What's up with that tradutor Turco
862 parallel translation
When Gerard threatens Scott's mom, I think that's when it stepped it up to another whole level with Scott, where he's like, "okay, now I have to really be careful with what I do."
Gerard, Scott'ı annesiyle tehdit ettikten sonra Scott "Tamam, ne yapmam gerektiği konusunda dikkatli olmam lazım." tarzı bir duruma girdi.
♪ ♪ Allison's mother loves her daughter, and that translates into her daughter's safety. And the idea that she's going out with somebody who, more than likely, would kill her, I think, is what drives her to break them up.
Allison'ın annesi kızını çok seviyor ve onu öldürmeye herkesten çok meyilli olabilecek biriyle çıkması fikri onun kızının güvenliğinden endişe duymasına ve onları ayırmaya çalışmasına yol açıyor.
[Chang] What's up with that?
Bu da ne?
What's up with that cannibal of yours?
Senin şu yamyama ne oldu?
I know, you get all fogged up and you spin and so do I, and what's wrong with that?
Biliyorum senin etrafında dönüyorum ve zihnin bulanıklaşıyor, bununla sorunun nedir?
That's what we have to put up with.
Biz buna katlanmak zorunda kalıyoruz.
Look, I don't know what pet names Thorwald had for his wife, but I'll tell you this, all those trips at night with that metal suitcase, he wasn't taking out his possessions, because his possessions are still up in the apartment.
Thorwald'un karısına nasıl lakaplar taktığını bilmiyorum ama şu kadarını söyleyeyim, gece o metal bavulla yaptığı gezintilerde evden kendi eşyalarını çıkarmıyordu çünkü eşyaları hala evinde.
See what I got? What's that? The boyfriend went up to Las Vegas... to win enough to buy me a mink coat, and this is what he came back with.
- Erkek arkadaşım bana kumar oynayarak vizon ceket almak için Las Vegas'a gitti ama getirdiği tek şey bu.
You think that's what it is, that you got her mixed up with somebody else?
Onu başkasıyla karıştırmış olabilir misiniz?
so, what's up with that one?
Bir saattir ne konuşuyordun onla?
I hate tricks, pilgrim, but that's what you're up against with Valance.
Numara yapmaktan nefret ederim ama Valance ile karşılaşınca bunları yaşayacaksın.
It's the shoring up with wood and getting the dirt out - that's what you've to worry about.
Kalaslarla desteklemek ve çıkan toprağı dışarı atmak - asıI dert etmen gereken konu bu.
She hasn't taken up with me, if that's what you're worried about.
Benimle çıkmadı. Endişelendiğin buysa.
Hadn't been anybody in for hours, what with that storm brewing up.
Saatlerdir kimse gelmedi. Şu fırtınaya bakar mısınız?
What in God's name are you doing with that boy still roped up?
Bu çocukla ne yapıyorsun?
You can put that on somebody's desk and with a regular radio, you can pick up what he's saying.
Bunu birinin masasının üzerine koyup sıradan bir radyo aracılığıyla, konuştuklarını duyabilirsin.
"Everything's Coming Up Roses" - that's what I want to open with.
Açılışı "Everything's Coming up Roses" la yapmak istiyorum.
Search for a place where there are no bruises and tie it up with a ribbon and tell yourself that what's inside is the sum total of your life.
Kavga gürültünün olmadığı etrafını çitle çevirebileceğin ve içinde aradığın her şeyi bulacağın yerleşecek bir yer bulmak.
With that amnesty business goin'on... any outlaw's liable to pop up, grab What he Wants... and never even be put behind bars at all.
Şu af meselesi, ortaya çıktığından beri her kanun kaçağı, potansiyel hırsız. Asla demir parmaklıkların arkasına konulmayacaklarını bildikleri için, ne isterlerse yapabilirler.
What about the fee I gave you for getting me tangled up with that collector of men's hats?
Daha çok borçlusun. Şu erkek şapkası düşkününe bulaşmamın ücreti ne olacak? Evet, Irene, bizi üzdü, cici kız.
It's a living hell up here, what with the bloody rain and the bloody loneliness and that bloody, bloody wind.
Buralar cehennem gibi, kahrolası yağmur,... kahrolası yalnızlık ve kahrolasıca rüzgarlar.
Only time they'll show up here is to rendezvous with the grand mute. What's that?
Burada sadece Büyük Sessizlik ile buluşacakları zaman görünecekler.
What's that they're filling it up with?
Bay Wonka, bunu neyle dolduruyorlar?
But that's what you get for playing with your head up your ass.
Ama kafan yerine kıçınla oynarsan böyle olur.
So what he came up with to help our guts along was a parasite that's... a combination of aphrodisiac and venereal disease that will hopefully turn the world into one beautiful, mindless orgy.
Böylece, bağırsaklarımızı düzeltmek için bir parazit yarattı. Bir alıntı : " Afrodizyak ve zührevi hastalıktan oluşan bir karışım.
What's up with you my fellow dressing in that awfully silly way?
Derdin neydi de böyle soytarı gibi giyindin dostum?
And that's what we came up with.
Ve böyle bir şeye ulaştık.
He's saying you took us up here for reasons that are not to do with what we're after.
Demek istediği, sen bizi buraya getirirken ne ile karşılaşacağımızı biliyordun.
- What's up with that?
- Bu da ne?
Tom, that little deal back there at Brown's Hole... ought to give you an idea of what we've been putting up with out here.
Tom, Brown's Hole'daki bu küçük hadise... burada neler çektiğimiz hakkında sana bir fikir vermeli.
Someone's been playing Guy Fawkes with my Rolls, and a touch of Jaws in the lido. That's what's up, mate.
Birileri Rollce Royce'umda bombacılık,... havuzda da dövmeci Joe oyunu oynadılar, olan bu dostum.
Everyone's going to have his own theory about what answer I'm eventually going to come up with and who better to capitalise on that media market than you yourselves?
Benim vereceğim cevap konusunda herkesin kendi teorisi olacak ve bunu sizden daha iyi kim medyayı kullanarak paraya çevirebilir ki?
What's up with that "K"?
Bu "K" nin de nesi var?
And their fingers pickle'cause that's what they stir their drink up with.
Parmakları da kımıl kımıldır.
For the rest of your life. I thought that's what you'd say, but before you hang up on me here, this doesn't have anything to do with you.
Böyle diyeceğini biliyordum ama telefonu kapatmadan önce bunun seninle bir ilgisi yok.
With what? That's sulfur ic acid up there, remember?
O şey sülfürik asit, hatırladın mı?
But I know that I shall never be easy in my mind until I know what has become of my poor man with a sticking plastered up on his face.
Fakat yüzü bantla yapıştırılmış zavallı adama ne olduğunu Öğrenene kadar içim rahat etmeyecek.
That's when you came up with the idea for the flux capacitor, which is what makes time travel possible.
Zaman yolculuğunun gerçekleşmesini sağlayan manyetik ışık kondansatörü yapma fikri o anda oluştu.
Jolanda, what's up with that suitcase.
O bavul ile ne kadar Jolanda.
- What's up with that?
- Neler oluyor?
So I'm gonna do my kind of dancin with a great partner... who's not only a terrific dancer... but somebody who's taught me that there are people... willing to stand up for other people no matter what it costs them.
Bu yüzden her zamanki gibi bana özgü dansı harika bir Partner ile yapacağım... O sadece mükemmel bir dansçı değil..... aynı zamanda bana, yardıma ihtiyacı olan diğer insanlara....... karşılığı ne olursa olsun yardım etmek zorunda olduğumu öğretti.
- your gonna have sex - no, that's a good idea though god knows when your teenagers you think about sex 125 % of the time god what is up with this shirt Cohen is it like childproof when you've ben married 200 years
Tavsiyene ihtiyacım var. - Seks mi yapacaksınız? Hayır.
/ I wish I was a mermaid / And... / Was friends with all the fish / A shiny tail and seashells, that's... / What I would wish coming up, why everyone wants to be apart of The O.C family
Onu hatırlıyor musun? O zaman altıncı sınıftaydım. Keşke bir deniz kızı olsaydım.
I'm right round off, that's what's up with me.
İşimi başarıyla tamamladım, işte durum bu.
That's why I came up with Monica. It's what I prefer.
Bu yüzden Monica ismini buldum, bunu tercih ediyorum.
That's what I come up with.
İşte vardığım sonuç bu.
That's better than what I had to put up with last year.
Geçen sene çektiklerimle karşılaştırınca bu çok daha iyi.
That's what's the matter with me, I've got two daughters. - Oh, shut up!
Benim sorunum, iki kızım olması.
What's up with you people and that watermelon?
Nedir bu siyahların karpuz olayı?
That's what happens when you live with a bug up your ass.
Götünde böcek olunca başına gelmesi normal.
What's up with that, homie?
- Başka çare yok mu, kanka?
what's up 12096
what's up man 17
what's up with you 341
what's up there 50
what's up with him 81
what's up with this 23
what's up now 25
what's up with her 34
with that in mind 45
with that said 19
what's up man 17
what's up with you 341
what's up there 50
what's up with him 81
what's up with this 23
what's up now 25
what's up with her 34
with that in mind 45
with that said 19
with that 162
with that attitude 21
what's your name 4643
what's happened 1050
what's the 204
what's the matter 6346
what's going on 16788
what's wrong 10695
what's this 5587
what's that 9620
with that attitude 21
what's your name 4643
what's happened 1050
what's the 204
what's the matter 6346
what's going on 16788
what's wrong 10695
what's this 5587
what's that 9620