What are you doing to me tradutor Turco
499 parallel translation
What are you doing to me?
Bana ne yapıyorsun?
- Davie, what are you doing to me?
- Davie, bana ne yapıyorsun?
For God's sake, what are you doing to me?
Tanrı aşkına, bana ne yapıyorsun böyle?
Commissioner, what are you doing to me?
- Komiserim! Ne yapıyorsunuz bana?
Mr. Koukol, what are you doing to me, please?
Bay Koukol, bana ne yapacaksınız? Lütfen.
What are you doing to me?
Bana ne yapıyorsunuz?
What are you doing to me?
Bana bunu neden yapıyorsunuz?
What are you doing to me?
Ne yapıyorsun sen bana?
What are you doing to me?
Ne yapıyorsun bana?
What are you doing to me, girls?
Bana ne yapıyorsunuz böyle, kızlar?
What are you doing to me?
Ne yapacaksın bana?
What are you doing to me, you big slob?
Ne yapıyorsun, seni koca tulumba?
What are you doing to me, guys?
Ne dediğinizin farkında mısınız?
What are you doing to me?
Bana ne yapacaksınız?
What are you doing to me?
- Bana ne yapıyorsun?
What are you doing to me?
Bana bunu nasıl yapabilirsin?
What are you doing to me? !
Ne yapıyorsunuz?
What are you doing to me?
Ne yapmaya çalışıyorsun, Diane?
What are you doing to me?
Bana ne yaptırdığını gördün mü?
What are you doing to me?
Bana ne yapıyorsun? Çalışan benim.
What are you doing to me?
Bana ne yapıyorsun sen?
I saw her this morning. What are you doing to me, Stu?
Bu sabah gördüm onu.
What are you doing to me?
Bana ne yapıyorsun böyle?
What are you doing to me?
Bana ne yapmaya çalışıyorsun?
God, what are you doing to me?
Tanrım, bana ne yapıyorsun?
What are you doing to me?
Bana ne yapiyorsunuz?
- What are you doing to me?
- Bana ne yapacaksınız? Hayır!
- What are you doing to me?
Asıl sen ne yapıyorsun?
Constance, what are you doing to me?
Constance, ne yapmaya çalışıyorsun?
What are you doing to me with your big, fat, hard...?
Bana ne yapıyorsun? O büyük, kalın, sert...
What are you doing to me?
Bana ne yapiyorsun?
What are you doing? I'm trying to catch some food, but something got to it before me, it looks like.
Yemek yakalamaya çalışıyorum ama görünüşe göre biri benden önce davranmış.
After what you are doing to me, I'll come back.
Benim için yaptığınız bu iyilikten sonra, geri döneceğim.
What are you doing, trying to torture me?
Ne yapıyorsun, bana işkence etmeye mi çalışıyorsun?
You gave it to me, what are you doing?
Bana verdin, ne yapıyorsun?
You scared me to death. What are you doing here?
Ödümü kopardın Burada ne arıyorsun?
What are you supposed to be doing besides annoying me on my day off?
Ne yapmakla uğraşıyorsun, benim güzel günümü mahvetmek dışında?
And tell me what are these awful things I'm supposed to be doing to you?
Pekala söylesene, güya sana yapıyor olduğum o korkunç şeyler ne?
What are you doing to him? He's done more for me than you've done in your entire life.
Tüm yaşamın boyunca senin bana yaptıklarından daha fazlasını yaptı o!
What are you doing? He's about to die and you leave me here alone!
O ölmek üzere ve sen beni burada yalnız bırakıyorsun!
What are you doing, trying to deprive me of my right to vote?
Oy'umu kullanma hakkımdan mahrum bırakmaya mı çalışıyorsunuz?
First explain to me what you are doing, then do whatever you want.
- Evvela anlat ne diyorsun, ne yapıyorsun ; ondan sonra yap ya! - Merak ediyoruz diyorum sana.
Now what are you doing, huh? Give it to me straight, brother.
Ne yapıyorsun ha?
What are you doing in a towel, what am I supposed to do with the Takahashi brothers, and why didn't you tell me you mixed our rafting slides in with the ones of your sister giving birth to the twins?
Havlunun içinde ne işin var? Takahashi kardeşlerle ne yapmalıyım? Ve neden bana rafting resimlerimizle kız kardeşinin ikizlerinin doğum resimlerini karıştırdığını söylemedin.
What are you doing to me?
N'aptığını sanıyorsun?
They tried to kill me, old man. What are you guys doing?
Beni öldürmeye çalıştılar, yaşlı adam.
What are you doing! When he realized I had a crush on Miss Fingerwood, his mutant brain began to sizzle like a fried meat loaf, and he hatched a diabolical plan to destroy me and rule the school.
Bayan Fingerwood'dan hoşlandığımı anlayınca mutant beyni köfte gibi cızırdamaya başladı.
Are you trying to tell me what I should be doing?
Bana ne yapmam gerektiğini mi söylemeye çalışıyorsun?
Are you about to ask what a normal person like me is doing in a place like this?
Benim gibi normal bir insanın burada ne yaptığını sormak üzeresin.
So before we sit down and sign any contracts you are going to tell me just what the hell you people are really doing here.
Yani oturup anlaşma imzalamadan önce bana burada gerçekten ne işiniz olduğunu anlatacaksın.
I suppose I could tell you I just saw fresh paw prints out there which make me think they're already thinking about feasting in here, but I don't want to answer you because when you question me, you are saying to me that I don't know what I'm doing.
Sanırım söyleyebilirim ki dışarda taze pençe izleri gördüm bu da bana burada ziyafet düşündüklerini söylüyor, ama sana yanıt vermek te istemiyorum çünkü beni sorguladığında, bana ne yaptığımı bilmediğimi söylemiş oluyorsun.