What was that tradutor Turco

What was that for?

Bu ne içindi?

- What was that about?

- Amaç neydi?

What was that about desperate times?

Zor zamanlarla ilgili ne demiştin?

What was that for, Marco?

Bunu neden yaptın Marco?

What was that?

Bu da nesiydi?

What was that? It's nothing.

- Hiçbir şey.

What was that?

O da neydi?

Wh-What was that... the dance move- - the-the Cabbage Patch?

Yaptığın şey neydi? Dans hareketi. Lahana bebek mi?

What was that?

- Neydi o?

What was that?

Bu da neydi?

What was that for?

Neden çektin?

What was that?

- Bu da neydi?

What made you think that it was a pour?

Dökülme olduğunu düşünmene ne sebep oldu?

That was amazing, what you did for me.

Benim için yaptığın inanılmazdı.

- What in the hell was that?

- Bu da neydi? - Wallace...

That's actually what he said he was gonna do.

Bu, tam olarak yapacağını söylediği şey.

What the hell was that all about?

- Bu da neydi böyle?

What was that about?

Evet Otis, ne hakkındaydı?

Yeah, Otis, what was that about? No.

- Hayır.

What the hell was that?

O da neydi öyle?

What was all that about?

Konu neydi?

That's what Rufus was trying to say.

Rufus'un söylemeye çalıştığı şey buydu.

- God actually created these rogue angels, knowing that they would defy Him, because what was the end result of this defiance?

Tanrı bu melekleri kendisine karşı çıkacaklarını bilerek yaratmış olmalı. Bu isyanın sonucunda ne olmuştu?

What do you think your son would do if he knew that your daughter was sleeping with an American?

Oğlunun ne yapacağını sanıyorsun? Kızının bir Amerikalıyla yattığını mı?

What he meant to say was, you're way too pretty for that dress.

Demek istediği, siz bu gelinlik için fazla güzelsiniz.

If only I knew what was going on in that pretty little head of yours.

Küçük tatlı beyninin içinde neler dönüyor bilebilseydim keşke.

That's what I was.

öyleydim işte.

What do you think was in that injector?

O iğnenin içinde sence ne vardı?

Yet, some maniac with a bulldozer does what he does. I think that there was probably a reason.

Ama buldozerli bir manyak böyle bir şey yaptığına göre bence arkasında illa ki bir sebep vardır.

'Cause that's what Meghan was trying to tell me.

Papaz yardımcısının ailesini öldürdüğünü.

What the hell was that?

O neydi öyle ya?

I knew what I wanted, and I was scared to death of anything that could jeopardize that.

Ne istediğimi biliyordum. Bunu riske atacak herhangi bir şey beni ölümüne korkutuyordu.

I'm sorry, but I need to know what that was.

Üzgünüm ama ne olduğunu bilmem gerekiyor.

What I can see is that she was on the Dean's list at her college.

Ama üniversitede onur listesinde olduğunu görüyorum.

Cássia, what about the son of a bitch that was caught?

Cássia? Yakalanan şu piç kim?

So that's what was on her desk.

Yani masasında olan buydu.

What I sent you was proof that he meets a boy in the Inland.

İç Kesimler'de bir çocukla buluştuğunun kanıtını gönderdim.

Hey! What the hell was that?

- Bu da nesi be?

That is exactly what it was- - lucky!

Tam olarak olan buydu, şans!

And keep in mind- - wait, wait, wait, keep in mind when you answer that I was your age once, like I said, so I know that your inclination is to tell me exactly what you think I want to hear.

Hatırla, bekle bekle. Bu soruya cevap verirken söylediğim gibi bir zamanlar senin yaşında olduğumu hatırla. O yüzden duymak isteyeceğim şeyleri söyleme eğiliminde olduğunu bildiğimi bil.

And I was terrified by what my parents might say, but... that doesn't matter.

Ailemin ne diyeceğinden çok korkmuştum ama önemi yok.

What a party that was

Ne partiydi ama

Because I didn't know what that was.

Çünkü ne olduğunu bilmiyordum.

- What was that?

- O da neydi öyle?

That's not what I was gonna say.

Öyle demeyecektim.

So, just to be clear, you sent two highly-trained operatives into a mission that, by your own account, should have taken a matter of minutes, and instead, they turned what was a peaceful, diplomatic gathering

Yani kısacası, sana göre dakikalar sürecek bir operasyona iki üst düzey ajan yolladın. Ama barışçıl bir diplomatik toplantıyı, hiçbir iz bırakmadan, savaş alanına çevirip ortadan kayboldular.

That was the risk that I was willing to take to save you, but I will not go to prison to save Freddy, and that is exactly what will happen if we don't put that knife back.

Seni kurtarmak için riski göze aldım ama Freddy için hapse girmem. Bıçağı yerine koymazsak olacak olan o.

Well, if he was going to get the pig a blanket, You know what that would be called.

Battaniyeyi domuza getiriyor olsaydı ona ne denirdi biliyor musunuz?

It was wonderful what you did for that poor girl.

O zavallı kız için yaptığın şey çok güzeldi.

That was pretty tough what you did back there.

Orada yaptığın şey hiç kolay değildi.

That's why I was so happy when you cut your hair off. What?

- Saçını kestirdiğinde ondan o kadar sevinmiştim.