What i'm trying to say is tradutor Turco
938 parallel translation
So what I'm trying to say is that the remains could have been here long before this town is made.
Yani söylemeye çalıştığım şey belki de o kemikler bu kasaba kurulmadan önce oradaydı.
There we go. Anyway, what I'm trying to say is, how would you like to be a bridesmaid at my wedding?
Her neyse, söylemeye çalıştığım düğünümde nedime olmaya ne dersin?
I think what I'm trying to say, ultimately, is that she lived a good life.
Sonuç olarak onun iyi bir hayat yaşadığını söylemeye çalışıyorum.
What I'm trying to say is that I'm not afraid.
Korkmadığımı söylemeye çalışıyorum.
What I'm trying to say, George, is I really don't think you're gonna be able to make it to the top with a police record.
Anlatmaya çalıştığım şu ki George sabıka kaydın olursa mesleğinde zirveye ulaşabileceğini zannetmiyorum.
What I'm trying to say is that I can be a nurse for his acting
Söylemek istediğim onun oyunculuğu ile ben ilgilenebilirim.
What I'm trying to say is... only I'm not a poet, I'm an ophiologist... I've always loved you.
Demek istediğim, ben bir şair değilim, sadece bir bilim adamıyım, ama ben seni her zaman için sevdim.
What I'm trying to say is, I'm not a drinker.
Söylemek istediğim şu ki, ben sıradan içki içen biri değilim.
What I'm trying to say, Dr. Gifford, is that until the treatment Mrs. Cunningham... is now getting brings out the causes of her unconscious rejection and resolves them... we can't send her to Illinois or any state without the least chance of her getting well.
Şunu demek istiyorum Dr. Gifford. Bayan Cunningham'ın şu an aldığı tedavi bilinçaltından gelen reddedişinin sebeplerini ortaya çıkarıp çözüyor. İyileşme ihtimali olmadan onu Illinois'ye veya başka bir eyalete gönderemeyiz.
What I'm trying to say is this.
Henry, söylemek istediğim şey şu.
What I'm trying to say is that I'm all wrong for you.
Ben sana uygun değilim.
So what I'm trying to say is...
Yani demek istiyorum ki...
What I'm trying to say is, the children are just not happy away from you and the theater.
Dediğim şey : Çocuklar sizden ayrı mutlu değiller.
What I'm trying to say is I don't feel like doing this song.
Bu şarkıyı söyleyebilecek durumda hissetmediğimi söylemeye çalışıyorum.
What I'm trying to say is that Judy and I are engaged.
Anlatmaya çalıştığım şu ki, Judy ile ben nişanlandık.
This is what I'm trying to say.
Söylemeye çalıştığım şey bu.
What I'm trying to say is...
-.. ama yine de çalışıyorum...
Marcia, what I'm trying to say is, all of them millions of people believing in me doing what I tell them to scares me.
Marcia, demek istediğim, milyonlarca insanın bana inanması söylediklerimi yapmaları beni korkutuyor.
Well, I guess all I'm trying to say is that - and I really mean this, Lloyd - if what you want is a family like our fathers have and promotion in the air force and position in society like our mothers have, and you marry me because I'm pretty and smart and have guts and know the ropes... then I don't think you want to marry me, Lloyd.
Aslında sana anlatmak istediğim şu, bu konuda çok ciddiyim, Lloyd eğer bütün istediğin babalarımızınki gibi bir hayatsa Hava Kuvvetleri'nde yüksek bir rütbeyse annelerimizin sahip olduğu gibi sosyetede bir pozisyonsa benimle sadece güzel ve akıllı olduğum, cesur olduğum için evlenmekse benimle evlenmek istediğini sanmıyorum, Lloyd.
What I'm trying to say is that
Söylemeye çalıştığım şu...
What I'm trying to say is...
Ne söylemeye çalıştığımı...
What I'm trying to say is that civilisation is stalking Warlock.
Görüyorsun, bay Gannon medeniyet Warlock'a gelmeye başladı.
What I'm trying to say is... you did feel something, there with me.
Demek istediğim... sen de bana karşı bir şeyler hissettin.
And what I'm trying to say is that I don't remember.
Ben de hatırlamadığımı söylemeye çalışıyorum.
What I'm trying to say is the fish will turn into the car, the car that was the chauffeur's, the fish that was my bike.
Söylemeye çalıştığım balık otomobil olacak, şoförün olan otomobil, balıkta bisikletim.
What I've been trying to say is that you're a very attractive, young and a rather mysterious lady, and I'm a lonely bachelor in a lonely land.
- Söylemek istediğim şu ki ; siz oldukça... çekici, genç ve o kadarda gizemli bir hanımsınız,.. ... ve ben de ıssız topraklarda yalnız ve bekar bir subayım.
What I'm trying to say is this :
Demek istediğim şu :
What I'm trying to say is this :
Söylemek istediğim şu :
Sharon, what I'm trying to say is that the decision to marry is best left till you've lived longer.
Sharon, söylemeye çalışıyorum ki biraz daha büyüdüğün zaman evlenmeye kararının çok daha iyi olacağını düşünüyorum.
What I'm trying to say is that we come from a people who had a whole lot of pride.
Demek istediğim, bizler gururlu insanların çocuklarıyız.
What I'm trying to say is that we come from proud people and...
Söylemeye çalıştığım, bizler gururlu insanların evlatlarıyız ve...
What I'm trying to say is I don't think I'm fit for it.
Söylemek istediğim bu göreve uygun olmadığım.
What I'm trying to say is that you have offended his code of etiquette.
Söylemek istediğim, Kral'ın görgü kurallarını rencide ettin.
What I'm trying to say is that - is that there's someone else. - What?
Söylemek istediğim başka birinin daha olduğu.
What I'm trying to say is I'm sorry it had to be you with the girl.
Söylemeye çalıştığım, kızı senin vurmak zorunda kalmana üzüldüm.
What I was trying to say is...
Söylemeye çalıştığım şey şuydu...
All I'm trying to say is I know what it's like when things don't go right.
Söylemeye çalıştığım şey, işlerin yolunda gitmemesinin ne demek olduğunu biliyorum.
What I'm trying to say... is that could be such a grand life for us all.
Söylemeye çalıştığım şu ki hepimiz için böyle bir yaşam olabilir.
Look, what I'm trying to say is that the Italians won their uniforms
- Bilmiyorum. Hayır, söylemek istediğim, İtalyanlar bizim üniformaları pokerde kazanmış..
What I'm trying to say is, could you remove the stones and replace'em with phoneys?
Yani diyorum ki orijinal taşları çıkarıp sahtelerini takabilir misiniz?
What I am trying to say is...
Demeye çalıştığım...
- What I'm trying to say is...
Ancak benim söylemek istediğim...
What I'm trying to say is, you saved my life in the arena.
Arenada hayatımı kurtardın.
Our whole system of freeways is a perfect example of what I'm trying to say.
Bütün ulaşım sistemimiz söylemeye çalıştığım şeye harika bir örnek.
What I'm trying to say is these two planets have a physical connection.
Yani söylemek istediğim, iki gezegenin birbiriyle fiziki bir bağı bulunduğu.
What I'm trying to say is that... a card game should be taken seriously.
Söylemeye çalıştığım şey şu ki bir iskambil oyunu ciddiye alınmalıdır.
- What I'm trying to say is- -
- Söylemeye çalıştığım şey -
Or is that a rumour? - I know what you're trying to say.
Ne diyeceğinizi biliyorum, bayım.
What I'm trying to say is I can take a joke.
Aslında demek istediğim şu, şaka kaldırabilirim. Şaka mı?
Man, I can't put together what I'm trying to say, and the thing that I'm trying to tell you is it's harassment, man!
Söyleme çalıştıklarımı toparlayamıyorum ve size söylemeye çalıştığım şey, usandırma!
What I'm trying to say, General, is, I mean, even if we move your troops the 50 miles, where, I grant you, just now the sun is shining, the chances are that by the time we get there, the fog could quite easily have preceded us.
Söylemeye çalıştığım General bölükleri 50 mil ilerletsek de - sizi temin ederim, güneş şimdi var -... ama oraya gittiğimizde sis önümüze geçebilir.