What are they up to tradutor Turco
242 parallel translation
What are they up to?
Ne yapıyorlar?
- What are they up to?
- Ne yapıyorlar?
What are they up to?
Ne yapacaklar?
What are they up to, Maggie?
Neyin peşindeler Maggie?
- What are they up to now?
- Şimdi neler çeviriyorlar?
What are they up to now, baby?
Şimdi ne yapıyorlar bebeğim?
Incredible! What are they up to?
- Çılgınlık bu, ne yapıyorlar orada?
What are they up to?
Ne yapıyorsunuz?
Well, what are they up to?
- Peki neyin peşindeler?
What are they up to?
Amaçları ne bunların?
What are they up to?
Neyin peşindeler?
What are they up to?
Ne halt ediyorlar böyle?
-... and if they are, what are they up to?
- varsa da ne planlıyorlar öğreneceksiniz.
What are they up to?
Ne peşindeler bunlar?
Who is it? What are they up to?
Kim bunlar, ne yapıyorlar?
Oh, now what are they up to?
Oh, şimdi ne yapıyorlar?
What are they up to?
Ne yapmak istiyorlar?
What are they up to now?
Şimdi ne yapıyorlar?
What are they up to now?
Şimdi ne iş çeviriyorlar?
What are they up to?
Ne yapıyor bunlar?
What are they up to?
Ne iş çeviriyorlar?
What are they up to?
Ne oluyor?
What are they up to now?
Şimdiye kadar ne yapıyorlardı?
- What are they up to?
- Ne iş çeviriyorlar?
If they're up to what I think they are, it ain't funny.
Eğer düşündüğümü yapıyorlarsa komik değil.
Now, what are you going to tell'em if they find you up ahead?
Eğer seni yolda görürlerse onlara ne diyeceksin?
But how would they possibly know what we are up to?
Peki ama neyin peşinde olduğumuzu bilmeleri nasıl mümkün olabilir?
Ask them what they think your chances are of blowing up Newton Station and getting to Baton Rouge.
Belki de Newton İstasyonu.'nu havaya uçurup Baton Rouge'a gitme konusundaki şansımızı onlara sormak isteyebilirsiniz.
Intelligence have come up with the answer to what they are.
İstihbarat onların ne olduğunu ortaya çıkardı.
I want to see what happens when we get heavy snow-falls and their wires are all covered up. What will they do?
Çok kar yağıp da tüm kabloları karla kaplandığında ne olacak, ben onu görmek istiyorum.
Now, whatever she is and what she imparts to them... is how those children are gonna grow up, and this is the age when they need it.
Kim olduğu önemli değil ve onlara ne aşılıyorsa aşılasın bu çocuklar ne şekilde büyürse büyüsünler buna ihtiyaçları oldukları yaş tam da bu yaş.
What the hell are they up to?
Neyin peşindeler?
I got a feeling that all your little statements are true but what they add up to is one big lie.
İçimden bir ses, senin bütün bu küçük laflarının doğru olduğunu söylüyor. Fakat bunların hepsi büyük bir yalanla bağlantılı gibi gözüküyor.
What the hell are they up to?
Şimdi ne halt edeceğiz?
And when the war is over, they tend to go home or back to where they came from and expect people to look up to them and to look after them, which is not what people are going to do at all, nor what people ought to do.
Savaş bittiğinde evlerine ya da geldikleri yere döndüklerinde insanların onlara saygı göstermesini ve onlarla ilgilenmesini beklediler. Ki bu insanların hiçbir surette yaptığı bir şey değildi, buna mecbur da değildiler.
Are they tryin'to shut you up, or what?
Seni susturmaya falan mı çalışıyorlar?
I can only help people who are willing to clear up what they've done.
Malesef, sadece yapmış oldukları şeylerden ötürü temize çıkmak isteyenleri aklayabilirim.
What the devil are they up to those fools?
Ne diye onlar şu aptallara bağlıymış?
I wonder what they are up to...
Neyin peşindeler acaba?
And when I was talking to, uh, Gustav Björnstrand... he was saying that actually these centers are growing up everywhere now... and that what they're trying to do, which is what Findhorn was trying to do... and, in a way, what I was trying to do... I mean, these things can't be given names... but in a way, these are all attempts at creating a new kind of school... or a new kind of monastery.
Gustav Björnstrand'la konuştuğum zaman bu merkezlerin dünyanın her yerinde yapılmaya başladığını kendilerinin de, aslında Findhorn'un da yapmaya çabaladığı, bir nevi benim de yapmaya çalıştığımın bu olduğu yani bunlara isim verilemiyor ama bir bakıma, tüm bunlar yeni bir tür okul yahut yeni bir tür manastır yaratma uğraşları.
What are they up to?
Bunların niyeti ne? Bulutlar!
Listen, George you don't know what they are up to now I don't give a fuck, give us the rabbit
Dinle George, şimdiye kadar onların ne mal olduklarını bilmiyordun. Umurumda değil, ver şu tavşanı.
If you ask me, these emotions are not what they're cracked up to be.
Bana sorarsan, onları çaptan düşüren de bu duygular zaten.
It tears me up inside to think about what they're going through, how trapped they are.
Ne zorluklar yaşadıklarını düşününce içim içimi yiyor, ne kadar kapana kısılmış olduklarını.
What the hell are they up to?
Neyi bekliyorlar?
Now, if somebody comes up to you... and they ask you if you love your daddy... what are you going to say?
Eğer biri sana gelip... sorsa, babanı seviyor musun dese... ne diyeceksin?
What are they moving on up to, channel 99?
Nereye taşınıyorlarmış, Kanal 99'a mı?
Are you sure you don't have any idea what they're up to?
Hangi aşamada oldukları hakkında bir fikrin olmadığına emin misin?
I know what they are up to. They think I'll lead them to the master.
Ne yapmaya çalıştıklarını biliyorum, Beni takip edip efendime ulaşmaya çalışacaklar.
Well, it's because the times are so hard that they want to have a little fun while they can. What are you up to?
Aslında, zaman gerçekten çok zor o yüzden birazcık eğlence istiyorlar.
They are sent by my wife to gather up what's left of Osvald Vogler and deliver him into the security of the asylum.
Karım tarafından Osvald Vogler'den geriye ne kaldıysa toplamak için gelmişler ve beni akıl hastanesinin güvenliğine götürmeye.