English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / What's that say

What's that say tradutor Turco

5,547 parallel translation
Who's to say that if we use this map and free Katrina... There won't be ramifications beyond our control, beyond what Washington anticipated?
Eğer bu haritayı kullanarak Katrina'yı kurtarırsak... kontrolümüz dışında, Washington'un beklediğinin dışında birşey olmayacağına dair kim söz verebilir ki?
Who's to say that if we use this map and free Katrina... There won't be ramifications beyond our control, beyond what Washington anticipated?
Bu haritayı kullanıp Katrina'yı özgür bırakırsak olayların kontrolümüz dışında Washington'ın tahmininin dışında gelişmeyeceğini kim söyleyebilir?
That's not what I wanted to say at all.
Söylemek istediğim bu değildi.
That's what I was gonna say.
- Ben de onu diyecektim.
Let's say that what the President has accused me of is true.
Hadi diyelim ki, Başkanın beni suçladığı şey doğru.
That's why- - Well, what's the graphic part that you didn't wanna say,'cause I feel like that was like pretty head-on-the-nose.
- İşte, söylemek istemediğin - israrcı bölüm bu çünkü - Oldukça şey hissediyorum.
Isn't that it's what Arsenio used to say on his show.
Arsenio. Arsenio programında öyle demiyor muydu?
So, I guess that all that's left to say is what everyone here already knows.
Aslında söylenen her şey herkesin bildiği şeyler.
That's what you all say.
Hepiniz aynı şeyi diyorsunuz.
- That's what my mom used to say.
Annem de böyle derdi.
That's what they say.
- Böyle diyorlar.
You know, that's what cabbies say about cops.
Taksiciler polisler hakkında ne demeli.
That's what I meant to say.
Demek istediğim bu değildi.
That's what you always say.
Hep böyle söylüyorsun.
Rachel, I don't want to hurt you, but that's exactly what will happen if you don't do as I say.
Rachel, seni incitmek istemiyorum ama dediğimi yapmazsan bunu yapmak zorunda kalacağım.
( woman speaking indistinctly over p.a. ) Well, let's... see what your son has to say about that.
Bakalım oğlun bu konuda ne diyecek.
That's what I wanted to say on the beach.
Sahilde bunları söylemek istemiştim.
What Ben is trying to say is that the seats aren't in the first row.
- Ben'in söylemeye çalıştığı şey : Koltukların ilk sırada olmadığı.
Well, that's what they say, anyway.
Onlar öyle diyor yani.
He deserves some anger, but I gotta say, I don't think that's really what this was about.
Kızılmayı hak ediyor ama söylemem gerek durumun bundan ibaret olduğunu düşünmüyorum.
If what you say is true, that they were trying to rip your throat out, how is it all they managed was to give you a lousy shave?
Ama bu dediğin doğruysa, yani boğazını kesmeye çalışıyorlarsa, nasıl oldu da ortaya böyle dandik bir sakal tıraşı çıktı?
And I am happy that you promised to do what I say and that you know it's for your own good.
Ve söyleyeceğim şeyleri yapacağına söz vermene sevindim. Biliyorsun ki, bu senin iyiliğin için.
That's what I'm trying to say.
Söylemeye çalıştığım şey bu.
Let's just say that I could use some of what you have in abundance... Nerve.
Bir nevi sende şu bolca bulunan cesareti kullanıyorum diyelim.
That's exactly what I was about to say.
Ben de tam onu söyleyecektim.
Maybe just the Neti Pot then, but there's gonna be some pretty unpleasant stuff that comes out of me, so when I say so you have to look away, because I don't want to spoil what I imagine is a pretty perfect image of me.
Sadece Neti Pot olsun o zaman, ama şimdiden uyarayım mideni bulandıracak tuhaf şeyler çıkabilir benden bu yüzden seni uyardığım an hemen başka tarafa bak çünkü yarattığım mükemmel imajı yerle bir etmek istemiyorum.
Hey. I know things are weird between us right now, and that's gonna make it harder for you to hear what I have to say.
Şu anda aramızın garip olduğunu biliyorum ve bu da söylediklerime inanmanı daha zor bir hale getirecek.
But if what you said was true, that one of the Seven is in fact a terrorist, then the danger's not really over, is it?
Ama eğer dediğin gibi yedi Atriandan biri gerçekten terörist ise tehlike tam anlamıyla bitmiş sayılmaz, değil mi?
That's not what I thought you'd say.
Bunu söyleyeceğini düşünmemiştim.
What? What he meant to say is that, uh, we ran into some personal difficulties and we've fallen behind on our packing, so...
Demek istediği bazı kişisel sıkıntılarımız var ve taşınma işini biraz astık.
I would say that's what's important for a good marriage.
Bence iyi bir evlilik için gereken şeyler bunlar.
That's what he always used to say.
Hep böyle derdi.
Yes, that's exactly what he used to say.
Evet, aynen böyle derdi.
I'm just, what I'm trying to say is cause I know that you you turned me into a vampire.
Ben sadece, demeye çalışıyorum ki sonuçta beni sen vampir yaptın.
Uh, well, you know what? I was gonna say that it was that you were an eagle scout, but it's got to be the fact that she ate the banana.
Aslında izci olman diyecektim ama muzu yemiş olmasıdır.
That's what I want to say, just to his face, just one time.
Bunu söylemek istiyorum. Yüzüne karşı, bir kerelik.
That's what you wanted to say, right?
Söylemek istediğin buydu, değil mi?
- That's what you say.
- Ne? - Böyle denir.
I don't know what's involved in running a club, but I know that at my job, let's just say, one day I'm the hero, the next day I'm knee-deep in shit.
Bir gece klübü yürütmek için neler yaptığını bilmiyorum ama benim işimden biliyorum ki, şöyle diyelim bir gün kahransam diğer gün bokun en dibine kadar bulanmışım.
- Well, that's what we wanted to know, since our website has failed to generate new subscription business.
- Ne gibi? - Web sitemizin üye sayısında düşüşe geçtiğini gördüğümüzden beri biz de bunu öğrenmek istiyorduk.
That's about right. But what I don't understand is why leave her tied up for so long?
Bu doğru sayılır ama anlamadığım neden onu bu kadar uzun süre bağlı tuttuğu.
That's not what I thought you were gonna say.
Bunu söyleyeceğini düşünmemiştim.
Meg, what's it say in that book of yours?
Meg, kitabında ne diyordun?
What's it say in that book of yours about-about negative thoughts?
Kitabında olumsuz düşünceler ile ilgili ne diyordun hatırladın mı?
So, you're bitter, then. No, I'd say that title falls to you. You justify what you do to protect your son, but where is he now?
bu yüzden kuyruk acın var yani hayır bence o laf sana daha çok yakışır oğlunu korumak peşindesin güya peki şuanda nerede o?
That's exactly what I thought you'd say.
Tam benim düşündüğümü söyledin.
That's what I used to say when I finished my shift at Hooters.
- Hooters'da vardiyamı bitirirken söylediğim söz.
Our Milky Way Galaxy, a few hundred billion stars, plus the clouds of gas and dust, the stuff of once and future stars- - and about a hundred billion other galaxies- - all of that, including those uncounted billions of trillions of planets, moons, and comets- - amounts to only five percent of what is actually there.
Birkaç yüz milyar yıldızdan ve geçmişteki ve gelecekteki yıldızların maddesi olan gaz ve toz bulutlarından oluşan Samanyolu Galaksimiz ve bunlara eklenen yaklaşık yüz milyar başka galaksi ; sayısız milyarlarca ve trilyonlarca gezegen, uydu ve kuyrukluyıldız da dahil, tüm bunlar gerçekte var olanın yalnızca yüzde beşine tekabül ediyor.
Well, that's a shame, because... I came here to make a deal with you, and any good businessman would always hear what another man has to say.
Bu çok utanç verici, zira, ben buraya, sizinle bir anlaşmaya varmak için gelmiştim, ve iyi bir işadamı, daima karşısındaki işadamının ne söyleyeceğini mutlaka dinlemelidir.
I think Jessie has something to say and, Jordy, because that's what I'll be calling you from now on,
Sanırım Jessie'nin söyleyecekleri var ve Jordy, artık sana böyle diyeceğim, senden açık olmanı istiyorum.
You don't want to get married, and I don't want to be with you unless we do, so... if that's the case, I don't know what else to say, Alan.
Sen evlenmek istemiyorsun, ben de evlilik dışında birlikte olmak istemiyorum. Başka ne diyeceğimi bilemedim Alan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]