Widget tradutor Turco
30 parallel translation
Hi, I'm Joe Green, I represent Ajax and Widget Insurance Company.
Selam. Ben Joe Green. Ajax ve Widget Sigorta Şirketi'nden geliyorum.
Let me see that huge widget.
Şu kocaman aleti hele bir gösterin bakayım.
This is a special widget.
Bu çok özel bir aygıt, Thundercat.
We need a simple widget to destroy the fireballs thrower.
Ateşleyiciyi yok etmek için basit bir aygıta ihtiyacımız var.
What's a widget?
- Ivır zıvır nedir?
If you do one little job, you build a widget in Saskatoon, and the next thing you know it's two miles under the desert, the essential component of a death machine.
Sen küçük bir parçasını yapıyorsun. Büyük çarka küçük bir dişli ekliyorsun. Daha farkına bile varamadan, çölün iki mil altında bir ölüm makinesinin en önemli parçası ortaya çıkmış oluyor.
We're not in some widget business trying to crush our competition.
Rakiplerden kurtulmaya çalıştığımız bir zamazingo üretim işinde değiliz.
What the hell is a widget?
Zamazingo da neymiş?
Look at all the money the widget builder has taken in from the sale of his widgets.
Alet yapıcısının alet satışındankazandığı tüm bu paraya bakın.
May I have that widget back, please?
Elinizdekini bana verir misiniz lütfen?
- I know. My widget says it's 96 already.
- Termometrem şimdiden 35 diyor.
What's a widget?
Ne termometresi?
Don't widget yourself...
Göz kamaştırıyorum, biliyorum.
A screw, widget, what have you.
Bir vida, bir cıvata, aklına ne gelirse.
There is always a widget left over.
- Gördün mü? Hep bir zımbırtı artakalır.
They'd have some letterhead that would say Amalgamated Widget on the top in some goofy, maybe a script typeface, above Amalgamated Widget it would have an engraving showing their headquarters in Paducah, Iowa, with smokestacks belching smoke
Antetli mektup kağıtlarının tepesinde uyduruk bir fontla, belki el yazısı karakteriyle Amalgamated Widget yazar, Amalgamated Widget'ın üzerinde Iowa'daki genel merkezlerinin dumanlar saçan bir karakalem çizimi yer alırdı.
And next to that, next to the belching smokestacks and the nuptial script and the ivory paper, they'd have a crisp bright white piece of paper and instead of Amalgamated Widget, founded 1 857, it just would say Widgco, in Helvetica Medium
Eski kimliğinizin, yani tüten bacaların, düğün davetiyesi gibi yazıların ve fildişi rengi kağıdın yanında da bembeyaz bir kağıt olur, ve üzerinde de "Amalgamated Widget, kuruluş : 1857" yerine Helvetica Medium'la yazılmış "Widgco" yazardı.
Or am I just some widget to help you make Sylvia feel better about herself?
Veya Sylvia'yı mutlu etmek için sana yardımcı olan bir eşya mı?
What is that flibberty-widget you are talking to?
Konuştuğun o zımbırtı nedir?
- Well, I... I'm Zane. - I Widget.
Ben Zane.
I'm Sludge, and older than her.
- Ben Widget. - Ben Sludge. - Ondan büyüğüm.
In the game of espionage mind manipulation and widget are the last resorts.
Casusluk oyununda beyin yıkama ve don çekme son çaredir.
I think that they want to give me a widget.
Sanırım çizdiklerimi istiyorlar.
We lost the Widget account.
Borsada kaybettik.
He invented a widget for storing all your passwords for your computer into one place.
Şifrelerinin hepsini bir yerde toplayan bir uygulama icat etti.
Beyond the search widget... Right now, there's an argument about the Internet.
Şu anda internet üzerine bir tartışma süregeliyor.
You're a simulated brain full of code, stored in this little widget we call a cookie.
Sen kodlarla dolu, bizim "çerez" dediğimiz bu zımbırtının içinde depolanmış taklit bir beyinsin.
Give me the widget.
Görüntü uygulamasını bana ver.
"This widget's gonna lutionize the way we listen to music, " rent apartments, hook up. "I just need some startup capital."
Bu zımbırtı müzik dinleme tarzımızı değiştirecek daire kiralayacak, eğlendirecek ama bir başlangıç parasına ihtiyacım var.
I'm not some widget you drag around - from client to client.
- Müşteriden müşteriye koşturacağın bir oyuncak değilim.