ümitsiz mahkûm... tutup iyi insanlarla karşılaşıyor.
She says we have no right to stop her... from taking her father out.
Babasını burada tutmaya yasal olarak hakkımızın olmadığını söylüyor.
We often have to stay alone at night, and you just won't stop saying'so what'.
Her gece yanlız kalıyoruz, sen hala daha'ne olmuş'diyorsun.
We're going to have company any minute now. And this time, I don't know how we're going to stop it.
her an bir misafirimiz olabilir, ve bu kez, onu nasıl durduracağımızı bilmiyorum.
We have to stop referring to her as if she were a real person.
Ondan gerçek biriymiş gibi söz etmeyelim lütfen.
! If we're going to stop her, we'll have to blow the core of the Macross's intelligence net!
Sharon'ı durdurmak için Macross'un ana bilgisayarını yoketmeliyiz.
Do you have to kill someone every fuckin time we stop the car? !
Arabayı her durduğumuzda, birisini öldürmek zorunda mısın?
Tell her we have just this one shot to do and that after this one, we'll stop till tomorrow.
Ona söyle sadece bu çekimi tamamlayacağız. Bundan sonra yarına kadar ara vereceğiz.
We still have to stop Amy - grab her...
Amy'yi durdurmamız gerek. Onu yakalayıp...
- Wretch, and the whole next week, we have to put up with your... - suicide attempts because your date didn't like you! - Verena, stop.
Her şey mahvoldu, artık teknik üniversiteye giremem!
We have to go together to catch Stillwater and his family, and stop them...
Onları öldürmeliyiz. Bizi yoracaklar ve her şeyi mahvedecekler.
All we have to do is stop her from going into her apartment.
Yapmamız gereken tek şey evine girmesine engel olmak.
We have to stop it before something happens.
Her ne olacaksa, bu olmadan treni durdurmalıyız.
- We'll have to stop her.
- O bir jokey. - Hala onu durdurmalıyız.
- She's a jockey. - Still we have to stop her.
Kısrak oldukça inatçı.
All we have to do is give her something she'll want to stop.
Tek yapmamız gereken ona, durdurmak isteyeceği bir şey vermek.
We have to find a way to stop her.
Onu durdurmanın bir yolunu bulmalıyız.
We just have to stop her from doing the ritual.
Töreni yapmasına engel olalım yeter.
Without the coffee, we have to stop every 30 miles for her to use the little ladies'room.
Kahve içmediği için, tuvaletini yapması için her 30 milde bir durduk.
I mean, here you have her driving a bus and the state police trooper wants to stop over, we've got a whole bus full of people, because he sees hijabs.
Bir otobüs sürdüğünü düşün. Ve trafik polisleri sizi durdurmak istedi. Bir otobüs dolusu insanız ve onlar arasında tesettürü görüyorlar.
I need everything we have at my disposal in order to stop his movement.
Bu hareketi durdurmak için emrimdeki her şeye ihtiyacım var.
Why are you so when we stop talking to her she doesn't want she doesn't want any record, any record at all as if they were can you believe these kids, that they have to persecute me?
- Onunla konuşmuyoruz ya bu yüzden istemiyor. Hiçbir şey istemiyor. Hiçbir kaydı olmasın istiyor.
We just have to do everything we can to stop this. - Starting right now, Walter.
Şu andan itibaren bunu durdurmak için her şeyi yapmalıyız Walt.
All we have to do is go to the party, keep an eye on Mark... and if the ex shows up, you and I will be there to stop her.
Tüm yapmamız gereken ; partiye gidip, Mark'ı izlemek eski sevgilisi ortaya çıkarsa da, onu durdurmak.
Okay, but before we do anything else, there's one stop we have to make.
Tamam, ama her şeyden önce, bir yere gitmeliyiz.
[Sarge] We have to stop anything from getting to the surface... by any means... necessary.
Herhangi bir şeyin yüzeye ulaşmasını engellemeliyiz. Bunun için her türlü önleme... başvurmalıyız.
And I think that if we were the men we all dreamed we'd be... when we were all young... we'd be doing deals on all the other things... and going home to explain our little failures... to our own countrymen, but we wouldn't compromise... the actual lives of people we will never meet... just because we'd never have to explain to them face-to-face... why we didn't think it was worth fighting to stop them dying.
Ve bence olmak istediğimiz adamlar olsaydık... gençliğimizde... her konuda anlaşma yolu arar... ve eve dönüp yanlışlarımızı... anlatır, ama bir şeylerden vazgeçmezdik... hiç tanışamayacağımız insnaların hayatlarından vazgeçtiğimiz gibi... çünkü hiç yüz yüze açıklama yapmak zorunda kalmayacağız... neden ölmeleri önlemeye çalışmadığımız konusunda.
Okay, Dr. Karev, if we're gonna stop her blushing, we have to expose the sympathetic ganglion chain which resides where?
Tamam, Dr. Karev, eğer kızarmasını durdurabilirsek, servikal sempatik zinciri ortaya çıkarmak zorundayız, peki bu nerededir?
I would have thought, out of deference to me, out of some sort of consideration for the fact that we're all going to have to look at this for the next 50 years, that maybe, maybe you could stop indulging her eccentricities and take a stand!
Bazı gerçekleri göz önüne alarak düşündüm. Hepimizin 50 yıl boyunca bu resme bakacağı gibi. Belki belki de sen onun eksantriklerini hoş görebilirsin.
Even if she doesn't have all the information she needs, we need to stop her from sending what she's learned so far, to the Wraith ships that are on the way.
Gerekli bütün bilgilere sahip olmasa bile, gelen Wraith gemilerine bildiklerini göndermesine izin veremeyiz.
We'll have to stop every 20 feet for you to take a leak.
İşemen için her 5 metrede bir durmamız gerekiyor.
I know we're dealing with a cop-killer, but I have a responsibility to this city and I will move heaven and earth to stop this man.
Bir polis katiliyle uğraştığımızı biliyorum. Bu şehir için sorumluluklarım var. Bu adamı durdurmak için her şeyi yaparım.
He has full clearance, we didn't have the authority to stop him.
Her şey onun elinde ve bizim de onu durdurma yetkimiz yok.
We have to do anything we can to stop her!
onu durdurmak için elinizden geleni yapmalısınız!
* lilly comes when you stop to call her * you know, we don't have to go through this to see each other.
Birlikte vakit geçirmek için böyle şeyler yapmamıza gerek yok.
We'd have to put... uh about 85 more pesos each. - Mom, stop.
İste biz her birine himm 85 pezo diyoruz.