Where are you going to go tradutor Turco
117 parallel translation
Where are you going to go first, Mountain?
Önce hangisine gideceksin Dağ?
Where are you going to go?
Nereye gideceksin?
Where are you going to go from here?
Buradan nereye gideceksiniz?
Now where are you going to go?
Şimdi nereye kaçacaksın?
- Where are you going to go?
- Starbuck bu saçmalık, nereye gideceksin?
- Where are you going to go, Bremen or Frankfurt?
- Nereye gideceksin, Bremen ya da Frankfurt?
When we find your baby, where are you going to go, then?
Bebeğini bulunca nereye gideceksin?
Bill, where are you going to go?
- Nereye gideceksiniz?
- Where are you going to go then?
Nereye gideceksin peki?
Where are you going to go?
Nereye gideceksiniz?
Abby, where are you going to go?
bby, nereye gideceksin?
* So where are you going to go, huh?
* Nereye gideceksin?
So, where are you going to go now?
Peki, şimdi nereye gidiyorsun?
Then where are you going to go?
Ee nereye gideceksin o zaman?
So, where are you going to go to college?
Üniversite için nereye gideceksin?
Where are you going to go?
Nereye gidiyorsun?
Well, where are you going to go?
Nereye gideceksin?
Where are you going to go now?
Şimdi nereye gideceksin?
- Where are you going to go?
- Nereye gideceksin?
So where are you going to go after Vegas?
- Vegas'tan sonra nereye gidiyorsun?
When we split up, where are you going to go?
Ayrılınca, nereye gideceksin?
So, where are you going to go?
Öyleyse nereye gideceksin?
Where are you going to go, huh?
Nereye gideceksin, ha?
- Where are you going to go?
- Nereye gideceksiniz?
There's no point running away. Where are you going to go?
Kaçmanın hiç anlamı yok, nereye gideceksin ki?
But where are you going to go, Marissa, huh?
Peki ya geleceğin Marissa, huh?
Where are you going to go, Jenna?
Nereye gidiyorsun, Jenna?
And where are you going to go to, Alex?
Peki nereye gideceksin, Alex?
There's only one road out, and the jungle is under constant patrol by police 24-7, so, again, where are you going to go to, Alex?
Tek bir çıkış yolu var. Ve orman 7 / 24 polis kontrolünde. Tekrar soruyorum.
Where are you going to go?
Sen nereye gideceksin?
Where are you saying that you're going to go?
- Nereye gideceğim dedin?
Then we are going to be part of the way together... Can you tell me where you go?
Madem beraber yolculuğa çıkıyoruz, acaba söyler misiniz, yolculuk nereye?
It takes 3 days to go to your home 3 days later, where are you going?
Eviniz 3 günlük uzaklıkta 3 gün sonra, Siz nereye gideceksiniz?
You will work out with Joseph where you are going to go.
Gittiğin yerde Joseph'le birlikte çalışacaksın.
Are you going to tell me where you wanna go?
Bana nereye gideceğimizi söyleyecek misin?
We are going to go to Mrs Miggins'to find out where Dr Johnson keeps a copy of that dictionary, and then, "you" are going to steal it. - Why me?
Dr. Johnson'ın sözlüğünün bir kopyasını sakladığı yeri öğrenmek üzere Bayan Miggins'e gidiyoruz, ve sonra da sen o kopyayı çalacaksın.
Eddie where are you going? I've got to go back to Derry!
- Nereye gidiyorsun?
I don't wish to see his face, tell him to go away Kajal, where are you going?
Onun yüzünü görmek istemiyorum söyle gitsin
Besides, where are you going to go?
Üstelik nereye gidecektin?
I know, but this is an X-File, Mulder and you are out of the Bureau, and now if I go home where is Skinner going to find someone qualified to look into this?
Biliyorum, ama bu bir Gizli Dosya, Mulder ve sende iş başında değilsin, eğer eve gidersem Skinner bu olayı araştıracak kadar tecrübeli birini nasıl bulacak?
Priya, I have to go... - Where are you going?
Bundan daha önemli ne olabilir?
Where are you going? Go to Norm.
Norm'la git.
- Where are you going? - Got to go to class.
- Nereye gidiyorsun?
Where the fuck are you going to go?
Peki ne sikime gideceksin, ha? !
If you are about to go where I think you're going...
Eğer tahmin ettiğim yere varmaya çalışıyorsan...
Where do you think you are going... you are not going to go out... don't...
Nereye gittiğini sanıyorsun? Dışarı çıkmayacaksın. Sakın.
- Where are you going? - Go talk to Landry.
- Landry'le konuşacağım.
Here, take this, I have to go. Where are you going?
Al şunu, gitmem gerek.
Shoes say an awful lot about who you are, how you're feeling, where you're going to go and how you're going to get there.
Ayakkabılar, kim olduğunu, nasıl hissettiğini, nereye gittiğini ve oraya nasıl gideceğin ile ilgili şeyler söyler.
You're just mapping out where the bombs are going to go?
Bombaların nerede patlayacağının haritasını mı çıkarıyorsun?
Take him south, go to the parkland. But where are you going?
Güneye götür onu, park bölgesine doğru.