We split tradutor Turco
3,220 parallel translation
we split a cookie.
Bir kurabiyeyi paylaştık.
What does that make us if we split another?
Bir tane daha paylaşırsak ne oluruz?
Well, this is where we split up.
Şey, burası ayrılacağımız yer.
We split the difference, of course.
Farkı paylaşacağız tabii ki.
We go, we split a huge piece of cotton candy cheesecake from Cakey J's Cheesecake Facility.
Cakey J's Cheesecake Facility'e gidiyoruz, büyük bir pamuk helvalı cheescake'i paylaşıyoruz.
I'm crashing on my sister's couch since we split.
Senle ayrıldıktan sonra kardeşimde kalmaya başladım.
You teach me the longer game, and when we publish, we split the credit 50-50.
- Hayatta olmaz. - Bu oyunu öğreteceksin ve yayınladığımızda itibarı yarı yarıya bölüşeceğiz.
Why the hell should we split?
Ne sikime ayrılacakmışız?
I don't know. We split up at the river
Bilmiyorum, nehirde ayrıldık.
Chibs, we're safer if we split up, all right?
Chibs, eğer ayrılırsak daha güvende oluruz, anladın mı?
Then we split everything 50-50.
Daha sonra da kârı yarı yarıya paylaşacağız.
Then we split everything, 50 / 50.
Sonra da kârı yarı yarıya bölüşeceğiz.
we split up to search for him. I found him outside smoking.
Onu dışarıda sigara içerken buldum.
Why don't we split the order?
Neden siparişi paylaşmıyoruz?
We can cover more ground if we split up. That's a good idea.
- Dağılırsak daha çok yere bakabiliriz.
We split up, we canvass the town.
Dağılıp kasabayı arayalım.
Anyway, we should split up.
Dağılmamız gerekiyor.
SPLIT UP, WE NEED TO FIND HER.
Ayrılalım. Zahir'i bulmalıyız.
We'll split into three teams.
Üç takıma ayrılacağız.
Hey, maybe we should split entrees, you know?
En azından antreleri bölüşseydik bari...
Then we give Mother a million and you and I split the other million.
Bir milyonu anneme verip diğer bir milyonu da aramızda kırışırız.
So we need to split up and spread out over the res.
- Bu yüzden bölünmeliyiz ve bölgeye dağılmalıyız.
We should split up.
Ayrılmalıyız.
We work our asses off to catch this guy, and at the last minute you slip him the collar and split the reward money?
Biz bu adamı yakalamak için hep çalışıyoruz ve son dakikada Onu yakasına yapışıp ödülümüzü ikiye mi bölüyorsun?
We're gonna split it.
Tamam mı? Bölüşeceğiz.
We'll split it.
- Tamam.
I reckon we should split up and head off.
Bence ayrılmalıyız ve buradan kaçmalıyız.
We'll split the money by direct transfer, and then... all go our separate ways.
Parayı EFT yoluyla bölüşüp... kendi yolumuza gideceğiz.
We'll all split one-fourth of the number seven,
Harika! Hepimize birer çeyrek tabak numara 7,
We had a five-course dinner at the Florentine and split a bottle of champagne.
Florentine'de beş çeşit yemek yedik, Bir şişe de şampanya içtik.
They want to split 50-50 on what we make.
Kazancımızın yarısını almak istiyorlar.
So, we're saying, one fertilized embryo split three ways.
Yani, döllenmiş bir embriyo üçe bölünmüş.
I was thinking I could take the trauma rooms, and, uh, we could split the beds.
Ben travma odalarını alayım yatakları bölüşelim diye düşündüm.
Well, first thing, we'd go over the original design for the code, split it up into little chunks that can be handled by multiple parallel processors.
Öncelikle kodun gerçek tasarımı üzerinden geçip çoklu paralel işlemciler üzerinde işlenebilmesi için küçük parçalara ayrılması gerekiyor.
Our guild's name was Golden Apple. a rare monster we defeated dropped a powerful ring that raised agility by 20. or sell it and split the earnings.
Daha dün gibi hatırlıyorum. Kazuto durduk yere gerçek ailesinin kim olduğunu sormuştu.
I mean, what are we gonna do... hire lawyers and get divorced and split our assets?
Hem avukat tutup dava açacak ve varlıklarımızı bölecek hâlimiz yok.
We'll split up and look for the others.
Ayrılıp diğerlerini arayalım.
Okay, I think we should split up.
Tamam, bence ayrılmalıyız.
TC, babes, I know we've just split up, but I really need you to come round because I am seriously freaking out.
TC, bebeğim, Biliyorum yeni ayrıldık, fakat gerçekten buraya gelmen gerekiyor çünkü gerçekten çok tırsıyorum.
We know you know how to count, all right? Seeing it was you and Delamar who split up all those profits from the stocks you illegally told him to buy.
Hisselerden gelen parayı Delamar'la paylaştığınızı biliyoruz.
Can't we just split the difference?
Biz sadece bir fark yapamazmıyız?
We'll split into teams.
Gruplara ayrılalım.
We get together, we all move into a split-level ranch, hire a wisecracking'maid, it's the lady bunch.
Toplanıp iki bölmeli bir çiftliğe gideriz esprili bir hizmetçi buluruz. Bildiğin Kızlar Topluluğu yani.
And then we'll split into groups and keep radiating from the center.
Sonra guruplara ayrılıp, merkezden dağılacağız.
We'll split the dog money to cover the shifts we take off from the diner.
Restoranda kaçırdığımız vardiyaları telafi etmek için köpek işinden gelen parayı paylaşırız.
When I broke up with Nick, he split up our favorite places so we won't bump into each other.
- Nick ile ayrıldığımız zaman, birbirimizle karşılaşmayalım diye favori mekanlarımızı bölüşmek istedi.
We'll split the difference, call it 30.
- Ortada buluşalım. 30 olsun.
We're about to split up.
Ayrılmanın eşiğindeyiz.
I Think We Were at a watershed then, and We Could Easily have Split up then.
Sanırım o sıra bir dönüm noktasındaydık, ve kolayca dağılabilirdik.
Maybe we should split a wedding gift.
Belki de bir evlilik hediyesi almalıyız.
All right, we need to split them up and ask them some more questions.
Pekâlâ, onları ayırıp birkaç soru daha sormalıyız.
we split up 76
split 180
split up 154
we spoke on the phone 133
we spoke earlier 17
we spent 20
we spoke 27
split 180
split up 154
we spoke on the phone 133
we spoke earlier 17
we spent 20
we spoke 27