When i was a girl tradutor Turco
957 parallel translation
I used to pick blackberries there when I was a girl.
Küçükken oradan böğürtlen toplardım.
I used to dance when I was a girl.
Genç bir kızken dans ederdim.
They come faster than when I was a girl, but I guess the insides don't change.
Ben gençken bu kadar çabuk gelmezdi ama sanırım içerik aynı.
When I was a girl, I loved a man.
Genç kızken, bir erkeği sevmiştim.
Do you know, when I was a girl, I used to read quite a bit.
Küçük bir kızken çok kitap okurdum.
- It was when I was a girl.
- Ben kızken ilgilendirirdi.
When I was a girl in Florence Junction, he frightened me.
Florence Junction'da küçük bir kızken beni korkutmuştu.
This makes the learning much when I was a girl.
Çok uzun zaman önce henüz çok gençken bunu öğrendim.
IT WAS DIFFERENT WHEN I WAS A GIRL, QUITE DIFFERENT.
Ben küçük bir kızken her şey farklıydı, çok farklı.
As for the baron, I danced with him when I was a girl.
Barona gelirsek, genç bir kızken onunla dans etmiştim.
A day like this reminds me of when I was a girl.
Bu gün bana genç kızlığımı hatırlattı.
When I was a girl I was just as good-looking as she is.
Ben de gençliğimde en az onun kadar güzeldim.
You know, things are not the same as when I was a girl.
Biliyor musun, hiçbir şey kızken olduğu gibi değil.
That's not what they called it when I was a girl.
Ben genç kızken böyle denmiyordu.
When I was a girl he paid me with a hard-boiled egg.
Ben küçük bir kızken bana haşlanmış yumurta ile ödeme yaptı.
When I was being clingy, but even when I'm leaving... I'm still nothing but a gold digging candy girl in everyone else's eyes.
Tutunmaya çalıştığımda da, bırakmaya çalıştığımda da başkalarının gözünde yalnızca bir Candy'yim galiba.
I'm not the kind of girl you are. There was a time when I was.
Bir zamanlar öyle olsam da, şu an senin gibi birisi değilim.
There was a house and a garden... and a little girl who'd run to the window to listen when I played to her.
Bahçeli bir ev vardı... Pencereden küçük bir kız, ona çaldıklarımı dinlemeye gelirdi.
You see, I was just a little chorus girl when Flo discovered me.
Flo beni keşfettiğinde küçük bir revü kızıydım.
When I was a little girl, I always wanted to see what a great chateau would look like inside.
Küçük bir kızken, büyük bir şatonun içi nasıldır, hep görmek isterdim.
Your Honor, you have to understand, she was a little girl when I got out.
Sayın yargıç, anlamanız gerekiyor. Hapisten çıktığımda, o küçük bir kızdı.
Yes, when I was a little girl, with my godfather.
Evet, küçükken dedemle birlikte.
Mama used to give it to me when I was a little girl... for hiccups.
Küçükken annem bana içirirdi. Hıçkırık için.
When I was a little girl and the grownups had a party I used to stay at the head of the stairs and watch all night long.
Ben küçük bir kızken, büyükler parti yaptığında merdivenin tepesinde oturur, bütün gece seyrederdim.
And before you were born, sir, when you were nothing but a toss-up between a girl's and a boy's name, I was a soldier.
Hatta siz henüz doğmamışken daha cinsiyetiniz bile belli olmamışken ben yine askerdim.
I remember once, when she was a little girl...
- Hatırlıyorum, bir keresinde, küçüktü
Remember when I was a little girl and you taught me to sew?
Hatırlıyor musun, ben küçük bir kızken bana dikiş dikmeyi öğretmiştin?
- When I think what I've gone through... trying to find a girl who all the time was in your desk drawer, I could scream.
- Bunca zaman resmi çekmecende duran bir kızı bulmak için ne kadar uğraştığımı düşündükçe, delirebilirim.
I married a girl I met when I was in training in Texas.
Teksas'da eğitimdeyken tanıştığım bir kızla evlendim.
When I was a little girl, the first year we lived here, we used to have the most wonderful talks.
Ben küçükken, burada yaşadığımız ilk sene onunla harika sohbetler yapardık.
You know, when I was a little girl, Magicians used to fool me, Mr. Morse, With their high hats and their black capes
Ben küçük bir kızken, sihirbazlar kocaman şapkaları ve siyah pelerinleriyle beni kandırırlardı, Bay Morse.
like that doll when I was a little girl.
Küçük çocukkenki bebeğim gibi.
In all this my mother helps me and teaches me and I try to do as I I think she did when she was a girl.
Bütün bunlar için annem bana yardım ediyor. Ben de onun.. ... bir kızken yaptıklarını yapmaya çalışıyorum.
While she was talking, all I could think of was a little girl in brown pigtails and dirty overalls, flying at the boys when they pushed her too far.
Konuştuğu süre boyunca düşünebildiğim tek şey kahverengi örgüleri ve kirli bir tulumu olan küçük bir kızın üzerine çok geldikleri zaman oğlan çocuklarının üzerine yürümesiydi.
He was a boy. Just a boy, when I was a very young girl.
Daha çocuktu bir çocuk!
I used to see all your pictures when I was a little girl.
Küçük bir kızken sizin bütün filmlerinizi izlerdim.
When I was a little girl, like so many others there was no money to buy shoes for me.
Küçücük bir kızken, bir çokları gibi, ayakkabı alacak paramız bile yoktu.
My father let me ride with him once, when I was a little girl, only then, it was a steam engine.
Ben küçükken babam, bir kereliğine onunla sürmeme izin vermişti ancak o zaman, lokomotif vardı. Ve ben de makinist gibi davranıyordum.
I left Turin when I was just a young girl.
Daha genç bir kızken Torino'dan ayrıldım.
Tell me, mysterious girl... there was a night you called me... a much more dramatic night than when I called you last night.
Söyle bana gizemli kız... Senin beni aradığın ve dün benim seni aradığım geceden daha dramatik bir gece vardı.
Last night when I come home from your house, Marty was here with a girl.
Dün gece senin evden döndüğümde, Marty burda bir kızla beraberdi.
You knew what a frightful girl I was when you married me.
Benimle evlenirken ne korkunç bir kız olduğumu biliyordun.
I know it used to be the custom when a girl was disappointed in love, that you shipped her off to Europe to find somebody else.
Bir kız aşkta umduğunu bulamayınca bir başkasını bulsun diye Avrupa'ya göndermenin adet olduğunu biliyorum.
When I was a little girl?
Ben küçük bir kız iken?
Well, when I was a little girl... I used to watch the men printing my father's newspaper.
Küçük bir kızken... adamların babamın gazetesini basmasını seyrederdim.
When I was a little girl, my father would say,
Ben küçük bir kızken, babam bana,
I've fallen into lakes, out of rowboats, when I was a little girl.
Küçük bir kızken, kayıklardan göllere düştüğüm olurdu.
- When I was a young girl -
- Ben genç bir kızken... - Oh, hayır.
When I was a little girl, I used to play house.
O zaman, ben küçük bir kızdım, evde oynamaktaydım.
When I was a little girl, on cold nights like this, I'd crawl into bed with my sister.
Küçükken, böyle soğuk gecelerde, kız kardeşimle yatağın içine büzülürdük.
Maybe when I was a little girl.
Küçük bir kızken olabilirdi.