Why don't you come in tradutor Turco
632 parallel translation
Why don't you come in with me and Shorty on this thing?
Niye sen de bize katılmıyorsun?
Tomasso, why don't you come in?
Tomasso, içeri girsene.
Why don't you laugh at yourself a little as I laugh at myself and come and talk to me once in a while in a friendly way.
Sen de benim gibi kendine biraz gül ve arada bir dostça sohbet etmek için bana gel.
Why don't you come and stay in town with us?
Neden gelip, kasabada bizimle kalmıyorsun?
Charles, while we do the dishes, why don't you come in the living room and stretch out on the sofa and read the evening paper?
Charles, biz bulaşıkları yıkarken neden oturma odasına gelip kanepeye uzanarak gazeteyi okumuyorsun?
Come on, why don't you give in and get out.
Teslim ol ve dışarı çık.
Charlie, it's cold out... Why don't you come in and get a little warm?
Niçin içeri geçip biraz ısınmıyorsun?
Why don't you all come back in the morning?
Hepiniz yarın sabah gelseniz?
Why don't you all come back in the morning?
Hepiniz sabah geri gelseniz olur mu?
Why don't you come in too?
Neden sen de gelmiyorsun?
Why don't you come in and have a nightcap with us?
Bize gelip uyumadan önce bir içki içmek ister misin?
- Why don't you come in?
- Neden sen içeri gelmiyorsun?
Sally says I'm booked up for the afternoon... but why don't you ask her to come in and see me?
Sally, öğleden sonra dolu olduğumu söyledi. Ama istersen Wilma'yı buraya gönderebilirsin.
Why don't you come in for a minute?
- İçeri girsene biraz!
Why don't you come in?
Neden sen de yanıma gelmiyorsun?
Look, why don't you just come on and have a drink with us and join in the party and forget about your mood for a while?
Bak, niçin gelip bizimle bir şey içip partiye katılmıyor... ve bir süreliğine dertlerini unutmuyorsun?
Why don't you come in?
Neden içeri gelmiyorsun?
Don't tell me why you had to come in such a pitiable condition.
Niye böyle acınacak halde geldiğini anlatma.
Why don't you come in and join us?
Neden gelip bize katılmıyorsun?
Why don't you come in, Miss Giddens.
Niye içeri gelmiyorsunuz Bayan Giddens.
Why don't you come in, we'll dance.
Neden dans etmek için içeriye gelmiyorsun?
Why don't you stop talking in riddles and come straight to the point?
Bilmece gibi konuşmayı bırakıp neden direkt sadede gelmiyorsun?
Why don't you come in, Liza, and make yourself comfortable.
Liza, neden içeri gelmiyorsun?
Why don't you come in, General?
Neden içeri girmiyorsunuz General?
_ Why don't you come on in?
- Neden içeri gelmiyorsunuz?
Why don't you come in, it's such a heavy rainfall
Neden içeri geçmiyorsun, Yağmur çok fazla
Well why don't you come in and we'll discuss it.
Neden içeri gelmiyorsunuz? Bunu görüşürüz. Gelin.
Why don't you come in for a while?
İçeri buyurmaz mısın?
No I-I can't keep any appointments today Why don't you come in Friday at 2 :
Hayır, bugün hiç görüşme yapamam. Niçin Cuma günü 02 : 00'de gelmiyorsunuz?
Why don't you come in?
İçeri buyurmaz mısınız?
Why don't you come in again sometime when you need empty cups?
Boş bardak gerekirse yine gelin.
Why don't you both just come on in?
İçeri girmekten'mi korkuyorsunuz?
Why don't you come with us to Berlin to join in the first and maybe only German march for peace?
Barış için yapılan ilk ve belki de tek Alman yürüyüşüne katılmak için bizimle Berlin'e gelmez misin?
I don't know, man, if you've got pig in you, we'll get it out of you, so why don't you come on in?
Aynasızlık içinde varsa, ortaya çıkartacağız. - Niye içeri girmiyorsun?
Well, why don't you come on in with me and get a sandwich?
Niye benimle gelip bir sandviç yemiyorsun?
Well, why don't you come on in anyway?
Ee, neden girmiyorsun, bu arada?
Well, why don't you come in, mister anma.
Tamam, peki neden içeri gelmiyorsun, bay masör.
Why don't you come in and sit down for a while?
Neden içeri girip biraz oturmuyorsunuz?
Why don't you just come on in, son?
Neden içeriye girmiyorsun evlat?
Why don't you come in here?
Neden buraya gelmiyorsun?
Well, I tell you, Cathy, why don't you wait an hour, and if Tony doesn't come weaving in by then, why don't you call the authorities.
Şey, sana söyleyeyim, Cathy, neden bir saat beklemiyorsun, ve eğer o zamana kadar Tony sallanarak içeri girmezse, niçin yetkilileri aramıyorsun?
Why don't you boys come in and sit?
Niye içerde oturmuyorsunuz?
He went to get the newspaper Why don't you come in?
Gazete almaya gitti. Neden içeri girmiyorsunuz?
Why don't you just put that thing down and come and fold yourself up in my arms and I'll make all this crap go away, like it's never been.
Neden elindekini bırakıp kucağıma gelmiyorsun? Sanki hiç yaşanmamış gibi, tüm bu saçmalıkları unutalım.
Why don't you come in, big boy, and pick a few flowers?
Neden buraya gelip bir kaç çiçek toplamıyorsun koca adam?
Why don't you come in and find out?
Neden gelip kendin bakmıyorsun?
Since the toilets are broken... why don't you all come in here and use this?
Tuvaletler bozuk olduğundan... neden hepiniz buraya gelip bunu kullanmıyorsunuz?
Why don't you sit in the tub and wait for the water to come on, huh?
Küvete gir ve suyun gelmesini bekle, olmaz mı?
- Well, why don't you come in.
- E hadi içeri gelsene. - Yok, hayır.
Why is it that when I come in here with you, I cover myself up, but normally I don't bother?
Neden buraya geldiğimizde, senin yanında çıplak kalamıyorum normalde hiç kimseden çekinmezken?
Why don't I come back when we can talk when I've got something in the works for you?
Sizin için bir iş bulduğumda yanınıza geri geleyim mi?