Whistle blowing tradutor Turco
137 parallel translation
[Ship's Whistle Blowing]
[Ship's Whistle Blowing]
- [Ship's Whistle Blowing]
[Ship's Whistle Blowing]
[Whistle Blowing]
[Düdük Çalar]
[Whistle Blowing Continues]
[Düdük Çalmaya Devam Eder]
And most pretty. [Train whistle blowing] Are you comfortable?
Ve de son derece güzel.
I would not like that at all. [Train whistle blowing] Bodo :
Hiç de istemiyorum.
[Sighs ] See, I told you we could get by with it. - That's $ 3.00 saved. - [ Train Whistle Blowing]
Gördün mü, inandıracağımızı söylemiştim. 3 dolar kardayız.
Heard the whistle blowing, I rushed out
Korna sesini duyar duymaz dışarı fırladım.
- ( WHISTLE BLOWING )
Uzaklaş.
( WHISTLE BLOWING )
( TREN DÜDÜĞÜ )
( TRAIN WHISTLE BLOWING )
( TREN DÜDÜĞÜ ÖTÜYOR )
And I hate to hear that ol'soft whistle blowing
Nefret ediyorum Bu yalnız düdük sesinden
Heard that whistle blowing, it was the middle of the night
O düdük sesini duydum Gecenin bir yarısıydı
( train whistle blowing )
( tren ses çıkartıyor )
( WHISTLE BLOWING ) ( PLAYERS CLAMORING ) DAVY :
Bacağım!
I'll tell you, this semi-pro team from Texas may be ( WHISTLE BLOWING ) Just a little over-matched, folks.
Texas'ın bu yarı profesyonel takımı pek varlık gösteremiyor.
( WHISTLE BLOWING ) Okay, fellas, let's show these Krauts how to play the game, all right?
Haydi baylar şu pis Almanlara bu oyunun nasıl oynandığını gösterelim, tamam mı?
( WHISTLE BLOWING ) And he's going to be brought down from behind at the Texas 1-yard line.
Ve Texas'ın 1. yard çizgisinde arkadan düşürülüyor.
[Whistle Blowing]
[Whistle Blowing]
- [Whistle Blowing]
- [Whistle Blowing]
- One, two, three, four, five! - [Whistle blowing]
Bir iki üç dört beş!
[Whistle blowing] Let's go!
Haydi! İçeri gelin.
- [Whistle blowing]
Neden ben?
- Get - - Just - - - [Whistle blowing]
- Sadece -
[Whistle blowing] Face-off!
Face-off! Haydi!
- That's a good boy. - [Train Whistle Blowing]
İyi köpek...
Can't you hear the whistle blowing?
Kalk borusunu duymadınız mı?
It's a little joke we have between us. [WHISTLE BLOWING]
Sadece aramızda küçük bir espri.
Well, the whistle that was blowing just now.
Düdüklüler, az önce düdük çalınmadı mı?
- That whistle just keeps blowing.
- Hep aynı ahmaklık.
- That's why I'm blowing the whistle.
- Bu yüzden ıslık çalıyorum.
Always blowing the whistle!
Ağzında hiç de bakla ıslanmıyor!
[train bell rings ] [ train whistle blowing ] [ knocking at door] Come in.
Buyurun.
He ain't blowing the whistle on any broad under 50.
Yaşı 50'nin altındaki hiçbir hatunu ele vermez.
I keep blowing my whistle...
# Islığımı çalmayı sürdürüyorum.
I keep blowing my whistle... I'll squeeze you too when we are wed
# Islığımı çalmayı sürdürüyorum. # # Ben de evlenince seni kucaklayacağım. #
blowing whistles : custom for blind masseurs to blow a whistle as a call to customers. You should stick to blowing whistles.
- Körler, sesin temas ettiği yeri bilirler.
Ma, the whistle's blowing!
Anne, düdük çalıyor!
Thank you for not blowing the whistle on me :
Sırları açığa vurmadığın için teşekkür ederim.
I'm blowing the whistle to Rodriguez.
Ben Rodriguez'e bu meseleyi söylüyorum.
I'm thinkin'of blowing'a whistle on the whole deal.
Bu işi bozmayı düşünüyorum.
The whistle. The goddamn whistle's blowing!
Düdük Lanet siren çalıyor
Somebody's blowing the goddamn whistle on that train... and you would have killed them just like that!
Trende birileri düdüğü çalıyor ve sen onları nerdeyse öldürüyordun
( BLOWING WHISTLE ) Texas Angels, 64-yard touchdown return.
Texas Angels, 64. yardtan gol atıyor.
( whistle blowing ) d. I think we c an pick up spee
Hızımızı biraz artırabiliriz.
[Whistle blowing] Oh, man!
Oh, dostum!
( Whistle Blowing ) Okay, guys.
Tamam, beyler.
And I was blowing my attack whistle thingy and three more cabs show up.
Ve ben de saldırı ıslığımı çaldım ve... üç taksi daha çıka geldi.
And thanks for not blowing the whistle on us.
Sirenleri üzerimize çalmadığın için de teşekkürler.
I suppose you'll be blowing the whistle on me now, won't you, Jim? I suppose I will.
Sanırım diğerlerini uyandırmak için düdüğü çalacaksın, değil mi Jim?
- [Train Whistle Blowing ] - [ Groaning]
Ne yapacağız?